ARA
İşgali ateşleyen adamın manifestosu
20 yıldan fazla süredir tüketim toplumunu sert bir şekilde eleştiren Kanadalı 'Adbusters' dergisi/grubu, çevre duyarlılığı, kent hakları gibi bugünki kadar hararetli bir şekilde tartışılmayan konularda bir öncü oldu ve çağımızın büyük düşünürlerine sağlam bir platform oluşturduğu da söylenebilir.
Komünizmin ‘i’ hali
Nicedir yerleşik bir algımız var: Nasıl ki tabiatta vahşi orman kanunu varsa, insanın kurguladığı modern hayatta da vahşi kapitalizm kanunları vardır ve bu, ister sevelim ister sevmeyelim hayatın doğal kanunudur. Bu yerleşik algı, küresel kapitalizmin ve neo liberal politikaların insanlığın ulaşacağı son nokta gibi kavranılmasına neden oluyor.
‘Zenginden alır fakire veririm, cezam neyse de çekerim’
Dostoyevski ‘Suç ve Ceza’ romanında, “Suçluyu kazıyın, altından insan çıkar” der. Gazeteci Aral Moral yeni kitabında işte bunu yapıyor. Kıbrıs’ta neredeyse bir şehir efsanesine dönüşmüş olan ‘Tavuri’ lakaplı dolandırıcının hikâyesini, onu tanıyanların ağzından, kendi yaptığı söyleşiler ve gazetelerde Tavuri hakkında çıkmış olan haber ve köşe yazıları eşliğinde sunuyor kitabında.
Ufku olmayan manzaralarda hayal kurma kılavuzu
Ermeni bir baba ile Rum bir annenin İstanbul’da dünyaya gelen oğlu olan yazar ve senarist Petros Markaris, 1972 yılında çekilen ‘36 Günleri’nden tamamlanmayan son filmine kadar yönetmen Theo Angelopulos’la birlikte çalışmıştı. Bu ortaklığın en çok bilinen ve en başarılı ürünlerinde biri, bir dönem İstiklal Caddesi’nde her gün duymaya alıştığımız Eleni Karaindrou bestesiyle özdeşleşen ‘Sonsuzluk ve Bir Gün’dür.
21. yüzyılda bir ‘Don Kişot’ masalı
Ünlü yayınevlerinin aksine, pek çok yeni ve genç yazara kendini gerçekleştirme fırsatı sunan ve son dönemde adını ardı ardına yayınladıkları yeni kitaplar ve sosyal medya aracılığıyla sıkça duyuran Yitik Ülke Yayınları, şimdi de ‘Don Quijote’nin Üçüncü Cildi’nde buluşturuyor okurla Ferhat Uludere’yi.
Okumak cesaret ister
Will Self son romanı Şemsiye’de yapmak istedikleri ve ortaya koyduğu eserin arkasındaki edebi niyet bu açıklamayla oldukça örtüşüyor: ‘Hayatta ve yaşıyor olmak’ tecrübesini gerçek zamanlı olarak aktarmak ve bunu yaparken kurgusal anlatının yetersizliklerini ortaya koymak.
‘Öteki Londra’nın hikâyesi
21. yüzyılın en önemli kadın yazarlarından biri kabul edilen, ‘İnci Gibi Dişler’le rüştünü ispatlayan Zadie Smith’in son romanı ‘NW Londra’ Türkçeye çevrildi. Smith’in ‘olgunluk eserim’ dediği kitap, birçok açıdan yazarın diğer kitaplarından farklılıklar içermekle birlikte hem Zadie Smith hem de okurları için yeni bir dönemin kapılarını aralıyor.
‘Vicdanımda en ufak bir leke bulamadım’
Michael Dibdin İngiliz bir yazar olmasına rağmen, İtalya’da dört yıl yaşadıktan sonra, yazmaya başladığı Zen serisinde İtalyan bir dedektif olan Aurelio Zen’i ve arka planda da İtalyan bürokrasisini ustalıkla anlatıyor. Her kitabı farklı bir İtalyan kentinde geçiyor. Bir yandan İtalyan’ın yakın tarihinin ilginç ayrıntılarına tanıklık ederken, diğer yandan nüfuzlu kişilerin de bulaştığı cinayetler ilk iki kitabın konusunu oluşturuyor.
Osmanlı’dan günümüze askeri vesayetin dinamikleri
Oldukça erken yaşta kaybettiğimiz Naim Turfan imzalı ‘Jön Türklerin Yükselişi: Siyaset, Askerler ve Osmanlı’nın Çöküşü’ başlık çalışmasının bu alandaki önemli bir boşluğu dolduran kaynak kullanımı ve sofistike analizleri ihtiva etmesi bakımından Jön Türkler, daha sonra İttihat ve Terakki ile ordu arasındaki ilişkiler üzerine yazılmış en iyi kitap diyebilirim.
Masum bir kız çocuğunun çalınan hayatı
Ermeni Soykırımı’nın 100. yıldönümüne giderek yaklaştığımız bu günlerde 1915’te yaşanan ve çoğu gizli kalmış acı dolu hikâyelerden birini gün yüzüne çıkarıyor ‘Parçalanmış Ermenistan’. Kitap, dönemin Elazığ Vilayeti’nde, Harput’a 20 mil uzaklıkta bulunan Çımışkadsag, şimdiki adıyla Çemişgezek köyündeki evinden ailesi ile birlikte sürülen Arşaluys Mardiganyan’ın, sürgünde geçen günlerini ve şans eseri ABD’ye kaçarak kurtuluşunu konu alıyor.