Hindistan’da Ermeni olmak

Hrant Dink Vakfı’nın Anarad Hığutyun Binası’nda düzenlendiği Ermenice kursu vesilesiyle tanıştığımız Nareg Seferian, kökleri Maraş’a dayansa da Hindistanlı bir Ermeni. Seferian’la Hindistan’daki Ermeni topluluğu ve ülkenin Ermeniler için önemini konuştuk.

Ermeniler, tarihleri boyunca, özellikle de 1915 sonrası yoğun göç veren bir topluluk olarak bilinirler. Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Amerika’ya hemen her kıtada ve ülkede Ermenilere rastlamak mümkün. Özellikle İpek Yolu döneminde birçok Ermeni tüccarın Avrupa ve Asya’ya göç ettiği biliniyor. Hindistan, tarih boyunca pek çok Ermeni’ye ev sahipliği yapmasa da 16. yüzyılda ticaretle ilgilenen Ermenilerin göç ettiği bir ülke. ABD ve Avrupa’da önemli diasporası bulunan Ermenilerin, Hindistan’da cemaati yok denecek kadar az. Öyle ki, bir milyarı aşkın nüfuslu bu ülkede yalnızca bir Ermeni okulu bulunuyor. Hrant Dink Vakfı’nın Anarad Hığutyun Binası’nda düzenlendiği Ermenice kursu vesilesiyle tanıştığımız Nareg Seferian, kökleri Maraş’a dayansa da Hindistanlı bir Ermeni. Hindistan’da doğup büyüyen, ABD ve Avrupa’da eğitimini tamamlamasının ardından Ermenistan’a yerleşen Seferian’la Hindistan’daki Ermeni topluluğu ve ülkenin Ermeniler için önemini konuştuk. 

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Nerelisiniz, aile kökleriniz nereye dayanıyor?

‘Nerelisiniz?’ sorusu, birçok Ermeni için kolay bir soru değil. Ben, kendim için Maraş’tan başlayarak Halep, Beyrut, Yeni Delhi gibi birkaç şehir sayabilirim. Ailem Suriye ve Lübnanlı, babamın mesleği gereği Hindistan’a taşınmışlar, ben de Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de doğdum. Liseyi orada bitirdim, daha sonra Ermenistan’a taşındık.

Babanızın işi vesilesiyle mi Ermenistan’a taşındınız?

Daha ziyade babamın vatanseverliği nedeniyle diyebilirim. Ermenistan’a taşınalı 14 yıl oluyor, dolayısıyla ömrümün yarısını Yerevan’da geçirdim. Ancak bu 14 yıllık süre zarfında altı yılımı ABD ve Avrupa’da eğitim alarak geçirdim. Son üç yıldır da Ermenistan’da yaşıyorum.

Hindistanlı Ermeniler hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Ermenilerin Hindistan’daki varlıkları, Ermeni tarihinin en ilgi çekici sayfalarından birini oluşturuyor. Sıradan bir Hintli için Ermeniler çok tanıdık değildir. Bunun sebebi olarak ülkenin çok büyük olması, nüfusunun bir milyarı aşması gösterilebilir ama bir diğer faktör de Hindistan’daki Ermenilerin yalnızca birkaç şehirde yaşıyor olmaları. 15. ve 16. yüzyıllardan 20. yüzyıl ortalarına dek Hindistan’da Ermeni toplumunun varlığından söz edilebilir. Bu topluluklar özellikle İran’dan göç eden Ermeni tüccarlardan oluşuyordu. Orada ticaretle ilgilenirken birbirleriyle iletişime geçiyorlar, zamanla oraya yerleşiyorlardı, bazısı ise daha da doğuya giderek Asya’ya geçiyordu. Özetle tüccarlar için bir durak haline gelmişti Hindistan. Hiçbir zaman Hindistan’daki Ermeni topluluğunun nüfusu bini bulmadı. En büyük yerleşim 19. yüzyıl ortasında oldu, o dönem de birkaç yüz kişilik bir Ermeni nüfusundan bahsedebiliriz. Hindistan’daki Ermeni cemaati hep küçük bir toplum olmuştur. Ancak şunu da söylemeliyiz ki, Hindistan’ın İngilizlerin himayesi altındaki yerleşim yeri olan Kalküta’da önemli bir Ermeni nüfusu ve tarihi var. Geçmişte orada varlıklı Ermenilere rastlamak mümkündü.

