Yalçın Akdoğan: Yasadan bahsetmek son derece anlamsız

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Dolmabahçe'de HDP'lilerle yapılan görüşmenin bir 'mutabakat' değil, 'hükümetin yapabileceklerine ilişkin bir çerçeve" olduğunu söyledi.

AA'nın sorularını yanıtlayan Akdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

Kendini kullandıran bir HDP var. Süreci havaya uçurmuş oldu. Bu açık bir tablodur. Öcalan’ın zaman zaman söylediği bir şey var. Bu Kürt meselesini kim çözmek istese, onu bitirmek için bir mekanizma harekete geçmiştir. Son dönemde baktığımızda Erdoğan’a karşı da benzer bir mekanizmanın harekete geçtiğini, hem süreci hem ana aktörü olan kişiyi bitirmek için girişimlerde bulunduğunu görüyoruz. HDP de bütün kurgusunu Erdoğan karşıtlığı üzerine konumlandırdı 

Burada özellikle paralel yapı, seçimlerden önce paralel yapıyla işbirliği içine girdiğini gördük. Bu daha köklü ilişki içine girdiğini gördük. HDP’nin şikayet ettiği ne varsa, bunları yapan bir yapıyla işbirliğine girmesi, zaten o süreci zehirleyen bir işbirliği anlamına gelirdi. Ben bunu süreci ihanet ettiler olarak görüyorum. Selahattin Demirtaş’ın Erdoğan’ı hedef alan açıklamalarını hatırlatmak istiyorum. Çözüm sürecini Erdoğan bitirdi açıklaması oldu.

“Erdoğan’ın başkan seçtirmeyeceğiz’ bir tahrikti

Sayın cumhurbaşkanımız ile ilgili yalan yanlış ifadelerde bulunuyor. İlk gün olumlu bakıyorlardı, sonra karşı çıkıyor diyorlar. Peki cumhurbaşkanımız neden olumsuz tepki gösterdi? 

Öcalan’ın Şubat başında verdiği, çağrısını üç hafta geciktirmiştir. Öcalan her türlü açıklamayı yapmıştır. HDP bunu açıklamaktan imtina etmiştir.

"Erdoğan’ı başkan seçtirmeyeceğiz" aslında bir tahrikti. Peki seçimde rakipleri cumhurbaşkanımız mı? Değil. Siz niçin bir siyasi parti başkanı olmayan birini hedef alarak bir kampanya başlatırsınız? Bu büyük bir tahrikti. Asıl gerilimi başlatan hamle buydu. Bu başkanlık seçimi de değil.

“Öcalan’ın cezaevinden örgütü yönetmesine devlet izin veremez”

Sayın cumhurbaşkanımız, 20 Mart’ta, izleme heyetini doğru bulmadığını söyledi. 17 Mart’ta Demirtaş açıklama yaptı.

Aynı gün hatırlarsanız Öcalan’ın mesajı Diyarbakır’a götürüldü. Bu mesaj, bizimle mutabakata varılmış bir mesaj gibi oraya götürüldü ve okutuldu. Bu bizim anlaştığımız bir çerçeve değildi. Ama neticede Öcalan’ın cezaevinden örgütü yönetmesine de elbette devlet izin veremez. Böyle bir şey olmamasına rağmen, onlar verilen bütün mesajları devletin kabul ettiği hususlarmış gibi topluma beyan ettiler.

Oysa onlar Öcalan’ın beyanlarından ibaret bir metindi. 

Nevruz konuşmasında da beklenen olmayınca, bir takım ileri laflar edilince ondan sonra sayın cumhurbaşkanımız Dolmabahçe'yle ilgili açıklama yaptı. Buradaki takvimi doğru okumak lazım.

