Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Ankara Kızılcahamam'da düzenlenen 32'nci İstişare ve Değerlendirme kampında yeni çözüm sürecine dair açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Dün itibarıyla, 47 yıllık terör belası inşallah sona erme sürecine girmiştir. Bugün tarihte yeni bir sayfa açılmıştır. Şimdi AKP, MHP, DEM, biz en azından üçlü olarak bu yolda beraber yürümeye karar verdik. Meclis çatısı altında bir komisyon kurup, sürecin yasal zeminlerini konuşacağız. Çok farklı bir Türkiye'ye en kısa zamanda kavuşacağız" dedi.
AKP'nin Ankara'nın Kızılcahamam ilçesinde düzenlenen 32'nci İstişare ve Değerlendirme kampı başladı. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, kampta yeni çözüm sürecine dair merakla beklenen açılış konuşmasını yaptı.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, “Cumhurbaşkanımız Cumartesi sabahı tarihi bir konuşma yapacak. Bütün vatandaşlarımızı o açıklamayı dinlemeye davet ediyorum" sözlerinin ardından gözler bu konuşmaya çevrildi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın, kampın açılışında yaptığı konuşmadan öne çıkan cümleler şöyle:
“Bundan 47 yıl önce, 14 Ağustos 1984'te Siirt'in Eruh ve Hakkâri'nin Şemdinli ilçelerinde bölücü terör örgütü ilk eylemini yaptı. Bu terör saldırısında 2 askerimizi şehit verdik. 9 sivil vatandaşımız da yaralandı. Bu tarihten itibaren bölücü örgütü, güvenlik güçlerimize ve sivillere yönelik saldırılar düzenledi. 10 bine yakın güvenlik görevlimizi terörle mücadelede şehit verdik. 50 bine yakın vatandaşımız yine terör olaylarında hayatını kaybetti.
Öncelikle şehitlerimize, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. Onları unutmadık, unutmayacağız. Vatanımız inşallah ebediyen var olacak, ay yıldızlı bayrağımız inşallah ebediyen semalarımızda özgürce dalgalanacak. Vatan toprağını kanıyla sulayan, ay yıldızlı bayrağımızı al kanlarıyla boyayan şehitlerimiz her zaman başımızın tacı olacak.
Beyaz Toros'lardan faili meçhullere, ‘devletin bazı yanlış uygulamaları’
1984'teki ilk eyleminden sonra ne yazık ki terör, Türkiye'de her geçen gün tırmandı. O günden sonra nice hükümetler geldi. Her biri terörün kökünü kazıyacağını söyledi. Ama terör, ne topraklarımızda ne de üs edindiği başka ülke topraklarında bitirilemedi. Bunda elbette devletin bazı yanlış uygulamalarının da payı vardı. Beyaz Toros'lar bunlardan biriydi. Faili meçhuller bunlardan biriydi. Diyarbakır Cezaevi bunlardan biriydi. Yakılan köyler, bir gecede göçe zorlanan insanlar, evladıyla cezaevinde Kürtçe konuşamayan analar, işte bu yanlış uygulamalardan biriydi.
Hataların bedelini hep beraber ödedik
Hukuk ve meşruiyet dışı mücadele yöntemleri terörü bitirmek yerine tam tersine körükledi, büyüttü; terör örgütüne istismar edebileceği elverişli bir zemin sundu. Hataların bedelini hep beraber ödedik. Sadece güvenlik güçlerimizi şehit vermekle kalmadık. Sadece siviller hayatını kaybetmedi. Türkiye, bu terör saldırılarıyla istikrarsız hale geldi. Ekonomide 2 trilyon doları bulan bir faturayla karşılaştık. Her şeyden önemlisi, terör örgütü ülkemizin huzuruna, birliğine, dirliğine, bütünlüğüne, kardeşliğine çok ağır hasarlar verdi.
3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra göreve geldiğimizde terör meselesini çok boyutlu ele aldık. Bir yandan terörle mücadele ederken, bir yandan da teröre bahane oluşturan bataklığı kurutmanın mücadelesini verdik. Terör örgütünün, Kürk kardeşlerimizi tuzağa düşürmesini, devletten ve milletten uzaklaştırmasını önlemek için tedbirler aldık. Birlikte yaşamanın, kardeşliğin hukukunu yerine getirmek için tarihi nitelikte adımlar attık. İçeride demokrasi ve insan hakları konusunda sessiz devrim niteliğinde reformlar yaparken, dışarıda çok yoğun bir diplomasi trafiği yürüttük.
Son yıllarda terör örgütünün eylem kabiliyetini tamamen kırdık. Terör eylemlerinin resmi ya da sivillere zarar vermesinin önüne geçtik. Irak sahasındaki harekâtlarımız ve Suriye'de gerçekleşen 8 Aralık devrimi, terörle mücadelede elimizi daha da güçlendirdi. İttifak ortağımız Sayın Devlet Bahçeli'nin de tarihi çağrısıyla, terörsüz Türkiye projemizi gerçekleştirmek için bir dizi adım attık. Güvenlik birimlerimiz tam bir koordinasyon içinde çalıştı. Ülkemizin önünde açılan bu fırsat penceresini değerlendirmek için çok hassas, çok temkinli bir süreç yönettik.
