OHANNES KILIÇDAĞI

Ohannes Kılıçdağı

MUHALEFET ŞERHİ

Gene bekliyoruz...

“Hastanesi olan vakıfların seçimleri söylenen vakitte neden yapılmadı?” sorusu orta yerde duruyor. Neredeyse bir sene evvel bir yönetmelik taslağı çıktı, sonra değişiklik yapılmak üzere geri çekildi. O günden beri başka bir haber yok. İnsan hakikaten merak ediyor, bu kadar basit bir iş neden olmaz, yoksa o kadar basit mi değil? Yapılamayan, kotarılamayan, tereddüt edilen nedir?

Hastanesi olan azınlık vakıflarının geçen sene yapılacağı söylenen yönetim kurulu seçimleri hâlâ yapılmadı. Bu konuda bir nevi dejavu hissi içinde olan, herhâlde sadece ben değilimdir. Zira azınlık vakıfları seçimleri meselesinde ne yaşadıysak, bir benzerini yaşıyoruz. Hatırlayacağınız gibi, azınlık vakıfları seçimleri de 2013’ten 2022’ye kadar dokuz sene boyunca hiçbir gerekçe gösterilmeden, yönetmelik çıkarmama yoluyla engellenmişti. 2022’de azınlık vakıfları seçim yönetmeliği yanlışlarıyla eksikleriyle çıkarıldı ama bu sefer de hastanesi olan vakıfların seçimleri diğerlerinden ayrılarak bu seçimlerin 2023’te yani geçen sene yapılacağı söylendi. Buna, söz konusu hastanelerin Sağlık Bakanlığı’yla uyumlu hâle getirilmesi için yapılacak çalışmalar gerekçe gösterildi, sanki o zamana kadar Sağlık Bakanlığı’na bağlı olarak çalışmıyorlarmış gibi. O günden bugüne bu ‘uyum’ konusunda ne yapıldı, yoksa bu sadece bir bahaneden mi ibaretti? (Bunları daha evvel de sorduk, söyledik ama bir cevap gelmediğine göre tekrar tekrar sormak da bizim işimiz.)

Bu gerekçeyi kabul ettik diyelim; yine de “Hastanesi olan vakıfların seçimleri söylenen vakitte neden yapılmadı?” sorusu orta yerde duruyor. Neredeyse bir sene evvel bir yönetmelik taslağı çıktı, sonra değişiklik yapılmak üzere geri çekildi. O günden beri başka bir haber yok. İnsan hakikaten merak ediyor, bu kadar basit bir iş neden olmaz, yoksa o kadar basit mi değil? Yapılamayan, kotarılamayan, tereddüt edilen nedir? Bu sorular cevapsız kalınca, insan hâliyle “Acaba bir şey mi dizayn edilmeye çalışılıyor” diye, ‘kötü düşünmeye’ başlıyor. Tıpkı dokuz sene beklediğimiz gibi, kaderine razı, çaresizce bekliyoruz, neden ve daha ne kadar bekleyeceğimizi bilmeden. Demokratik olma iddiasındaki bir devlet, vatandaşlarına böyle muamele etmez. Öte yandan, Ermeni toplumu içinde de bu talebi dile getirip, lobisini yapacak bir hareket(lilik) yok. Bakın, Surp Pırgiç Hastanesi seçimleri için adaylar da çıkmaya başladı. Pek güzel, fakat bu adaylar acaba seçilmekten evvel, seçimin olması için ortak ve organize bir çaba içindeler mi? Zira malum, seçilebilmek için önce seçim olması lazım. 

Henüz seçimin ne zaman ve hangi kurallara göre yapılacağı belli değilken belki bunları konuşmak için erken ama madem adaylar ortaya çıkmaya başladı, belli başlı birkaç hususun altını çizelim. Surp Pırgiç Hastanesi Vakfı, Türkiye Ermeni toplumunun en önemli vakıflarından, temel direklerinden biri. Fakat, bu vakfın başkanının Türkiye Ermeni toplumunun temsilcisi veya sözcüsü olduğu gibi yanlış bir kanaat hasıl oldu, ortaya bir ‘tek adam’ görüntüsü çıktı. Hâlihazırda ve ülkenin kanun koyucu otoritesi böyle bir makamı tanımlayıp, yetkilerini ve sorumluluklarını ona uygun biçimde belirlemediği sürece, Türkiye Ermeni toplumunu temsil eden bir makam yok. Bazılarınızın aklına Patrikhane gelebilir ama defalarca belirttiğimiz üzere devlet, bırakın Patrikhane’yi Ermenilerin temsilcisi olarak kabul etmeyi, Türkiye Ermeni Patrikhanesi –ve bu minvalde Rum Patrikhanesi ve Yahudi Hahambaşılığı– için yasal bir statü dahi tanımlamış değil. Velhasıl, bu seçimle Ermeni toplumu kendine bir temsilci veya sözcü seçmeyecek, dolayısıyla hastane seçimlerine adaylıklarını koyacak olanların, Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi yönetim kurulu ve başkanı olarak seçileceklerinin idraki içinde olmaları ve bundan öte bir iddiada bulunmamaları gerekir. Yıllardır süregelen yanlış hâlin devam ettirilmesinin faydası yok. Bir patrondan diğerine geçiş yapmayalım. Kaldı ki, hastane vakfının hem kendi işlerinin, hem Ermeni toplumunun geri kalanıyla ilişkilerinin bir ekip çalışması gerektirdiği ortada. Hâl böyleyken, yönetim kurulu başkanı nezdinde ‘tek adam’ görüntüsü, kurul için aday olacak diğer isimlere haksızlık olur. 

Şimdiye kadar iki grup aday olarak çıktı, süreç ilerledikçe bu sayı artacaktır ki bu gayet normal. Mevcut yönetimin de, aksi yöndeki beyanlarına rağmen, kendine uygun bir seçim yönetmeliği çıkarsa, ‘görülen lüzum üzerine’ veya ‘çevreden gelen ısrarlar neticesinde’ tekrar aday olacağını tahmin ediyorum.