'Toplumdaki şiddete dikkat çekmek için edebiyat yapıyorum'

Öğrencilerin okuma alışkanlığını arttırmak için İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nce başlatılan “Yazarlar Okulda” projesinde yer alan Aslı Tohumcu’nun Abis adlı kitabı, Yeniçağ gazetesinin kışkırtıcı yayınlarının ardından 'muzır neşriyat' muamelesi görerek toplatıldı. Agos'un internet sitesi için yazar ile özel bir söyleşi gerçekleştirdik.

  • İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün “Yazarlar Okullarda” projesi kapsamında yer alacak kitabınızı neden Abis olarak seçtiniz

    Aslı Tohumcu - Neden seçmeyecektim ki? Ben fuarlarda, başka özel etkinliklerde zaten hep gençlerle buluşuyorum. Bu projeden bağımsız olarak İstanbul’da ve İzmir’de Abis’le başka okullara davetliyim. Bu davetler bile bence açıklıyor nedenini. Yayınevim Taş Uykusu olmasını çok istemişti. Ne safmışız! Taş Uykusu söz konusu olsaydı, pronografikle beraber toplum düşmanı da ilan edilecek demek ki..
     
  • Kırmızı Kedi’nin açıklamasında olduğu gibi, çevirmenlerin ve yayıncıların yargılandığı bir ülkede bu duruma fazla şaşırmamak mı gerekiyor?

    Aslı Tohumcu - Ne yalan söyleyeyim, ben yine de şaşırdım. Hakkımdaki gazete haberlerini görünce dehşete kapıldım. Tabii ki benim yaşadığım kültüre yönelik tek şiddet değil, en ağırı hiç değil. Ben en azından nefes almaya ve hayatımı özgürce sürdürmeye devam ediyorum. Bu tip tüm olayları değerlendirdiğimizde şaşırmamak gerekiyor evet, ama bu tepkisiz kalınacağı anlamına da gelmiyor.
     
  • Gençlerin okuyacakları kitaplara karışılmasını neye bağlıyorsunuz?

    Aslı Tohumcu - Bu sanırım Türk Eğitim Sen’in geleneğinin bir parçası. Bundan dört yıl önce, Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli’ni de porno diye nitelemiş, bu niteleme için 28 tane örnek vermiş ve romanın 100 Temel Eser listesinden çıkarılmasını istemişlerdi. Bir parça muhafazakârlaştırma çabası, biraz terbiye etme çabası ama hepsi bir cahilleştirme, kültürsüzleştirme politikasının, bazen açık açık bazen aba altından sopa gösterme çabası. 
     
  •  İbrahim Çakmak, uygulamanın “toplumun geleceğini, gençlerini kaybetmemek” için yapıldığını savundu. Bir devlet insanların okuyacaklarına müdahale ederek, onların geleceğini koruyabilir mi?

    Aslı Tohumcu - Çakmak’ın gerçekten böyle bir niyeti vardıysa bile bunu bu şekilde, uluorta ve bir yazarı karalayarak, küçük düşürmeye çalışarak yapmaması gerekiyordu. Toplumun geleceğini, gençleri kaybetmemek için böyle bir müdahale elbette ki kabul edilemez. Edebiyatın, yazarın ve okuyucunun özgürlüğünü çiğnemektir sonuçta. Toplumun geleceği için devletin kültür işinden, kültürü üreten ve tüketenlerden uzak durması gerekiyor, bunu olayda daha iyi anladık bence. Devlet önce kadınlarına kızlarına koruma sağlasın, kadın bakanlığını kursun, insanları cahilleştirmeye, gündem değiştirmeye yönelik politikalarından arınsın. Hapisteki aydınlarını serbest bıraksın. 
     
  • Şiddetin, her alanda yoğun bir şekilde yaşanıldığı bir toplumun fertlerinin edebiyatta şiddeti okuması ne kadar büyük bir psikolojik sorun oluşturur?

    Aslı Tohumcu - Ben bu toplumun dışında yaşayan bir insan değilim. Yazar olarak marjinal bir hayatım yok. O şiddetten payımı geçmişte de aldım, bugün de yapılan haberler aracılığıyla alıyorum. Ben buna dikkat çekmek için edebiyat yapıyorum. İnsanlar da bir vicdan yaratmak için. Hayattaki şiddeti edebiyatta da görmek istemeyenler olabilir, var da. Bir kitabı içerdiği şiddet yüzünden ağır da bulabilir bir insan, okumaya devam etmek istemeyebilir. Psikolojik sorun oluşturur mu konusuna gelince, sanmıyorum. En azından ben kendi okuyucularımdan öyle bir şikâyet almadım. Daha ziyade zaten yaşadığımız kıyamet halini, rahatsızlık duydukları meseleleri dile getirdiğim için okuyor beni okuyanlar. 
     
  • Bu konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz? Dava açacak mısınız veya bir protesto düşünüyor musunuz?

    Aslı Tohumcu - Habertürk Gazetesine, 10 bin TL’lik manevi tazminat davamızı açtık bugün. Avukatım Barış Kaşka aracılığıyla, İstanbul Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesine. Kişilik haklarım zedelendi o ayrı. Ama ben bir yazarım, benim hakkımda iyi bir yazardır, kötü bir yazardır denmiyor. Kitabım için ensest, pornografik denerek kitabımı küçük düşürücü ifadeler kullanılıyor. On dokuz öykünün yer aldığı ve sadece üçünde küfürlü ifadeler yer aldığı halde, “Küfür Kıyamet” tabiri kullanılıyor. FSEK’in 70. Maddesine göre fikri ve sinai eser kanunundan kaynaklanan haklarımın zarar gördüğü gerekçesiyle dava açtık. Çocuk kitaplarım da var benim, beni bu şekilde teşhir ve itham ederken düşünceli davranmaları gerekirdi. Öğrencilerden çok mail alıyorum şu bir haftadır, sanırım bir tepki etkinliği planlıyorlar ama ayrıntıları henüz belli değil.
     
  •  Muzır Neşriyat’ yargılamaları ve ardından sizin olayınız, sizce bu “sansür” vakaları bizi nereye götürecek?

    Aslı Tohumcu - İyi bir yere götürmeyeceği kesin. Kitaplar yayınlanmadan toplatılıyor, kitapların çevirmenleri dava ediliyor, karakollarda orospu muamelesi görüyor, kitaplar toplatılıyorsa… Orwell’in 1984’te yarattığı atmosferin içindeyiz demektir.  
     
  • Bu “sansür” olayları sürerken, sizce yayın çevrelerinden ve medyadan yeterli destek geliyor mu?

    Aslı Tohumcu - Yayıncı ve yazar dostlarım arayarak, olayı sosyal medyada kınayarak destek oluyorlar. Pen’in konuyla ilgili açıklamasını görmüşsünüzdür. Ayrıca Yeniçağ ve Habertürk dışında yayın organları bana söz hakkı verdiler. Arkadaşlarım birden örgütlenerek bir karşı kampanya başlattılar çünkü. 

 

Kategoriler

Güncel Gündem