Ben başkent Yeni Delhi’de doğdum. Orada da Ermeniler vardı ancak hiçbir zaman bir toplum olacak kadar kalabalık bir nüfusa sahip değildiler. Örneğin Kalküta şehrindeki gibi bir Ermeni okulu yok, bu yüzden de eğitimimi sıradan bir okulda aldım. Kalküta’daki Ermeni okulu 200 yıl önce, Ermeni yetimlerin eğitimlerini almaları için kurulmuş. Okul, günümüzde Eçmiadzin’e bağlı. Şu an özellikle Ermenistan, İran ve Irak’tan Ermeni öğrenciler bu okulda eğitim alıyorlar. Madras ve Mumbai’de Ermeni kiliseleri var. Ülkede tarih boyunca yaşamış Ermenilerden kalan 20’ye yakın kilise bulunuyor. Günümüzde Hindistan’da Ermeniler ya tüccar olarak göç edip kalanlar, ya Hindistan’lı biriyle evlenip kalanlar veya okumaya geldikten sonra burada kalanlar. Herbirinin ayrı bir hikâyesi var.

1915’ten sonra Hindistan’a göç eden Ermeniler var mıydı?

Hayır. Hindistan’a toplu olarak göç etmiş bir Ermeni nüfusundan söz edilemez. Hindistan’a göç edenler, orayı bir geçiş yolu olarak kullanmışlar ve önce ülkenin İngiltere sömürgesi olan bölgelerine, oradan da diğer ülkelere göç etmişler. Rahatlıkla diyebiliriz ki Hindistan, 1915’ten sonra Ermenilerin göç etmediği ender ülkelerden biri. Hindistanlı Ermeniler, tarihi daha eskiye dayanan bir diaspora olarak kabul edilirler. Diaspora olmanın gerektirdikleri toplumda dernekler olması, siyasi partiler olması, gazeteler olmasıdır, Hindistan’daki Ermenilerde bunlar yok. Öte yandan ilk Ermenice gazete olan Aztarar, 1794’te Madras’ta basılmış. Gazetenin ömrü uzun sürmese de Hindistan’daki Ermeni tarihinde önemli bir yere sahip.

Ailenizin Hindistan’a göç hikâyesi nasıl?

Yeni Delhi’de Ermenistan Büyükelçiliği var. Babamla diplomasiyle uğraşıyor ve görev yeri olarak kendisin Hindistan düşüyor. Ancak babam, Yeni Delhi’deki Brezilya Büyükelçiliği’nde diplomat olarak görev yapmak üzere oraya göç etti. Daha sonra başka alanlarda çalışsa da bugün yine başka bir ülkede diplomasiyle uğraşıyor.

Hindistan’da, özellikle de yaşadığınız şehirde Ermeni toplumu olmadığından bahsettiniz. Sizin Ermenice ve Ermeni kültürüyle tanışmanız nasıl oldu?

Bunun iki vesilesi var. Birincisi ve en önemlisi, ailem. Babam, 1990’larda Ermenistan’ın Hindistan Fahri Konsolosu idi. Bizim evimizde Ermenistan bayrağı vardı, evimizde her zaman Ermeni kültürünü yaşatıyorduk. Babam Beyrutlu ve onların döneminde Ermeniler kendi kültürlerini rahatça yaşamış ve yaşatmışlar. Dolayısıyla bu bize de yansıdı ve ailem sahip olduğu Ermeni kültürünü bize de aktardı. Evde doğal olarak Ermenice konuşurduk.

Bir diğer nedeni ise, yaşadığım yerin Hindistan olması. Hindistan, çokdilli bir ülke. Yeni Delhi, iki anadili olan bir şehir. Dolayısıyla evde konuştuğum Ermenicenin yanı sıra İngilizce ve Hindu dillerini de anadilim gibi biliyorum.

Öte yandan şunu da söylemem gerekir. Ermenice okuma ve yazmayı, Ermenistan’da yaşayana dek bilmiyordum. Doğu Ermenicesini de Ermenistan’a taşındıktan sonra öğrendim. Annem babam bana harfleri öğretse de, okuma yazmayı bilmiyordum. Anadilimi, diğer diaspora ülkelerindekilerin aksine Ermeni okulunda değil, evde öğrendim.

Çocukluğumda cep telefonunu bırakın, internet dahi yoktu ve dolayısıyla başka yerlerdeki Ermenilerle kolay iletişim kuramıyorduk. Bu yüzden de yalnızca evde konuşuyorduk Ermenice’yi. Arada bir misafirler gelirdi, biz onlara misafirliğe giderdik veya büyükannem ve büyükbabalarım gelirlerdi, o zaman aile dışındakilerle Ermenice konuşurduk. Ama ben ve kardeşlerim, diaspora hayatı yaşamadık. Ben diasporada yaşayan ve diasporalı bir Ermeni olduğumu söylemeyi sevmiyorum çünkü diasporada yaşamadım. Çok az sayıda Ermeni vardı ve onlar da benim yaşıtlarım değildi.

Kalküta’da bulunan Ermeni Okulu’nun öğrencileri Ermenistan’ın bağımsızlığını kutluyor.

Bunu olumsuz bir durum olarak değerlendiriyor musunuz?

