Anahide Ter Minassian'ın ardından: “O dönem yaşananları anlamak için tarih profesörü oldum.”

Anahid Ter Minassian, bir tarihçi olarak seçtiği veya neredeyse içine doğduğu “Ermeni Meselesi”ni soykırıma odaklanarak ele almaktan ziyade toplumsal, siyasal, kültürel tarihe, zihniyet tarihine yaptığı katkıyla tarihe geçmiş bulunuyor.

Tarih alanlarındaki çalışmaların en tehlikelisi, tuzaklarla dolu olanı  ulusal tarihtir.  Tuzak dediğimiz kendi özgüllüğüne kapanan ve  yaşadıklarını –hele bu yaşadıkları XX. yüzyılın barbarlıklıklarının örnekleriyse– ağlamaklı bir anlatıya düşürmek (boş böbürlenmeleri saymaya bile gerek yok). Anahid Ter Minassaian’ın ailevi geçmişi üstelik buna fazlasıyla müsaitti. Anneannesi “Gülizar”ın dramatik hikayesi bir yana eşinin babasının ünlü fedai ve 1918-20 Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti (Birinci Cumhuriyet) bakanlarından Rupen Ter Minassian olması onu zaten bu tarihin içine yerleştirmiştir. (Rupen Ter Minassian’ın ciltler dolusu anıları örneğin 1908 Osmanlı İnkilabı olurken  merkezden uzak yerlerde ihtilalin nasıl karşılandığına ilişkin bilgilerin yanı sıra Muş için sosyolojik araştırmalar açısından da paha biçilmez değerdedir.)

Öte yandan Batı dünyasında Ermeni Meselesi üzerine çalışanların öncülerinden olmak da çubuğu fazla bükme tehlikesini de beraberinde getirir.

Böylece Anahid Ter Minassian tarihçi olmasının yanı sıra “tarihimizle” neredeyse doğuştan itibaren içli dışlı olmuştur. “Tarih bir sanattır” diyen Anahid Ter Minassian böylesi bir mirasın içinden bize seslenirken özellikle yakın dönem Ermeni siyasal hareketleri üzerine yoğunlaşmış (VI. ve IX. yy’daki Pavlisiyenler-Pavlikyanlar üzerine çalışmalarını da unutmadan) ve birinci elden kaynaklara başvurarak oldukça parçalı olan hareketleri yeniden tarihselleştirmiştir. Bunları yaparken Rupen Ter Minassian’ın çok titiz tuttuğu notlar ve belgeler özel bir arşiv olarak kendisine yardımcı olmuştur. Ancak malzemenin esiri olmadan bize günahı ve sevabıyla en yakın bulduğu hareketleri bile serimleyebilmiştir.

Minassian’ın katkıları

Ermeni siyasal düşüncesi üzerine çalışırken örneğin G. Haupt’ın derlediği klasikleşmiş “Marksistler ve Ulusal Sorun” kitabına yaptığı katkıyla ilk kez Stepan Şahumyan’ın görüşlerini derlemiş ve daha sonra Rus sosyal demokrasisindeki ulusal sorun tartışmalarını ele alarak Şahumyan’ı bu tartışmalar içine oturtmuştur. Rus devrimci hareketinin Transkafkasya’daki hikayesini anlamak isteyenler için vazgeçilmez bir kaynaktır

Öte yandan Aram Andonian’ın  Balkan Harblerinin Ayrıntılı Hikayesi’nden hareketle yazdığı Balkan Harplerinin Ermeni Tarihi gibi küçük çapta çalışmaları iğneyle kuyu kazmanın artistik özelliklerini taşımaktadır.

Anahide Ter Minassian’ın 1919-1920 Ermenistan Cumhuriyeti kitabı Rusya’daki 1917 Şubat devriminden başlayarak, merkez (Rusya), Osmanlı ve bölge halkları arasındaki gerilimli ilişkilerin kısa zamanda hızlı gel gitlerle nasıl yeni oluşumlara yol açtığını gösteren tek değilse de derli toplu olmasıyla hâlâ aşılmamış  bir çalışmadır. Anahide Ter Minassian bu cumhuriyetten söz ederken laik ve zorunlu eğitim; kültür bakanlığı gibi hususların da yanısıra  kadınların oy hakkını elde etmiş olmasını öne çıkarır. Ermeni Devrimci Federasyonu’nun Doğuşu; Ermeni Devrimci Hareketinde Milliyetçilik ve Sosyalizm; Ermeni Devrimci Hareketi; Ermenistan’ın Sovyetleştirilmesi; Sovyet Ermenistanı; Sovyet Ermenistanı’nda Muhalifler; ; Transkafkasya’da 1905 Devrimi; Ermeni Sosyalist ve Marksistleri ve Ulusal Sorun; Transkafkasya Cumhuriyetlerinin Bağımsızlığı ve Sovyetleştirilmesi; Ermeni  Marksizmin  Kaynakları: Spesifistler; Stepan Şahumyan ve Kültürel Ulusal Özerklik; gibi i çalışmaları Türkçeye kazandırılmayı beklenmekte.

1983’te Sartre’la bir konuşmasını da nakletmekte yarar var: Russel Mahkemesi Amerika’nın Vietnam Savaşını yargıladığında genel olarak soykırımları telin ederken neden Ermeni soykırımını zikretmediğini öğrenmek için ziyaret ettiği Jean Paul Sartre bu meselenin ele alındığını ancak “çok sempatik bir sol aydın olan Türk delegenin”  bu durumda metni imzalamayacağını söylemesi üzerine, Amerika’yı oybirliği ile mahkûm etmek için Ermeni soykırımının belirtilmesini geri çektiğini belirtir.  Sözü edilen delege Mehmet Ali Aybar’dır.

Beş yıl önce   buraya geldiğinde ailesinin hikayesini anlamak için tarihçi olduğunu söyleyen Anahide Ter Minassian, bunu gündelik yaşamdan siyasetin en yakıcı sorunlarına dek oldukça geniş bir zeminde ele alarak yapmış ve hacimli olmasa da tıpkı bir sanatçı gibi  fazlalığı-gereksizliği olmayan bir tarzda gerçekleştirmiştir. Okurları olarak ona şükran borçluyuz.

 

 

 

 

 



Yazar Hakkında