Bir şenliktir Yerevan

24 Eylül’de Yerevan’da, Opera binasındaki Aram Haçaduryan konser salonunda, Majak Toşikyan’ın bestelediği Hrant Dink Oratoryosu’nun dünya prömiyeri yapıldı. Konseri izlemek üzere Ermenistan’a davet edilen Pakrat Estukyan, bir hafta boyunca kaldığı Yerevan’dan izlenimlerini aktardı.

Lusavoriç Korosu’nun seslendireceği Hrant Dink Oratoryosu’nun dünya prömiyerini izlemek üzere gittiğimiz Yerevan’da ilk göze çarpan şey, şüphesiz, bayram atmosferiydi. Bütün caddeler ve kavşaklar ertesi gün kutlanacak olan, Ermenistan Cumhuriyeti’nin kuruluş yıldönümü için bayraklarla donatılmıştı. Konakladığımız Şirag Oteli’nde dünyanın her yerinden gelmiş turistlere rastlamak mümkündü. Otelin lobisi, restoranı ve kafesinde ‘bilinmeyen diller’ senfonisi hiç dinmeden yankılanıyordu. Kısa bir dinlenmeden sonra şehir merkezindeki meydana çıktığımızda her yerde tanıdık simalarla karşılaşmak da ilginçti. İstanbul’dan gelen Lusavoriç Korosu ve Maral Müzik ve Dans Topluluğu’nun gösterilerinin dışında, hafta onunda dünya Ermenilerinin dinî merkezi olan Eçmiyadzin şehrinde kutsal müron yağının hazırlanışına tanık olmak isteyenler, şehrin günlük yaşamını bir şenliğe dönüştürmüştü âdeta.

Bizim de içinde olduğumuz kalabalık grup, iki gün sonraki konserin hazırlıklarına yoğunlaşmıştı. Ne de olsa, sanat beğenisi çok gelişmiş olan bu kentte sahneye çıkmak, her sanatçı için bir sınav niteliği taşıyor. Olası herhangi bir aksaklığı önlemek için tüm detaylar gözden geçirildi. 40 kişiden oluşan Lusavoriç Korosu’na Ermenistanlı müzisyenlerden oluşan bir orkestra eşlik ediyordu. Ermenistanlı Arevner çocuk korosu da bazı şarkılarda solistlere eşlik edecekti. Tüm bu ekiplerin sadece iki gün birlikte çalışıp sahneye çıkacak olması, zorlu bir sınavdı. Belki de bu zorluk, sonuçta elde edilen başarıyı daha da anlamlı kılıyor. Lusavoriç Korosu’nun Yerevan konseri gerçek anlamda bir başarı hikâyesi oldu.

Başarının mimarları

Geçmişte de Yerevan’da çeşitli kereler sahne alan Lusavoriç Korosu’nun genç yöneticileri, organizasyon açısından çok iyi bir sınav verdi. Özellikle, organizasyonun koordinatörlüğünü üstlenen, koro üyelerinden Sayat Gürün’ün, sayısız zorluğu, soğukkanlılığını hiç yitirmeden aşma becerisi çarpıcıydı. Gerektiğinde 50-60 kişilik bir topluluğu tek vücut haline getirmek, sanıldığı kadar kolay bir iş olmasa gerek.

25 yıldır Lusavoriç Korosu’nun şefliğini yapan Hagop Mamigonyan için de bu konser bir başarı hikâyesi oldu. Mamigonyan, öğretmen kimliğinin bir yansıması olarak, Lusavoriç bir gençlik korosu görünümü almıştı; koristler arasında, okul sıralarından birçok öğrencisi yer alıyordu. Müziğe yaklaşımında yeniliklere açık olan Mamigonyan, yıllar boyu, korosunun başarı eğrisini yukarıda tutmayı başardı. Yerevan konseri, bu eğrinin –şimdilik– en yüksek noktasını oluşturuyor.

Lusavoriç Korosu’nun Yerevan konserinin repertuarı, Majak Toşikyan bestelerinden oluşuyordu. Müzik kariyerine gitarist olarak başlayan İstanbullu sanatçı, Türkiye’de pop müzik sanatçılarına yaptığı besteler ve düzenlemelerle ünlendi. Daha sonra uzun yıllar Kanada’da yaşayan Toşikyan, İstanbul’a ikinci dönüşünde, büyük yankılar uyandırabilen Ermenice bestelere yöneldi. Bunlar arasında, özellikle, Hovhannes Şiraz’ın sözleri üzerine bestelenen ‘Desnem Ani’n u Nor Mernem’ uzun bir süre, Ermeni halkının neredeyse tamamı için bir ‘hit’ olarak kaldı. Bu konserde, Toşikyan’ın bu eserlerinin yanı sıra, sözleri Bercuhi Berberyan’a ait ‘Hrant Dink Oratoryosu’ müzikal zenginliğiyle, önceki çalışmalardan ayrışıyor. Koro, senfonik orkestra, pop müzik enstrümanları ve solistler için yazılmış olan bu 70 dakikalık eserle, Majak Toşikyan da Yerevan’dan başarıyla döndü.

Solistler göz doldurdu

Konserin ilk bölümünde Sibil Pektorosoğlu, Sahag Bartev Garyan ve Lida Köseoğlu, Ermenistanlı Arevner çocuk korosuyla birlikte bestecinin eserlerini seslendirdi. Pektorosoğlu son yıllarda yıldızı hem İstanbul’da, hem de Yerevan’da parlayan bir sanatçı. Garyan ise başarısını, tüm dünya Ermenileri arasında kanıtlamış bir isim. Lusavoriç Korosu üyelerinden olan Köseoğlu da sahnede diğer sanatçılarla yarışabilecek bir performans sergiledi.

Hrant Dink Oratoryosu’nun yıldızları

Hrant Dink Oratoryosu’nda, yine üç solist ismi öne çıkıyordu. Bunlardan ilki, mezzosoprano Aylin Ateş, İstanbul Devlet Operası sanatçısı ve müzikal kariyerinde pek çok opera eserinin başrolünü üstlenmiş bir isim. Müzikal serüveni Sayat Nova Çocuk Korosu’nda başlayan Tenor Boğos Yeğyazar, Ermenistan’da konservatuar eğitimi aldı; 10 yıldan uzun bir süredir Yerevan’da yaşıyor ve sahne performanslarıyla adından söz ettiriyor. Yine Lusavoriç Korosu üyelerinden olan Bariton Sercan Gazeroğlu, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı mezunu; İstanbul Devlet Operası’nda görev yapıyor.

Projenin başarısında, Ermenistan Diaspora Bakanı Hranuş Hagopyan’ın önemli bir etkisi var. Salon temininden grubun ağırlanmasına kadar pek çok ayrıntıyla şahsen ilgilenen Hagopyan, gecenin sonunda Majak Toşikyan’a, Hagop Mamigonyan’a ve projenin sponsorluğunu üstlenen Dikran Gülmezgil’e bakanlığın madalyalarını taktı. 



Yazar Hakkında