“Dink cinayetinin arkasındaki karanlık ilişkiler aydınlatılmalı” derken, muradımız, Türkiye’de benzer cinayetlerin bir daha hiç işlenmeyeceği bir ortamın yaratılacağına dair güven duygusunun sağlanmasıydı. Fakat devlet, vatandaşına bunu çok gördü.
Bize “Dün olduğu gibi bugün ve yarın da cinayet işlemeye devam edeceğim. Fail ya da örgüt aramayın” dedi.
34 Kürt vatandaşın üzerine bombalar yağdırıp, “Niye özür dileyeyim?” diyen devletin temsilcilerinin, Hrant Dink cinayetine iştirak eden kamu görevlilerini kollaması, yüz yıllık cinayet geleneğinin bu topraklarda hâlâ sürdüğünü gösterdi. 2012’de, Hrant Dink’in iki katiline ceza verildi diye belki sevinmeliyiz, zira 1915’teki Hrant’lara böyle bir değer de biçilmemişti!
İktidar partisi, cinayetin ilk gününden itibaren adı şüpheliler arasında yer alması gereken emniyet müdürlerini terfi ettirerek, valileri milletvekili, bakanları meclis başkanı yaparak, bu gelenekten kopmaya niyetli olmadığını gösterdi. Bu şartlarda, hükümet yetkililerinin “Dava süreci sürüyor”, “Üzgünüz”, “Halkın tepkisini anlıyoruz” gibi sözlerini ciddiye almak mümkün değil.
Mahkeme aldığı kararla cinayetin ardındaki, aslında hiç gizlenemeyen örgütü koruyarak davayı hukuken bitiriyor olsa da, asıl kararı, devletin katilleri korumacı zihniyetine karşı seslerini yükseltebilenler verecek. Biliyoruz ki, insanlığın aydınlık tarihine o sesler kazınacak; bugün utanmadan “İnanıyorum ki adalet yerini bulur” diyebilen suç ortağı muktedirlerin sesleri değil...
Takındığı tutum ve tercihleriyle insanlığın bütün sınırlarını zorlayan devlet aklı, bu ülkedeki vatandaşların yarına dair tüm beklentilerini ve umutlarını bilinçli bir şekilde yok ediyor. Bu davada yargı karşısına çıkmayan asıl katiller için ise yaşam devam ediyor. Yani hakikat her gün yeniden taşlanıyor. O halde, adalet arayışı da hiç bitmeyecek.
Günün dünden farkı, mızrağın artık çuvala sığmaması. Türkiye toplumunun bu gerçeği gün be gün daha iyi kavradığına inanmak istiyoruz. Adalet ancak gerçek katillere ulaşılınca tecelli edecek. Bunun için de köklü bir zihniyet değişimi gerekiyor. Umudumuz, o günleri görmek.
* Bu yazının her cümlesi bir Agos çalışanı tarafından yazıldı. Karanlığın içinde, yan yana gelip seslerimizi birleştirmekten başka çare bulamadık.