Bugün tarihte yeni bir sayfa açılmıştır
Bilindiği gibi terör örgütü, İmralı'nın da çağrısıyla kongresini topladı ve kendisini feshettiğini açıkladı. Dün de örgüt, aldığı kararı hayata geçirdiğini, özellikle de bir merasim yaparak silahlarını bıraktı. Dün itibarıyla, 47 yıllık terör belası inşallah sona erme sürecine girmiştir. Türkiye uzun, acılı, sancılı, göz yaşlarıyla dolu bir sayfayı dün itibarıyla kapatmaya başlamıştır. Bugün, unutmayalım, yeni bir gündür. Bugün tarihte yeni bir sayfa açılmıştır. Bugün büyük Türkiye'nin, güçlü Türkiye'nin, Türkiye yüzyılının kapıları ardına kadar aralanmıştır.
Bir kere burada şu hususun altını çizmek durumundayım: 1984'teki ilk eylem sonrasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti, terörü bitirmek için her yola ve yönteme başvurmuştur. Dünyadaki örneklerine bakılarak, terörü bitirmek için silahlı mücadelenin ötesinde formüller denenmiştir. Ancak hiçbirinde başarı sağlanamamıştır. Son dönemde takip ettiğimiz ‘Terörsüz Türkiye’ projesi, açık söylüyorum, bir müzakerenin, bir pazarlığın, bir al-ver sürecinin neticesi değildir. Onun için başından beri çok dikkatliydik, bugün daha da dikkatliyiz. Kanı durduracak, annelerin gözyaşını dindirecek, acıları hafifletecek, kardeşliği güçlendirecek her türlü girişimi yakından takip ediyoruz.
Daha güzel şeyler olacak
TBMM'de komisyon kuracak, sürecin yasal çatısını konuşmaya başlayacağız. Cumhur İttifakı olarak AKP, MHP ve DEM heyetiyle de bu süreci pişirerek geleceğe taşıyacağız. DEM heyeti, Meclis Başkanımızla dün görüştüler. Meclisimizin sunacağı katkının kritik önemde olduğu kanaatindeyiz. Rahmetli Sırrı Süreyya kardeşimizle ardından Pervin Buldan hanımefendi ve Mithat Sancar beyfendiyle bir araya geldik. Oturduk, konuştuk. Demek oluyormuş. Daha güzel şeyler olacak.
Meclisimizin de bu hayırlı süreci desteklemesini bekliyoruz. Sadece Kürt vatandaşlarımızın değil, Irak ve Suriye'deki Kürt kardeşlerimizin meselesi de bizim meselemizdir. Onlarla da konuşuyoruz, onlar da çok mutlu. Türkiye Büyükelçisi aynı zamanda Suriye sorumlusu, temsilcisi, onlar da Suriye'de toplantıları yaptılar. Oradan verilen mesajlar da çok çok olumluydu. Orada da terör defterinin kapanacağına, birlik ve beraberliğin kazanacağına yürekten inanıyorum.
Artık yumrukları sıkmaya gerek yok, kucaklaşacağız
Şimdi AKP, MHP, DEM, biz en azından üçlü olarak bu yolda beraber yürümeye karar verdik. Derdimiz var. Dertliyiz. Derdimiz olduğuna göre el ele verdiğimize göre, biz bu engelleri aşacağız. Artık yumrukları sıkmaya gerek yok, kucaklaşacağız, konuşacağız. Birbirimize karşı adım atarak yürüyeceğiz.
Meclis çatısı altında bir komisyon kurup, sürecin yasal zeminlerini konuşacağız. Türkiye kardeşlikle büyüyecek, demokrasiyle güçlenecek. İstikrarla geleceğe yürüyecek. Çok farklı bir Türkiye'ye en kısa zamanda kavuşacağız. Biz bir adım atana her türlü kolaylığı sağlarız. Çıkış yolu arayana kapıyı ardına kadar açarız. Sular tersine akmaz. Akarsa da gereğini yaparız.
Acıları aşmak kolay olmayacak. Acı hatıraları geride bırakmak kolay olmayacak. Kayıplarımız geri gelmeyecek. Ama gençlerimiz hayatlarının baharında aramızdan bir daha ayrılmayacak. Annelerimiz gözyaşı dökmeyecek. Evlat acısı yaşamayacak. Ülke ve millet olarak bu irade ve özgüvene sahibiz. Hiç kimseyi üzmeden, kırmadan işin süratle nihatetlenmesi için kolaylaştırıcı olacağız, silah teslimini kurulan mekanizmayla titizlikle takip edeceğiz. Şehit anneleri-babaları ellernizden öpüyorum. Hiç kimse onların mirasına leke süremez."