ABD Seçiminin Görünmez Adayları

ABD'de sonuçlanan başkanlık seçimi Romney ve Obama kutupları arasında gidip gelen bir mücadele gibi gözükse de ana akım medyanın seçim sistemi sebebiyle pek ilgi göstermediği onlarca aday var.

ECE KOÇAK 

Dünya gündeminin bugün ilk maddelerinden biri Amerika'daki seçim. Dört yılda bir gerçekleşen ve dünyanın gidişatını belirleyeceğine inanılan ABD başkanlık seçim süreci bu akşam sonlanıyor. Yıllardır olduğu gibi başkanlık mücadelesi Demokrat ve Cumhuriyetçi partilerin adayları arasında geçti. Oysa pek çok kişiye göre Obama ve Romney arasında çok da büyük bir fark yok. Peki Amerikan siyasetinin iki kutup arasına sıkışmış bu halinden ve kötünün iyisini seçme zorunluluğundan rahatsız olan seçmene hiç mi seçenek sunulmuyor?

ABD'de bugün sonuçlanacak başkanlık seçimi Romney ve Obama kutupları arasında gidip gelen bir mücadele gibi gözükse de ana akım medyanın seçim sistemi sebebiyle pek ilgi göstermediği onlarca aday var. Kazanması imkansız görünen ve aralarından dördünün nispeten ön plana çıktığı bu adaylar iki parti arasına sıkışmış Amerikan siyasetinde ifade edilmesine fırsat bırakılmayan pek çok noktaya değiniyor.

Başkanlık seçiminde kaç aday olduğunu sorduğunuzda doğru cevap alma olasılığınız fazlasıyla düşük. Bu sadece Türkiye'de değil, şaşırtıcı bir şekilde Amerika'da da böyle. Seçim yarışı Obama ve Romney arasında geçiyor gibi görünse de başkanlığa bir parti bünyesinden aday 17, bağımsız olarak aday 74 kişi daha var. Fakat bu başkan adayları yeterince seçmen imzası toplayamadıkları, oy pusulası ücretlerini ödeyemedikleri ya da başka prosedürleri tamamlayamadıkları için her eyalette oy pusulasına dahil olamıyorlar.

Obama ve Romney ikilisine nispeten geçerli alternatif arayanlar için başkanlığı kazanmak için yeterli seçici oyu kazanacak kadar eyalet oy pusulalarında yer edinebilmiş dört aday daha var:  Jill Stein (Yeşil Parti), Rocky Anderson (Adalet Partisi), Virgil Goode (Anayasa Partisi) ve Gary Johnson (Liberter Parti).

Stein'in hedefi Pentegon bütçesi

Asıl mesleği tıp doktorluğu olan Yeşil Parti adayı Jill Stein, 2000'li yılların başından beri yerel siyasette yer alıyor. Stein, 2002 yılında Massachusetts valiliğine adaydı. Seçime Yeşil Parti ile adaylığını koyan Stein için önemli noktalardan bazıları çevre politikaları, yenilenebilir enerji ve 'yeşil' endüstrinin işsizliğe getireceği çözüm. Stein ayrıca Milli Savunma Yetki Yasası'nın (NDAA) insan haklarına aykırı olduğunu, yürürlüğe girmesinin en başından beri hata olduğunu savunuyor. Başkan Barack Obama'nın imzaladığı Milli Savunma Yetki Yasası, ABD'ni polis devletine çeviren diktatoryal bir yasa olarak görülüyor. Terörle mücadele kapsamında yürürlüğe giren yasaya göre devlet, tehdit olarak gördüğü vatandaşları süresiz alıkoyma ve yargısız infaz hakkına sahip olabiliyor.

Stein, özel sağlık sigortalarına ayrılan bütçenin kısılmasını, ancak devletin sağladığı sosyal güvenlik ve sağlık hizmetlerinin bütçesine dokunulmaması gerektiğini savunuyor. Ülkenin ücretsiz eğitim sağlayacak kaynaklara sahip olmadığını iddia eden adaylara Stein'in cevabı ise Pentagon'un bütçesini yüzde 50 oranında kısmak. Özellikle ABD'nin kuzeydoğusunda Obama hükümetinden beklediğini bulamamış progresif (ilerici) seçmenler için Stein en büyük alternatif. Kendisinin ünlü destekçileri arasında Noam Chomsky de var.

Anderson'a göre Obama da Bush gibi

Avukat Rocky Anderson'ın destekçisi olan Adalet Partisi, Utah'da bundan bir yıl önce Anderson'ın başkanlığa aday olabilmesi için kuruldu. Yeni parti girişiminden önce Demokrat Parti'nin destekçisi olan Anderson 2000-2008 yılları arasında Utah eyaletinin başkenti Salt Lake City'nin belediye başkanlığını yaptı ve Salt Lake City Baro Başkanı olarak hizmet verdi.

Anderson, belediye başkanlığı süresince iklim değişimi ve çevre ile ilgili çalışmaları, tütün kullanımına getirdiği kısıtlamalar ve azınlık haklarına verdiği destek ile dikkat çekti. 2003 yılında Irak Savaşı'na karşı çıkan Anderson, George W. Bush'un yargılanması önerisinde de bulunmuştu. Anderson'a göre Obama yönetiminin terör ile mücadele ve savaş suçları konusunda bir önceki Bush yönetiminden farkı yok, hatta bu suçlar kurumsallaştırıldı.

