Ermenilerle ilgili bakış açılarını değiştiren cinayet

İsrail'in Haaretz gazetesi yazarlarından Zvi Bar'el, 23 Ocak'ta kaleme aldığı yazısında, Hrant Dink cinayetinin ülkedeki Ermenilere bakışı değiştirdiğini söylüyor, 'Bir Ermeni gazetecinin 17 yaşındaki bir milliyetçi tarafından öldürülmesi bütün ülkeyi sarsmıştı. Şimdiyse de her kesimden Türk cinayetin ne gibi siyasi sonuçlar doğuracağını görmeyi bekliyor.'


İstanbul’un haftalık Ermeni gazetesi Agos’un balkonundan kalabalığa heyecanla seslenen Karin Karakaşlı, “Bu kepazeliğe bir son verin artık... Dosya kapandı diyorlar bize... Bu dava daha bitmedi” diye haykırıyordu. Ermeni asıllı Türkiyeli gazeteci, ‘’Hrant Dink dosya değil ki kapatasın, o bir yara’’ diye vurgularken, geçen perşembe gazetenin önünde toplanan binlerce öfkeli protestocunun hislerine tercüman oluyordu. 

Hrant Dink, 19 Ocak 2007’de güpegündüz sokak ortasında 17 yaşındaki bir Türk milliyetçisi tarafından öldürüldü. Agos’un genel yayın yönetmeni Hrant Dink, Türklerle Ermeniler arasında uzlaşma çağrısı yaparken hükümetin, Ermenilerin katledildiğini tanımayı reddetmesini eleştirmekteydi. Bunun sonucu olarak, milliyetçi güçler tarafından Türk milletinin ortadan kaldırılması gereken bir düşmanı olarak ‘mimlenmişti’.

 Cinayetle ilgili soruşturma açılmasının üzerinden tam beş yıl geçti. Ermeni toplumu kadar Türkiye kamuoyunun da geniş kesimleri -özellikle azınlık haklarını savunan liberallerle Ermenileri düşman olarak gören milliyetçiler- kararı bekliyordu. Geçen çarşamba karar açıklandığında, suikast düzenlendiği zaman olduğu gibi bir kıyamet koptu. Mahkeme, Dink’i öldürdüğünde 17 yaşında olan katil Ogün Samast’ın, tek başına hareket ettiğine ve bir terör örgütünün üyesi olduğuna dair kanıt bulunmadığına hükmetti. 

Yargıç, Samast’ı ve Dink’i öldürmeye teşvik eden Yasin Hayal’i mahkûm ederken, Samast ile birlikte tutuklanan diğer 19 zanlıyı beraat ettirdi. Bu karar yargıcın sunduğu gerekçeler eşliğinde öyle bir öfke yarattı ki, ülke çapında büyük şehirlerde on binlerce Türkiyeli, ‘adalet’ talebiyle sokağa indi. Kararı eleştirenler ve protesto edenler, cinayetin tek bir failin işi olduğuna inanmayı reddediyor. Zira elde Samast’la karakolda konuşup gülüşen polislerin görüntüleri ve Dink’in öldürülmesinin planlandığına dair polise erken uyarı yapıldığı bilgisi var ki buna rağmen polis, cinayeti önlemek için kılını kıprdatmamıştı. Hepsinin de üzerinde, Ergenekon davasıyla bağlantısı gözler önüne serilen haberler var.

Türkiye, altı yıldan uzun bir süredir Ergenekon davasıyla birlikte yaşıyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın AKP’sini devirmeye kalkıştıkları şüphesiyle yüzlerce asker, gazeteci, siyasi ve entelektüel tutuklandı. Yakın zamanda yayımlanan bulgulara göre zanlılar, Ermeni kurumlarıyla camilere saldırarak hükümetin toplum güvenliğini sağlayamadığını kanıtlayıp ordunun darbe yapmasına gerekçe yaratma komplosu kurmuş. Dink cinayetinin gerisinde de Ergenekoncuların olduğundan şüpheleniliyor. 

Önemli gazetecilerden Semih İdiz, geçen hafta “Tek suçları hükümeti protesto etmek olan öğrenciler, terör örgütü üyeliğinden yargılanıp hapse atılıyor. Aynı durumda olan gazeteciler ve askeri personel var. Şimdi de bizden Hrant Dink’i öldürenlerin tek başına hareket ettiğine ve bir ‘terör örgütüne’ üye olmadığına inanmamızı istiyorlar” diye yazdı ve ekledi: “Mahkeme cehennemde kurulmuşsa şeytanı dava edemezsin sözü, Türk yargı sistemi için söylenmiş gibi.”

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bile meselenin davanın bitmesiyle sona ermeyeceğini, siyasi ve toplumsal bir bomba olduğunu anlayıp “Gayrimüslim bir vatandaşımızla ilgili olduğu için ayrı bir hassasiyetin söz konusu olduğu önemli bir dava” dedi. Gül’ün, davanın Dink ailesinin temyiz talebiyle Yargıtay’da sonuçlanmasına dek beklenmesi talebiyse kamuoyunu tatmin etmedi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bile, ‘mahkeme kararıyla vicdanı rahat etmeyen insanların tarafında olduğunu’ açıkladı. Hâlâ geçen ay geçirdiği ameliyatın nekahat döneminde olanBaşbakan Erdoğan, konuyu tartışmayı reddetse de, gazeteci Mehmet Ali Birand’ın programında, ‘mahkemenin kararının vatandaşların vicdanını yaraladığını’ kabul etti.

Gelgelelim mahkemenin kararından duyulan hayal kırıklığıyla ilgili açıklamalar, cinayetten tatmin olan milliyetçilere, iktidar partisinde kilit konumdakilerin de dâhil olduğuna dair endişe ve şüpheleri örtemiyor. Nitekim Hrant Dink’in oğlu Arat Dink, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’i, bakanken Ermeni katliamıyla ilgili konferansa katılanları ‘arkadan bıçaklayan hainler’ diye nitelediğini hatırlatarak, Ermenilere karşı tahrikle suçlamıştı. Öldürülmesinden önce Hrant Dink, İstanbul Valiliği’nde MİT yetkilileriyle görüşmeye alındığını söylemişti. Ajanlar kendisini, “Yazdıklarında dikkatli ol, biz senin kim olduğunu biliyoruz ama toplum bilmez. Sana zarar verebilirler” mealinde uyarmıştı.