İstiklal Caddesi’nde kamu yararı ne yana düşer?

Narmanlı Han’da yapılmak istenen, kamu yararını hiçe saydığı gerekçesiyle eleştirilen restorasyon projesi tüm eleştirilere rağmen başladı. Emek Sineması’nın yerine yapılacak olan ‘Grand Pera’ysa, açılmasına sayılı günler kala hakkında hazırlanan iddianameyle bir kere daha gündeme geldi.İstiklal Caddesi’nde kamu yararına bir restorasyon projesi artık mümkün değil mi?

Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, son 10 yılda Beyoğlu’nda 6 bin binada restorasyon çalışması yapıldığını açıklamıştı. Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde son yıllardaki restorasyon çalışmaları ise hem kent hakkı üzerine çalışan örgütler tarafından eleştiriliyor, hem de hukuk kararlarına rağmen sürüyor. Bu hafta da İstiklal Caddesi’nin en tartışmalı iki projesi Narmanlı Han restorasyonu ve Emek Sineması’nın da yer aldığı Cercle d’Orient kompleksi hakkında iki önemli gelişme yaşandı. 

İstiklal Caddesi’nin tarihi yapılarından Narmanlı Han’ın dönüşümü için hazırlanan, meslek örgütlerinin itirazlarına rağmen Koruma Kurulu’ndan onay alan proje işleme sokuldu; 19 Ocak’ta Han’a giren iş makineleri çalışmaya başladı. Hanın içinde iki ağacın kesildiği restorasyon çalışmalarıyla ilgili Beyoğlu Kent Savunması geçen Pazar günü Han önünde bir eylem yaptı.

Meslek örgütleri ve semt dernekleri, Ocak 2014’te 57 milyon dolar karşılığında Mehmet Erkul ve Tekin Esen’e satılan,  cephesi 1. sınıf, diğer kısımları 2. sınıf tarihi eser olan Narmanlı Han’ın kültürel miras olarak korunması ve kamusal alan olarak kullanılması gerektiğini savunuyor.

Han’la ilgili Beyoğlu Semt Dernekleri tarafından açılan dava henüz sonuçlanmış değil. İdare Mahkemesi’nde devam eden davaya bir de Beyoğlu Kent Savunması adına yapılan iptal başvurusu eklendi. Avukat Eren Can’ın İstanbul 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’ne yaptığı başvuruda projenin iptal edilmesi talep ediliyor. Agos’a konuşan avukat Can, kurulun başvuruya cevap olarak, sorumluluğun bundan böyle proje yöneticisine ve belediyeye ait olduğuna yönelik bir açıklama yaptığını belirtiyor. Beyoğlu Kent Savunması’nın Beyoğlu Belediyesi’ne yaptığı başvuruya ise henüz cevap verildi.

Narmanlı Han’da kazı çalışmaları sürüyor. Arkeologlar Derneği’nin kazılara katılma başvurusuna rağmen kazılar arkeolog denetimi olmadan devam ediyor. Narmanlı Han’ın 200 metre uzaklıktaki ‘Garibaldi Binası’nın altında geçen Nisan’da bulunan Bizans dönemine ait mezarlıklar, bölgede arkeolog denetiminde kazı yapılmasının önemini gösteriyor.

Emek’te durum 

İstiklal Caddesi’nin kültürel miras açısından önemli tarihi yapılarından Cercle d’Orient binasında yapılan yenileme çalışmasıyla ilgili geçen hafta hazırlanan iddianameyse, İstiklal Caddesi’nde süren inşaat çalışmalarının meşruiyetinin yeniden sorgulanmasına yol açtı. 2009’da kapatılan ve AVM yapılması amacıyla 2013’te yıkımına başlanan bina kompleksiyle ilgili daha önce yürütmeyi durdurma kararları alınmış, fakat Kamer İnşaat tarafından yürütülen ‘Grand Pera’ projesi karara rağmen devam etmişti. AVM’nin açılmasına günler kala çıkan iddianame, TMMOB Mimarlar Odası avukatları Can Atalay ve Zeynep Atalay tarafından yapılan suç duyurusu üzerine hazırlandı. Kamu görevlileri hakkında da suç duyurusunda bulunulmasına rağmen, ilgili Bakanlıkların izin vermemesi nedeniyle iddianame Kamer İnşaat’la sınırlı kaldı. İddianamede, “Emek Sineması’nı aslına uygun restore etmedikleri ve komşu kültür varlıklarına zarar verdikleri” gerekçesiyle şirket yetkililerinin cezalandırılmaları talep edildi.

İddianamede dava dosyasındaki bilirkişi raporuna atıfta bulunarak, kurula bilgi belge ve raporlarının getirilmediği, Emek Sineması’nın aslına uygun restore edilmediği, tescilli eser “Cercle d’Orient ve Melek Apartmanı” binasında çatlaklar oluştuğu, gerekli önlemlerin alınmadığı vurgulandı.

Korhan Gümüş: Restorasyon denen şey inşaat mantığına sığmaz 

Taksim Platformu üyesi ve mimar Korhan Gümüş, İstiklal Caddesiyle ilgili alınacak kararların bağımsız bir organ tarafından hazırlanması gerektiğini belirtiyor. 

