Bir ilk roman hikâyesi

İlk romanı 49 yaşında yayımlanan Evin Domaç, bir hastane odasında karar vermiş kitap yazmaya ve tam üç yılda tamamlamış 340 sayfalık bu ilk romanını.

Hermine Bedrosyan

Işık Sönene Kadar Bitmiş Değildir; enerji ile şifacılığı, parapsikolojiyi ve ruhla bütünleşmeyi, toplumsal ve kişisel değişimi, dönüşümü, aşkı, dostluğu, acı ve sevinci içinde barındıran; gerçek üstü öğeler taşısa da gerçek dünyayla bağını koparmayan; gizemli, romantik, macera dolu, sürükleyici bir roman.  Kitabın olay örgüsü 1970′lerden günümüze kadar uzanıyor. Romanın ana karakterine bahşedilen şifa gücünün dışarı vurumu olan “ışık”, kitap boyunca peşimizi bırakmıyor. Evin Domaç ile kitabı ve yazma serüveni üzerine konuştuk.

• Bu kitabın fikri nasıl doğdu?

Kitaplaşma süreci, hastane odasında aldığım bir karar sonucu oluştu. İkinci kez bel ameliyatı geçirmiştim; operasyon sonucu oluşan bir komplikasyon  uzunca bir süre hastanede kalmamı gerektirdi. O süreçte  bir anlamda yeniden adım atmayı öğrendim. Zor ve yıpratıcıydı. Aynı odayı genç bir hanım hastayla paylaşıyordum. Beyin ameliyatı geçirmişti. Gözleri yalnızca cılız bir ışığı seçebilecek kadar görebiliyordu ve hep öyle de kalacaktı. Ancak neşesi, hayata dair taşıdığı umut çok görkemliydi. Benim ise geçmişe ve geleceğe dair bir dolu korku ve güvensizliklerim vardı. Onunla paylaştığım o oda benim için çok öğretici oldu. Bunca yıl taşıdığım korkularımın saçmalığını anlamıştım. Önemli kararlar aldım özel yaşantımla ilgili; en önemlisi de tekrar yazmaya başladım. Kızımın ısrarlarıyla da bu kitap çıktı.

• Sizi yazmaya iten neydi? Ne kadar zamandır yazıyorsunuz?

Ben yazarak iletişim kurarım. Dolaylı yoldan, sanki sağır ve dilsizmişim gibi. Genellikle insanlarla arama mesafe koymayı severim. İçe dönük bir kişiliğim vardır. Benim için yazmak, yalnızlıktan kurtulma, keşifler yapma edimidir. Gerçek yaşamda söyleyemediklerimi, yaşayamadıklarımı yazarken iyi ifade ettiğimi anladığımda sevdim yazmayı. Aslında yazar olmak gibi bir hevesle yola çıkmadım. Ancak lise yıllarında okuduğum bazı kitaplardan o kadar etkilendim ki, hayatımın sonuna kadar, “çok iyi bir okuyucu” olmam gerektiğine karar verdim. Okumaya devam ederken notlar almaya başladım. Yazar olmak için değil, okuduklarımı unutmamak için notlar alıyordum. Bir müddet sonra bir o kadar kendi yazdığım notlar da onlara eklenmeye başladı. Değişik dergilerde şiir, öykü ve makaleler yazmaya kadar vardı iş.

• Kitaptaki temalardan biri de parapsikoloji. Bu konuya nasıl merak sardınız? Keza, enerji ile şifacılık da kitapta çok önemli bir yer tutuyor. Bu konularla ilk ne zaman ilgilenmeye başladınız? Bilmeyenler için bu kavramları biraz açar mısınız?

Lise yıllarında evimize giren dergiler ve kitaplar çoğunlukla bu temalar üzerineydi. Babamın merakı bir süre sonra bana geçmişti. Metafizik, insanın ruhsal yanıyla, maddesel yanı arasındakini anlamaya  ya da görünen-görünmeyen tüm gerçekliğin esas mahiyetini kavramaya çalışan bir felsefi alandır; “fizikötesi “anlamında da kullanılır. Metafizik’e göre; insanlar, fizik âleminin tutsaklarıdır. İnsanların bildiği üç boyutlu dünyanın yanında çok boyutlu âlemler vardır. Ve olgun insanın göz ufku “fizik” aleminin sonsuzluklarına doğru uzanırken,  gönül ufku da “metafizik” alemin sonsuzluklarına doğru uzar gider. Dolayısıyla, yaşam, maddesel şuurun çok ötesinde şeyler barındırır. Mesela enerjiyi sordunuz; yaşayan her varlık titreşimler yansıtır. Her insan çevresine astral üstünlüğüne göre manyetik ışık ve ısı dalgası yayar. Beş duyunun algılamadığı, ancak var olan bir enerji artık süpriz olmaktan çıktı. Kirlian tekniğiyle canlıların yaydığı enerji artık bilimsel bir gerçeklik olarak da kanıtlanmıştır. Bu enerji insanlarda renk değişimleriyle fiziksel, ruhsal ve bedensel bir çok rahatsızlığın habercisi olarak şifa almayı ve vermeyi muktedir kılmaktadır.

• İlk kitabını yayınlatmak için çabalayan bir yazara neler tavsiye edersiniz?

Yazdığınız kitabı nereye göndereceğiniz, vereceğiniz en önemli pazarlama kararıdır. Ne kendinizin ne de başkalarının zamanını boşa harcamayın. Birden fazla yayıncıya teslim edin derim. Üstelik mümkünse elden verip yüzyüze görüşün. Bir yayıncıdan yanıt gelmesi, çok uzun zaman gerektebilir. Bazen de hiç gelmeyebilir. Red yanıtları almaya kendinizi hazırlayın. Adı duyulmamış yazarlar tarafından yazılan kitaplar her gün editörlere ulaşıyor. Nihayetinde editörler mucize insanlar değil ve masalarında bir dolu dosya var. Ancak kitabınızı gerçekten satmak istiyorsanız ve kitabınıza inancınız tamsa fırsatları kendi lehinize kullanmayı bilin. Kitabınızın redaksiyonu ve editörlüğünü maksimum dikkat ile yapmalısınız. Kitap çok az hata ile yayınevine gitmeli. Kabul gördüğünde ise önce kendinizi kutlayın.

Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