“Dolmabahçe’de okunan mutabakat değildi”

Dolmabahçe’de okunan ortak metin falan değildi. Onlar Öcalan’ın çağrısını okudular, ben de hükümetin duruşunu ifade ettim. Buna bir mutabakat değil, süreçte bir irade beyanı veya yol yürüme iradesi denebilir. Ortada muhtevası kabul edilmiş maddeler yoktu, siyasetin tartışılması gereken kavramlar vardır. Ben o gün söyledim, siyaset kurumu bu başlıkları tartışır. Buradaki genel çerçeve bunların konuşulabilir olduğu.

Artık silahların susması halinde, siyaset kurumunun her şeyi tartışılabileceği ifade ediliyordu.

Normalde heyet beni ziyarete geliyordu. O gün şöyle oldu, Dolmabahçe önceden kurgulanmış, özel anlam yüklenen bir yer değildi.

Heyet adadan döndü. Hepimiz İstanbul’da olduğumuz ve vakit olmadığı için Dolmabahçe ofisinde yapalım, Ankara’daki makam kurgulandı ve beni ziyarete geldiklerinde açıklama yapıldı. Dolmabahçe olunca başka bir format gibi ifade edildi. Bunun ötesinde bir anlam yoktu. Cumhurbaşkanına bilgi verdiler vesaire… O gün benim hiçbir görüşmem olmadı. Ta ki akşam yurtdışına gidene kadar. 

O gün her ayrıntıyı Cumhurbaşkanı biliyordu, bu külliyen yalan bir durum. Bir de arkadaşlar bunlar o kadar çok yalan söylüyorlar ki, yalan makinesine dönüştüler. Her ayrıntı yalan. Tamamen uydurma.

“İzleme heyetiyle ilgili bilgiler yalan”

Bu izleme heyetiyle ilgili de, sayı verdiler, isimleri verdiler. O gün de ben açıkladım, yalan diye. Bunların hiçbiri doğru değildi. Bu meseleyi izleme heyetine dayandırmak da anlamsız. Öcalan bir çağrı yapacaktı yaptı. Basına yansıdı, herkes tartıştı. Bunu başka bir heyete aktarmasına bir ihtiyaç yoktu. İmralı bir talk show alanı de değil. Bu mesaj zaten verildi.

Oturma meselesiyle ilgili de yakışıksız şeyleri oldu, ben gerekeni söyledim ve sorunu çözüldü.

Bizim bulunduğumuz ortamda bizim hasiyetlerimize ters aykırı ifadelerde bulunamaz. Bunların ayrı bir jargonu bizim farklı bir dilimiz var. Diyelim ki Önder Apo diyorlar, farklı ifade kullanıyorlar. Bunu bizim bulunduğumuz yerde kullanamazlar. Bu bir savaş değil ki ateşkes olsun. Örgüt eylemsizlik kararı almış buna uymamıştır. Bunun ötesinde bir takım ifadeleri kullanmamaları yönünde müdahalemiz oldu. Yapılan açıklama da o çerçevede yapıldı.

“Yasa anlamsız bir durum”

Şunu görmemiz lazım. PKK’nın yapması gereken neydi, bir eylemsizlik, iki türkiye’yi terk etme. Bunların hangisini yaptı? Eylemsizlik dedi yaptı mı? Belki karakol basmadı ama her türlü illegaliteye başvurdu. Her türlü baskı ve şiddeti kullandı. E Türkiye’yi de terk etmedi. İlk başta Öcalan’ın çağrısından sonra birkaç yüz kişi terk eder gibi oldu. Hiçbir sözünde örgüt durmadı. Burada bir yasadan bahsediliyor. Bu son derece anlamsız bir durum. Elbette bu tartışılabilir. Ama bunun bir anlamı olduğu kanaatinde değilim. Kırsalda elinde silahlı adamlar dolaşırken bir yasa olduğu için mi dolaşıyorlar? Yasa buna karşı olmasına rağmen dolaşıyorlar.

Sen kırsalda bir takım kamplar yerler kurmuşsun. Yasaya karşı olarak oralarda faaliyet içerisindesin. Diyorsun ki, "yurtdışına çıkacağım, bana yasa çıkar da güvenlik görevlileri ne yapacak?"

