Mültecilerin hikâyesi tiyatroda

Dostlar Tiyatrosu tarafından sahneye konan ‘Göçmenleeeer'de, mültecilerin gözümüzün önünde cereyan eden hayatta kalma mücadeleleri gerçekçi ve yer yer de absürt bir tınıyla sergilenmiş.

21 ve 22 Kasım’da, 21. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında Kenter Tiyatrosu’nda sahne alan ‘Göçmenleeeer’i izleme şansına sahip oldum. Fransa’da, kendisi de göçmen olarak yaşayan Rumen asıllı yazar ve gazeteci Matei Visniec’in kaleme aldığı, Zeynep Irgat ile Osman Senemoğlu’nun akıcı bir dille Türkçeye çevirdiği oyunu, usta tiyatrocu Genco Erkal yönetiyor. Tiyatroseverlerin ‘Pandaların Hikâyesi’ ve ‘Çehov Makinesi’ gibi oyunlardan tanıdığı yazar Visniec, Radio France Internationale’deki görevi kapsamında göçmenlerin, mültecilerin sorunlarıyla iç içe yaşarken, “Tiyatro bu konuların tartışılacağı bir ortam olabilir mi?” sorusundan yola çıkarak ‘Göçmenleeeer’i kaleme almış.

Şirvan Akan, Ayşe Lebriz Berkem, Lütfi Can Bulut, Cem Çetin, Genco Erkal ve Yiğit Yarar’ın gerek bireysel olarak, gerek oyunun bütünlüğünü ve akıcılığını seyirciye en iyi şekilde aktarmak adına ekip olarak müthiş performanslar sergiledikleri oyun, genel olarak mültecilerin sorunlarına yoğunlaşsa da, dünyanın bütün kanayan yaralarına parmak basıyor. Organ mafyasından kadın ticaretine, acımasız liderlerden, insan kaçakçılarına kadar…

Dostlar Tiyatrosu tarafından sahneye konan oyunda mültecilerin gözümüzün önünde cereyan eden hayatta kalma mücadeleleri gerçekçi ve yer yer de absürt bir tınıyla sergilenmiş. Konu oldukça duygusal, hatta üzücü olduğu için, seyirci genel anlamda monoton ve hüzünlü sahnelerle karşılaşmayı beklerken, kendini oldukça eğlenceli bir eser izlerken buluyor. Video sanatının zenginliklerinden beslenerek ve vurucu ayrıntılarla dolu gerçek sahneleri ekrana yansıtarak, bu insanlık dramına trajikomik bir tarzda eğilen oyun, hem tasarım dili, hem de söylemiyle seyirciyi de işin içine dahil ediyor.

Eser, evinden, yurdundan edilen insanlara ve mülteciliğe dair detayları parça parça sahneye taşıyor. Asya’nın, Afrika’nın yoksulları denizde boğulmayı, tel örgülere takılıp ölmeyi göze alarak çoluk-çocuk, kadın-erkek demeden savaştan, sefaletten kaçıp cennet bildikleri Avrupa’ya koşuyorlar, ama ne uğruna? Avrupa’nın içinde bulunduğu büyük ahlaki ikilemi bir kez daha görüyor, bir kez daha üzülüyoruz ve anlıyoruz ki, sorunlar farklı açılardan irdelenip sahneye taşınsa da, kökünden çözülmedikçe, ne kadar yazılırsa yazılsın bir şeyler eksik kalacak, bir şeyler asla değişmeyecek.

Genco Erkal ve Dostlar Tiyatrosu, Türkiye’de politik ve belgesel tiyatro denince akla gelen ilk isimlerden. Nazım Hikmet, Bertolt Brecht, Aziz Nesin gibi usta isimleri artık Genco Erkal’la özdeşleştirdik. Erkal’a sadece ‘usta’ sanatçı demek bana göre haksızlık, onu bir ekol, bir bilge olarak nitelendirmek daha doğru geliyor. 90 dakika boyunca öyle bir oyun gücü sergiliyor ki, enerjisine hayran kalmamak mümkün değil. Saniyeler içinde bir kılıktan diğerine bürünüp, göz açıp kapayıncaya dek bir rolden diğerine geçiyor. Rollerin her birini sahiplenişi, o kişiye dönüşmesi izlenmeye ve kesinlikle alkışa değer. Onu uzun zamandan sonra, iki kişilik oyunlarından farklı olarak, kalabalık bir ekiple sahnede görmekse büyük bir keyif. ‘Göçmenleeeer’ 21. İstanbul Tiyatro Festivali’nde sahnelenmesinin hemen ardından tiyatroseverlerle buluşacak.

Biletlere Biletix’ten ya da www.dostlartiyatrosu.com adresinden temin edilebilir. 

Kategoriler

Kültür Sanat Tiyatro


Yazar Hakkında