Hayır. Tam tersini düşünüyorum. Ben, hayatımın bir bölümünde diasporada da yaşadım. Elbette genelleme yapmak yanlış olur ama İstanbul’da çoğu Ermeni, kendi aralarında sosyalleşiyor ve başka alanlara yönelmiyorlar. Eğitimim için bir süre Boston’da kaldım, orada geniş bir Ermeni toplumu bulunuyor ve bu toplum kendi içinde Ermeni kültürünü çok zengin bir şekilde yaşıyor. Ermeni olmayanlarla birlikte iş yapan, vaktini ‘Ermeni olmayan’larla geçiren Ermeniler de var elbette. Ancak bunun için ekstra bir çaba sarfetmiyorlar. Bu durum beni çok şaşırtıyor. Bazen düşünüyorum, bu gayet doğal bir şey mi, ben mi anlamıyorum diye. Hindistan’da hiç böyle şeyler olmuyordu sonuçta.

Hindistan’da Ermeni olmak, sıradan bir vatandaş için bir anlam ifade ediyor mu?

Hindistan için çok basit bir durum bu, herhangi bir sonucu yok. Biz de Ermeni olmanın ne demek olduğunu çok bilmezdik. 100 yıl önce Kalküta’da yaşayan Ermeniler olsaydık belki bu durum Hindistanlılar için bir anlam ifade edebilirdi, iyi eğitim alan, varlıklı insanlar olduğumuzu düşünebilirlerdi ama bugün için böyle bir durum söz konusu değil.

Kalküta 1950-60’larda İngilizlerin himayesi altına girdiğinde zaten oradaki Ermeniler de göç etmeye başladılar. Birçoğu İngiltere’ye gitti, bazıları da Kanada ve Avustralya gibi ülkelere göç etti. O dönem Kalküta’da yaşayan Ermeniler için, İngiliz İmparatorluğu’nun evlatlarıydı diyebiliriz. Ermenilerdi ama imparatorluk ortamında kendilerine yer bulmuşlardı, o yüzden de kendilerini o mertebede görüyorlardı, dolayısıyla da birçoğu imparatorluğun izinden İngiltere’ye gitti.

Ermenilerin Hindistan tarihinde ne gibi bir yeri var?

Biz günümüzdeki Hindistanlı Ermenilere dair konuştuk ama tarihte de Hindistan’daki Ermeni varlığına dair pek çok iz bulunuyor. Bunlar çoğunlukla bulanık izler. Ama örneğin Hindistan’ın güneybatı kıyılarında eski bir Hıristiyan topluluğu var. Bunlar, 451 yılından beri Ermenistan kilisesiyle kardeş kilise konumundalar. Bu tarihte Ermeniler, genel Hıristiyan dünyasından ayrıştılar; Kıptiler, Etiyopyalılar ve Süryanilerin yanı sıra Hindistan’daki bu Hıristiyan toplum da Ermenilerle aynı gruba dahil oldular.

Hıristiyanlık öncesi Ermenistan’a dair de Hindistan’da belli kaynaklara rastlanır. Ermenistan ile Hindistan arasındaki en önemli bağ ise, İran’dır. Ermenice’de sıklıkla karşılaştığımız Farsça kökenli kelimelere Hindu dilinde de rastlanıyor.

Hindistan’ın en önemli simalarından biri kabul edilen Kral Akbar’dan da bahsetmek isterim. Kral, tarihte ‘büyük Akbar’ diye anılır, tuhaf olan ise Akbar’ın zaten büyük anlamına gelmesidir. Moğol kökenli bu hanedanlık, tarihte bütün Hindistan’a sahip olmuştu. Akbar, çok geniş görüşlü bir kraldı ve onun iktidarı döneminde bütün dinlere özgürlük tanındı. Kendisi Müslüman’dı, büyük bir haremi, üç de yasal karısı vardı. Bunlardan biri Müslüman, biri Hindu, biri de Hıristiyan’dı. Hıristiyan olan karısının, Maryam adında bir Ermeni olduğu iddia edilir. Hindistan’ın zengin dönemleriydi. Ermeni tüccarlar alışveriş yapıyorlardı. Kendi sarayı da Tac Mahal’in de bulunduğu Akra şehrindeydi.

Üç nesil sonra, torununun evladı döneminde de bu hanedanlık halen sürüyordu. Gerçi o yıllarda İngilizler aşama aşama Hindistan’ı işgal ediyorlardı. 18. yüzyılda Yeni Delhi’de Sarma adında mistik bir şahsiyetten söz edilir. Sarma’nın da Ermeni olduğunu iddia eden kaynaklar bulunuyor. Yeni Delhi’deki mezarı, kutsal bir mekân olarak ziyaret ediliyor.



Yazar Hakkında

1990 İstanbul doğumlu. Kültür sanat, müzik, insan hakları ve güncel politika haberleri yapıyor.