Onu düşünmek sana mı kaldı? Onu düşünmesi gereken devlettir. Güvenlik güçleri ne yapacak? Bu anlamı olan bir şey değildir. Onun ötesinde bir yasayla biz yurtdışına çıkacağız bu anlamsız bir şey. Bu Meclis’te PKK’nın muhatap olarak alınması için bir çabadır. Bir şekilde gündeme gelsin, PKK meşrulaşsın diye zorlama çabasıdır. Elbette hükümet bunu kabul etmez. Nasıl geldilerse öyle giderler. 

Yasadışı şekilde dolaşıyorlar, yasayla cirit atmıyorlar, aynı şekilde terk ederler. Burada niçin bu olmadı? Yasa çıkacaktı çıkmadı bunun üzerine bina etmeye çalışıyorlar. Bu bir anlamsız, ikincisi mart sonunda çağrı yapıldı. Mayıs’ta Gezi olayları meydana geldi. Bu örgütün kimyasını bozdu. Gezi olaylarıyla bir şekilde acaba bu hükümet gidici mi, burada iktidar boşluğu oluşur mu, hem Gezi hem 17 Aralık vesaire, örgüt atacağı adımları atmaktan geri durdu.Utanmadan şimdi faturayı devlete kesmeye çalışan tavır içindeler.

“HDP’nin anlam ifade etmeyen bir pozisyonu var"

Barajı geçmek için süreci feda ettiler. İnsanlar buna niye oy verdi? dediler ki, "oy verin çözüm süreci başarıya ulaşsın". Demek ki sizin oy almanızın sürece etkisi yok. Tam tersine olumsuz bir etki yaptı. Bazı şehirlerde yüzde 90’larda insanlar oy verdiler. Ama HDP’nin hiçbir karşılığı yok. Görünüyor işte koalisyonda yeri yok. Çözüm sürecinde yaptırımı yok. Anlam ifade etmeyen pozisyonu var.

Seçimden önce dedim ki, "AK Parti varsa çözüm süreci var". Ama sen Ak Parti'yi devirme projesinde kendini kullandıracaksın, sonra kim yapacak, gel yap. AK Parti’yi de devireceksin, sonra diyeceksin ki "Ak Parti gel yap". Böyle bir kandırmaca olabilir mi?

HDP tabanı, Kürtler, bunlara sebep olan yöneticiler hakkında çok ciddi hesap sormaları lazım. Siz nasıl bir oyuna alet oldunuz, bütün bu yaşadığımız sıkıntılar yaşanıyor, orada örgüt her şeyi kaybetme noktasına geldi, bu noktaya nasıl gelindi diye bu kişilerden hesap sorulması lazım. Sürekli Öcalan adına yalan söylüyorlar. Öcalan başkanlık sistemine karşı, Öcalan Ak Parti’ye karşı… külliyen bunlar yalan.

Öcalan ile görüştükleri dönemde koalisyon var mıydı ki, Öcalan onunla yapın şununla yapın desin.. Öcalan bunları yakalasa sopayla kovalar diye düşünüyorum.

“Ateşkes kavramı yanlış, terör ve terörle mücadele var” 

Bu ateşkes kavramı yanlış bir kavram. Burada terör ve terörle mücadele var. bizim kullandığımız kavram çatışmasızlık-eylemsizlik. Ama örgüt buna da uymadı. Bütün çözüm süreci boyunca illegaliteyi bırakmadı. Büyük eylemler yaptı. Seçimden sonra da adam öldürdü, yol kesti.

Uyuyan polisleri öldürmek, trafikçileri öldürmek, sivil askerleri ailelerinin yanında öldürmek. Bunun adı kahpeliktir. Her türlü değerini kaybetmiş terör örgütleri açısından bile bu kadarı şeydir…

Kategoriler

Güncel Türkiye Gündem



Yazar Hakkında