Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Dersim 1938’de yaşanan katliamla ilgili devlet adına özür dilemesi ile birlikte başlayan tartışmalar devam ediyor.
Dersim Dernekleri Federasyonu Başkanı Tacar:
CHP kendisiyle, Aleviler korkularıyla yüzleşmeli
Çok sayıda derneğin bir araya gelerek oluşturduğu Dersim Dernekleri Federasyonu Başkanı Özkan Tacar, Dersim tartışmalarını Agos’a değerlendirdi.
Başbakan Erdoğan’ın özür dilemesinin oldukça olumlu olduğunu belirten Tacar, ardından başlayan tartışmaların siyasi bir polemik malzemesi yapılmaması gerektiğini belirtti. Özrün eksikleri olduğunu ve altının doldurulması gerektiğini söyleyen Tacar, “Özür devlet ciddiyetinden uzak yapıldı. Devlet adına düzenlenen bir törenle katliama uğrayanlarla Meclis’te yapılacak bir özür daha anlamalı olacaktır. Dersim isminin iadesi, arşivlerin tamamen açılması, sürgüne gönderilenlerin isimlerinin açıklanması, Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin ailelerine bildirilmesi, Sabiha Gökçen, Fevzi Çakmak gibi katliamda rol oynayanların isimlerinin okullardan ve havaalanlarından kaldırılması gerekiyor. Kızılbaş Alevi inanıcı tanınmalıdır” dedi.
“CHP süreci tıkıyor”
CHP’nin hem parti içinde hem de Başbakan’ın özründen sonra başlayan tartışmaları değerlendiren Tacar, “Kılıçdaroğlu ile bilrlikte değişim rüzgârları esiyor dediler. Görünen o ki CHP hâlâ aynı yerde statükocular kemikleşmiş bir şekilde korunuyor. CHP’nin bugünkü yönetimi Dersim meselesinde sorumlu değil, Başbakan’da sorumlu değildi ama devletin devamlılığını esas alarak özür diledi. CHP’de ve geleneğin temsilcisi olarak etik olarak sorumludur, parti özür dilemelidir. Sürecin önü bu şekilde açılır. Ancak CHP şu anda süreci tıkıyor. CHP özür dileseydi AKP bizim taleplerimize çok rahatlıkla karşılayabilirdi” diye konuştu.
“Cumhuriyet Dersimlilere tam anlamıyla kazık attı”
Alevilerin yaşanan katliamlara rağmen kendilerini Cumhuriyetin bekçisi olarak görmelerini büyük bir çelişki olarak Tacar, Alevilerin CHP ile olan ilişkilerini de eleştirdi. Tacar, “Osmanlı’nın Dersim’e ve Alevilere yaptığı harekâtlar ve katliamlar Kızılbaş Alevilerinin Cumhuriyet’e dört elle sarılmalarına neden oldu. Osmanlı’dan kurtulma zihniyetiydi bu. Ancak Cumhuriyet Dersimlilere tam anlamıyla kazık attı. İttifaklar kısa zamanda bozuldu. Cumhuriyet döneminde yaşananlara rağmen Alevilerin hâlâ CHP’ye sempatisi var. İsmet İnönü’ye, Fevzi Çakmak’a, Celal Bayar’a hâlâ yakınlık duran Aleviler var” dedi.