Anderson'ın kampanya boyunca dikkat çeken fikirlerinden biri ABD'de uyuşturucu kullanımının yasallaşması ve devlet sağlık hizmetlerinin uyuşturucu bağımlılığı tedavisini kapsayacak şekilde düzenlenmesi oldu. Öğrencilerin eğitim kredisi borçlarının affı, cinsel yönelim göz önünde tutulmadan tüm vatandaşlara eşit haklar verilmesi, insansız hava araçlarının kullanımının durdurulması, Guantanamo kampının kapatılması ve Milli Savunma Yetki Yasası'nın yeniden düzenlenmesi Anderson'ın önem verdiği diğer konulardan.

Johnson askeri harcamaları kısmak istiyor

Liberter Parti'nin başkan adayı ise işadamı ve eski New Mexico valisi Gary Johnson. Johnson once Cumhuriyetçi Parti başkan aday adaylığını ilan etmiş, fakat ön seçimler sonrası başkan adaylığı hakkını yitirmemek için Liberter Parti'ye dönmüştü. Johnson'ın politik konumunun ünlü sağ liberter Ron Paul ile benzeştiği söylenebilir.

Johnson'ın siyasi çizgisi sosyal konularda progresif, mali konularda tutucu, ABD'nin müdahaleci dış politikalarına karşı olarak özetlenebilir. Johnson, sabit vergi oranı, sosyal güvenlik kurumlarının büyük oranlarda küçültülmesi, eyaletlere federal yardımın kesilmesi, Merkez Bankası'nın daha sıkı denetlenmesi gibi sağ uçta sayılabilecek ekonomik görüşlerinin yanısıra, savaş karşıtlığı, askeri harcamaların azaltılması, İran'ın bir tehdit olmadığını savunması ile dikkat çekiyor.

Johnson ayrıca Amerikan Yurttaş Özgürlükleri Birliği'nden en yüksek notu alan aday olarak dikkat çekiyor. Johnson'ın bu notu almasının sebebi kampanyasının kürtaj, İnternet sansürü ve düzenlemesi, marijuana kullanımı ve Milli Savunma Yetki Yasası gibi Amerikan toplumunda tartışılan konularda tamamen özgürlükçü bir konum edinmiş olması.

Goode, Romney'i engelleyebilir

Demokrat ve Cumhuriyetçi partilerin ardından ABD'nin en büyük partisi olan muhafazakar Anayasa Partisi'nin adayı ise avukat ve deneyimli siyasetçi Virgil Goode. Goode'un geçmişte karıştığı en büyük skandallardan birisi, Minnesota'dan seçilen Müslüman temsilci Keith Ellison'ın Kuran'a el basarak yemin etmesine tepki göstermesi ve ABD'nin 'Avrupalı olmayanları' ve 'teröristleri' çektiği gerekçesiyle göçmenlik programını kısması gerektiğini söylemesi olmuştu. Mali muhafazakâr, sosyal progresif Johnson'ın aksine Goode 'komple muhafazakâr' olarak tanımlanabilir,

Fakat Goode'un bu seçimde önemli bir rol oynama şansı var. Virginialı olan Goode, anketlere göre 50-50 bölünmüş bu eyalette aşırı muhafazakârların oylarını toplayarak Romney'nin seçilme şansını azaltabileceği eleştirilerine maruz kaldı.

Gerçek münazara

Bu adayların medyadaki görünürlüğü Obama-Romney ikilisi ile karşılaştırılamayacak kadar az olsa da, kesinlikle yok değil. Yerel siyasette hali hazırda isim yapmış olan bu adayların kampanyaları yaşadıkları bölgelerde daha etkin çalışıyor.

Geçtiğimiz ay içinde üç tane resmi seçim münazarası organize edildi. Hem televizyondan, hem youtube'dan canlı yayınlanıp tüm dünyada izlenen ve yorumlanan bu seçim münazaraları Romney ile Obama'nın kozlarını paylaştığı bir platform olarak nitelendirildi. Oysa bu üç münazaranın hemen ardından dört adayın katıldığı ve moderatörlüğünü Larry King'in yaptığı 'alternatif' bir Üçüncü Parti Münazarası düzenlendi. Bu münazara, twitter'da 'Now, That's a Debate!' (İşte, Gerçek Bir Münazara!) hashtag'i ile pek çok kişi tarafından canlı yorumlandı.

Dört aday, küresel ısınma ve çevre politikaları, Milli Savunma Yetki Yasası (NDAA), eğitime ayrılan bütçe, insansız hava araçlarının kullanımı gibi hemen öncesinde gerçekleşen Obama-Romney münazaralarında değinilmeyen konuları da konuştu.

7 Kasım sabahı yukarıda ismi geçen dört adaydan birinin başkanlığına uyanmayacağımız kesin. Ancak bu adayların güncel Amerikan siyasetine getirdikleri eleştirilere ve önerilere bakmadan Amerikan hükümetinin mekanizmasını anlamak çok da mümkün gözükmüyor; ne de olsa bu dört adayın diğerlerine göre 'görünmez' kılınması rastlantı değil.

Seçici oy ya da seçim kampanyası finansmanı sisteminde bir reforma gidilmeden ya da ABD'de partilerinden memnun olmayanlar kötünün iyisini tercih ettiren zihinsel mahkumiyetini kırmadan da Başkanlık seçimleri iki merkez arasında geçmeye devam edecek.

(BİANET)

Kategoriler

Güncel Dünya