Selanik’te sergi salonu olarak kullanılan Yeni Cami, tam 90 yıl sonra, Gümülcine Medresesi talebelerine öğle namazı kılmaları için bir defaya mahsus olarak tahsis edilince, gözler Yunanistan’daki Müslümanlara çevrildi doğal olarak. Malum, Yunanistan’da, Batı Trakya bölgesi hariç, ibadet amacıyla kullanılan resmi cami bulunmuyor.
Resmi cami bulunmuyor diye Müslümanlar ibadetlerini yapmıyor değil elbette. Atina ve Selanik’te ya evlerinde, ya bodrum katlarında, veya kültür faaliyetleri adı altında kurulmuş olan dernek mekânlarında, toplu şekilde ibadetlerini yapıyorlar. Yapıyorlar yapmasına da, demokrasinin beşiği olan Yunanistan’ın başkentinde bir resmi caminin olmaması da üzüyor Müslümanları. Ve yıllardır dile getiriyorlar taleplerini: “Devletten, ibadetlerimizi yerine getirebilmemiz için cami açmasını, ölülerimizi gömebilmemiz için de mezarlık tahsis etmesini istiyoruz.”
Atina’da Yunan Deniz Kuvvetleri’ne ait arsaya cami inşa edilmesine yönelik ihale geçtiğimiz hafta duyuruldu. Atina’ya cami inşası, yıllardır iktidara gelen her hükümetin almış olduğu bir karardı. Zaten insan haklarına ve din özgürlüğüne saygı gösteren bir ülkeye yakışan karar da bu olmalıydı. Gel gelelim, bunca gecikmenin mantıklı bir izahatı yok. Atina’ya cami inşasını öngören yasa 2006 yılında, dönemin Karamanlis hükümeti tarafından onaylanmış olsa da, bu öneri 2009 genel seçimleri öncesinde de dillendirildi ve bugünlere kadar gelindi.
Bugün farklı ülkelerden göç etmiş Müslümanların Atina’da devlete ibadethane olarak bildirilmemiş, yaklaşık 120 ibadethanesi bulunuyor. Devlet, açacağı resmi camiyle birlikte bu ibadethaneleri de (mescit), yasallaştırmak veya kapamak üzere denetlemeyi düşünüyor.
Birçoğu derme çatma alanlardan ibaret olan, zamanında depo veya garaj olarak kullanılan bu mekânlar, Atina’daki Müslümanların bir araya gelip ibadet ettikleri, sohbet ettikleri, yemek yedikleri, hatta kimilerinin yatıp uyudukları yerler. Müslüman cemaat üyelerinin topladığı yardımlar sayesinde idare edilen bu mekânlar, ibadet amacıyla kullanılması için izin alınmamış, ancak işin aslı, izin istense dahi devletin izin vermediği, ibadet için kullanılmasına göz yumduğu mekânlar.
Anlaşılan, Atina’da hem devletin cami açması, hem de bugün faaliyet gösteren ancak resmen ibadethane olarak bildirilmemiş olan bu mekânları kontrol etmesi ve binanın şartları uygunsa söz konusu ibadethaneyi resmi olarak tanıması planlanıyor.
Neo-Nazi Altın Şafak Partis’inin üçüncü sıraya yükseldiği ve ekonomik kriz yüzünden ırkçılığın gün geçtikçe arttığı bir dönemde, Yunanistan’dan büyük açılımlar beklemek mantıklı değil. Ancak görünen o ki, mevcut hükümet, Atina ve Selanik’teki Müslümanların ibadethane sorununa çözüm bulma noktasında, yürüdüğü yolda kararlı adımlarla devam edecek. Mesela bu yıl Ramazan Bayramı’nda Selanik’teki Yeni Cami Müslümanlara bayram namazı için tahsis edilebilir. Aynı caminin geçen hafta Gümülcineli Medrese öğrencilerine öğle namazı için tahsis edilmesini de, bu amaç doğrultusunda atılmış bir adım olarak düşünmek lazım.
Aşırı ırkçı kesimden gelebilecek tepkiler ölçüldü, ülkede elektrik kaçağı olacak mı veya şalter atacak mı diye test yapıldı son tahlilde.