SHP’nin ortak olduğu hükümet sürecinde Sivas Katliamı’nın gerçekleşmiş olmasının altını çizen Tacar “Yaşanan katliamlara rağmen CHP’ye oy vermek ciddi bir toplumsal çelişkidir. Alevilerin içinde CHP’nin kendilerini kollayıp koruyacaklarına dair hep bir umut vardı. Öte yandan Sünni Müslüman iktidarlara yönelik tarihsel bir güvensizlik bu umudu besledi. ‘Şeriat gelir’ kaygısıyla hareket eden Aleviler katliamcıları hep kahraman olarak gördüler” dedi. CHP’nin A-levilerin bu zaafını kullandığını söyleyen Tacar, CHP’nin Alevilerin sorunlarıyla hiçbir dönemde gerçek anlamda ilgilenmediğini belirtti. Tacar “CHP, Alevileri hazır ve başka yere gidemeyecek olan oy kitlesi olarak görmeye devam ediyor. Parti olarak Alevilerin sorunlarıyla gerçek anlamda ilgilenmiyorlar. Meseleyi anlayabilmemiz için Cemevlerinin yasal statüye kavuşması için CHP’nin ne yapıp ne yapmadığına bir bakmamız yeterli. Eğer CHP bu konuda bir adım atmış olsaydı, şimdiye kadar bu mesele hallolmuştu. Şimdi sadece CHP’nin değil, Aleviler’in de kendileriyle yüzleşmesi gerekiyor. Aleviler de artık taleplerini taşıyacak ve karşılanması için mücadele edecek bir parti yaratmak için korku ve zaaflarıyla yüzleşmeli” dedi.
Eski Alevi Enstitüsü Başkanı ve Türkiye Barış Meclisi üyesi psikolog Prof. Dr. Cengiz Güleç:
Özrü değersizleştirmek siyasi bir manevradır
“Başbakan Erdoğan’ın özür dilemesini önemsiyor ve değerli buluyorum. Bütün bir Cumhuriyet tarihi boyunca mağduriyet yaşayan, ayrımcılığa ötekileştirmeye resmi ideoloji katında maruz gruplar adına çok önemli bir adım atıldığını düşünüyorum. Başbakan’ın özür dilemesinin yeterli olmadığı, Meclis kararı alınması gerektiği türündeki tartışmaların ise anlamlı olduğunu düşünmüyorum. Bir hükümetin başı, yani Başbakan özür diliyorsa bunu devletin özrü olarak kabul edebiliriz. Başbakan özürle tıpkı 2005’te Diyarbakır’da Kürtler için yaptığı gibi müthiş ileri bir adım attı. CHP’ye gol attı. Adeta bu başarıyı gölgelemek için, yetersiz, anlamsızlığı güya kanıtlamaya dönük, Parlemento kararı alınması gerektiğini savunmak özrü değersizleştirmeye çalışmak siyasi bir manevradır. Bu tartışmalar Meclis’te bu vesileyle bir araştırma ve soruşturma komisyonu oluşması için ciddi bir siyasi irade yaratırsa anlamlı olabilir.”
Dersimli Ermenileri Sosyal Yardımlaşma Kültür ve İnanç Derneği Başkanı Miran Pırgiç Gültekin:
‘AKP ve CHP zihniyeti arasında fark yok’
“Dersim’de 1938 yılında yaşananları anlamak için 1910’lara bakmak lazım. 1910’larda İttihat ve Terakki’ci subaylar ulus-devlet yaratmak gayretiyle ‘tek devlet, tek bayrak, tek millet’ anlayışla hareket ediyorlar. Bu amaçlarını gerçekleştirmek için doğu illerinde Ermenilere soykırım yapan İttihatçılar bir taraftan da Rumları ve diğer gayrimüslimleri bu topraklardan sürdüler. Müslüman gruplar için ise asimilasyon planlayan zihniyet Kürtleri Türkleştirilirken Aleviler de Sünnileştirilmeye çalıştı. 1900’lerde başlayan fakat tamamlanamayan bu süreci 1938’de Atatürk çözmek zorunda kaldı. 1938 de yapılan 1915 yapılanın tekrarıydı.
Erdoğan, Kürtlere bugün yaptığı operasyonlarla bitirirken Dersim’le de CHP’yi bitirmeye çalışıyor. Dersim’in suçlusu CHP değil, sistemdir bugün de sistemin yürütücüsü AKP’dir. Şimdi kendini ayrı tutup bütün olayı CHP’ye yüklemesi kabul edilecek bir durum değildir. Sonuçta CHP’nin de AKP’nin de beslendiği yer aynıdır, ikisinin de zihniyeti tek bayrak tek devlet, tek millettir.