Narmanlı Han projesinin özel bir mülk olarak kamu yararına kullanılması nasıl mümkün olabilirdi?

Narmanlı Han özel bir mülk de olsa, hafıza mekanı olması nedeniyle kamuya ait bir yapıdır. Hanla ilgili soruların muhattabı sadece yatırımcı ya da mimar değildir. Proje, kurumsal işleyişlerin, kararların bir sonucudur. Kurumsal işleyişleri değiştirmeden projeden bahsetmek semptomlar üzerine konuşmak demektir. Bir örnek vereyim: Belçikada, Antwerpde mimar Le Corbusierin tasarladığı bir ev var. Özel bir mülk. İki gün önce randevu alarak gittik ve Belediye Başkanı bize gezdirdi bu binayı. Lambalar dahil her şeyiyle korunuyor. Özel mülk olmasına rağmen kamu sorumluluğu var, bütçesini belediye karşılıyor. Çünkü bu bina sayesinde şehir daha değerli oluyor, ziyaretçi alıyor. Bunun değerini parayla ölçemezsiniz. Restorasyon denen şeyin bir inşaat mantığı olmadığını anlamak lazım. Araştırıcı bir zekayı, deneyselliği ortaya çıkararak hem kültür mirasını korumak hem de insanların refahını geliştirmek gerekir. Narmanlı Hanın şu anki restorasyonunun şehirdeki gençlere sunabileceği tek şey amele, tezgahtar, bulaşıkçı olmaktır. Oysa zekayla dönüştürmek, bu yapıyı nasıl koruyabiliriz diye düşünmek halk için binadan daha da büyük bir değer yaratabilir. 

Korhan Gümüş

Kamu yararına yapılmış ve yenilikçi bir bakışla korunan binalar var mı İstanbulda?

Mutlaka vardır. Örneğin Osmanlı Bankası Müzesi, şimdiki Salt Galata bence zekice yenilendi. Demirören gibi olmadı. Kapılar, merdivenler korundu, bazı yerler değişti. Narmanlı Hana dönersek yapılan hata şu: mimar Sinan Genim, Narmanlı Han böyle mi kalsaydı? diyor. Sanki şimdiki projeye itiraz edenler yapıyı bu hale getirmiş gibi. Yapıyı yıkılacak hale getirmek için çatılarını açan, bakımsız bırakan yatırımcıya ne diyeceğiz? Aşağı yukarı aynı tarihlerde yapılan İsveç Sarayı yıkılıp yeniden yapıldığı için mi şu anda böyle? Hayır, bakımlı tutulduğu için böyle. Öte yandan, mimar, belediye başkanı ve yatırımcı bekleyin, bitince görürsünüz diyor. Bir mobilyadan bahsetmiyoruz, biricik bir yapıdan bahsediyoruz. Başka fikirlere kapının kapatılması açısından sorunlu. Düşünceyi ifade özgürlüğünü kamunun garanti altına alması lazım.

Bu yapıların kamu çıkarlarına uygun korunması için ne yapmak lazım? 

Tüneldeki Metro Handan başlayarak Fransız Konsolosluğuna kadar giden hatta, - Hazzopulo Pasajı, Alkazar Sineması, Atlas Pasajı gibi kamu mülkü ya da özel mülkleri sayabiliriz - bakım-onarım konusunda fikir üretecek bağımsız bir organa ihtiyaç var. Avrupada genelde bir çalışma ofisi oluşturuluyor. Deneysel üretim yapan, bağımsız mimari gruplar, araştırma grupları, enstitüler yer alıyor bu ofiste. Beyoğlu bu açıdan epey zengin, kar amacı gütmeyen birçok kültür misyonu var. Sadece restorasyonu değil, yapıların geleceğini de düşünecek bir organ olmalı. Tepebaşı meydanı otopark olarak kullanılıyor. Baro Hanı yıktılar. Anadolu Pasajı özel bir mülk, ayakkabı mağazasına dönüştü. Sadece piyasa üzerinden düşünmek hatalı. Ayakkabı mağazasıyla, otelle dünyanın merkezi haline gelemezsiniz. Yönetim planını hazırlamak lazım. 150 yıl önce 6. Daire-i Belediye deneyimi Beyoğlunda yaşanabilmişse yine aynı şey yaşanabilir. 

Bahsettiğiniz çalışma ofisi tamamen bağımsız mı olmalı?

Çok aktörlü bir yapıyla üretilmeli. Beyoğlunda güçlü bir örgütlenme dokusu var. Anadoluyla ilişkisi bulunan binlerce dernek var. Kurumlar bağımsız olmalı, yatırımcı ve piyasa aktörleri sonradan devreye girebilir. Ama fikir üretme aşamasında müteahhitleri devreye sokamazsınız. Çünkü müteahhit işin doğası gereği yaratıcı düşünmez, inşaatı düşünür.

 

Kategoriler

Güncel Yaşam



Yazar Hakkında

1987 İstanbul doğumlu. Agos web sitesinin editörü; insan hakları, ifade özgürlüğü, çevre hareketleri, güncel politika ve yaşam haberleri yapıyor.