YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Ukrayna işgali dengeleri sarsıyor

Tabloya baktığımızda şunu düşünmek mümkün: Azerbaycan artık Rusya’nın bu meseleyle uğraşamayacağını anlamanın ötesinde, dediğini de yaptıracak bir gücü olmadığını ya da olamayacağını hesaplayarak bu hamleyi yapmıştır. Durum gerçekten böyleyse, bunun iki sonucu olacaktır.

Rusya’nın Ukrayna işgali sürüyor. 24 Şubat’ta başlayan işgalde Rusya birlikleri Ukrayna’da bazı mevziler elde etse de Moskova istediği sonuca ulaşamamış görünüyor. Harekâtın başlamasından sonra “Rusya istediği hızda ilerleyemiyor” analizleri yapılırken, bazı gözlemciler de “Temkinli olmakta fayda var, Rusya önümüzdeki dönemde sertlik dozunu daha da yükselterek istediğini alabilir” diyordu. Ancak bir ayı aşkın süre geride kaldı ve hem Rusya hem de Ukrayna açısından bir kilitlenmeden bahsetmek mümkün. Bu elbette böyle sürecek değil. Kalıcı bir ateşkes için pek çok başkent çaba gösteriyor, ancak görünen o ki bu noktaya da aslında uzağız. 

Bu arada, olan elbette sivillere oluyor. Uluslararası kurumlara göre evini terk etmek zorunda kalanların sayısı dört milyona yaklaştı, 1000’i aşkın da sivil kayıp var Ukrayna topraklarında. Bu insani dramın bir an önce durdurulması gerekiyor, şüphesiz. 

Yakın zamana kadar, Putin’in Rusya’sı demokrasiye yakın değildi ve bu yüzden eleştiriliyordu ama askerî güç açısından ‘çekinilmesi gereken’ bir ülke olarak ortaya çıkıyordu. Ayrıca bulunduğu bölgede ve yakın coğrafyada (örneğin Ortadoğu’da, bilhassa Suriye’de) ciddiye alınması gereken bir ülke konumundaydı. 

Mevcut fotoğrafa baktığımızda Rusya’nın, bu özelliğini de kaybetmesi muhtemel görünüyor. Putin rejimi Ukrayna’da içinden çıkamayacağı bir batağa saplanırsa, bunun hem bölge hem de tüm dünya için sonuçları olacaktır. En basitinden, “Rusya gözümüzde büyüttüğümüz kadar büyük bir güç değilmiş” algısı yaygınlaşabilir.

Böyle olacaktır demiyorum elbette. Böylesi çok aktörlü savaşlarda dengeler her an değişebilir. Ancak bu bahsettiğim algının zihinlerde uyanmasının, bilhassa bölgemizde en azından kısa vadeli sonuçları olur. 

Sözü Karabağ’a getireceğim. Geçen hafta Azerbaycan ordusu, 2020 yılının Kasım ayında Rusya’nın arabuluculuğu ve gözetmenliğinde imzalanan ateşkesi ihlal ederek Karabağ topraklarında ilerledi. Üstelik, ilerledikleri topraklar Rusya barış güçlerinin sorumluluğu altındaydı. Ermenistan ve Karabağ makamları buna tepki göstererek Rusya’yı tutum almaya çağırdılar. Rusya Savunma Bakanlığı da birkaç gün gecikmeden sonra bir açıklama yayımlayarak Azerbaycan’ı uyardı ve girdiği topraklardan çekilmesini istedi. 

Sonrasında Rusya Savunma Bakanlığı bir açıklama daha yayımlayıp, Azerbaycan’ın çekildiğini söyledi, ancak Ermenistan ve Karabağ bu gelişmeyi teyit etmiyor. Onlara göre Azerbaycan birlikleri hâlâ, işgal ettikleri topraklardan çekilmiş değil. 

Tabloya baktığımızda şunu düşünmek mümkün: Azerbaycan artık Rusya’nın bu meseleyle uğraşamayacağını anlamanın ötesinde, dediğini de yaptıracak bir gücü olmadığını ya da olamayacağını hesaplayarak bu hamleyi yapmıştır. 

Durum gerçekten böyleyse, bunun iki sonucu olacaktır. Ermenistan, son savaşta gördüğümüz gibi, askerî açıdan artık güçlü değildir; Rusya’nın arabuluculuğuna ve gözetmenliğine muhtaçtır. Öte yandan Azerbaycan ateşkesi ihlal eden tutumunu sürdürürse Başbakan Paşinyan’ın ülke içindeki konumu sarsılabilir. 

Ve bu durum ister istemez Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecini de etkileyebilir. Yerevan ve Ankara bu süreci önkoşulsuz ve ‘sınırları açma’ hedefiyle yürütüyor olsalar da, yeni ateşkes ihlalleri Paşinyan’ın elini zayıflatabilir. 

Umarız böyle olmaz; bunlar elbette birer varsayım. Ancak bu ihtimalin ipuçlarını da görüyoruz. Buradan “Rusya gücünü gösterip Ukrayna’yı dize getirsin” sonucunu çıkaramayız. Her açıdan hayırlı olan, Rusya’nın uluslararası toplumca da makul bulunacak bir formülle Ukrayna harekâtını sona erdirmesi olacaktır. Öbür türlüsü, pek çok can sıkıcı ihtimale ve yeni can kayıplarına varacak bir güzergâh gibi görünüyor.