‘Müzakereci devrim’ dersleri

Geçtiğimiz haftalarda Güney Afrika’nın efsanevi lideri Nelson Mandela’nın bir ragbi maçını kullanarak toplumsal dönüşümü nasıl tetiklediğini anlatan John Carlin’in ‘Düşmanla Oynamak’ adlı kitabı Ayrıntı Yayınevi tarafından, barış çağrısı bir metin eşliğinde milletvekillerine yeni yıl armağanı olarak gönderildi.

aslı türker

1995 Ragbi Dünya Kupası sabahı başlayan ‘Düşmanla Oynamak’, Mandela’nın çevresinde bulunan ustaca tasvir edilmiş karakterler vasıtasıyla ırkçı deneyimiyle başa çıkmaya çalışan bir ülkeyi tasvir etmektedir. 

Oyuncu olarak Mandela

Irkçı Apartheid rejimine son vermek amacıyla şiddet siyaseti kullanan bir örgüt olan ANC’nin askeri kanadına liderlik yapmış, 27 yılını hapiste geçirmiş olan Mandela, uzun görüşmeler ve müzakereler sonunda devlet başkanı De Klerk tarafından serbest bırakılmış ve ilk demokratik seçimlerde siyahların oylarıyla iktidara gelmiştir.

Mandela’nın kitapta sözü geçen Güney Afrika modeli ‘müzakereci devrim’dir. İktidara gelmesiyle Apartheid rejimine dair geçmişte işlenmiş cinayetler ve insan hakları ihlal suçlarını inceleyen bir de Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu kurulmuştur. Komisyonun Apartheid’den istifade edenler ile mağdurları arasındaki ilişkiyi düzenleme gibi bir rolu olsa da pratikte iki kesim arasında yükselen gerilim ortamını körüklemektedir.

Mandela’nın zaferi eksiktir; kurmuş olduğu demokrasi, beyazların korkusunun tehlikeye dönüşmesi riskiyle karşı karşıyadır. Mandela’yı suçlarıyla orantılı bir intikam duygusuyla karşılaşmaya hazır Afrikanerler, bayraklarını, ulusal marşlarını, dillerini, ragbiyi kaybetmekten korkmaktadırlar. Olası bir Afrikaner ayaklanmasına ve bağımsız bir devlet talebine ordunun destek vermesi ihtimali kuvvetlidir. Artık oyun, siyahları esaretten kurtarmak kadar, beyazları korkularından kurtarmak üzerine kuruludur. Nelson Mandela’ya sayı kazandıracak olan bu farkındalıkdır: ona göre Afrikanerler Afrikalıdır, bu toprağa aitlerdir ve siyasi meselelere getirilecek çözüm Afrikanerleri de içermelidir. Garibaldi’nin İtalya’sında olduğu gibi seçimler yeni bir Güney Afrika yaratmıştır, şimdi Güney Afrikalılar yaratmanın zamanıdır.

Düşmanla Oynamak

John Carlin
Çeviri: Elif Ersavcı
Ayrıntı Yayınları
240 Sayfa.

Apartheid rejiminin üstün ırkı Afrikanerlerin kilise dışında maneviyata en fazla yaklaştıkları nokta, bir anlamda seküler dinleri, beyaz gençleri siyahlardan uzak tutmaya çalışan bir bariyer olan Ragbi bu noktada devreye girecektir. Ragbi, aynı zamanda dış politikada Güney Afrika’nın ırkçı rejimine rağmen uluslararası platformda biraz olsun kabul görmesini sağlayan bir kilit noktasıdır. Tüm bu özelliklerinden dolayı siyahların nefretinin şekil bulmuş halidir. Nemesis’in çağrısına kulaklarını tıkayan Mandela riski fırsata dönüştürmek için bu sembolik oyunu seçer: yıllar önce cinayetler işlenmiş bir alanda kafasında Sringboks şapkasıyla siyahlardan takıma destek ister.

‘Savaş oyun değildir’

Bir ragbi maçının 300 yıllık ırkçı bölünmeyi iyileştireceğini düşünmek çok naif bir bakış açısı olur. Ancak Mandela’nın akılcı hamlesiyle, katlanılan acı ve çarpışmaların vahşiliği açısından savaşa diğer bütün sporlardan daha yakın olan ragbi, ülkeyi iç savaştan uzaklaştırmış ve demokrasi yolunda ilerlemesi için önünü açmıştır.

Silahlı mücadeleden geçmiş bir başkanın, rövanşist tavırları bir kenara bırakarak, sağduğuyu temel alan ilham verici barış politikası, müzakerelerin, konuşmaların, yasaların insanları biraraya getirmeye yetmediği anda, yani rasyonel siyasetin tıkandığı noktada başarılı olmuştur.

Mandela’ya göre düşmanla oynamak onu kendinizle eşitlemek ve saygı göstermek manasına gelir. Ancak esasen stratejisi ‘diğerlerinin yüreğine dokun’ temalı romantik bir hareketten fazlasını içermektedir. Mandela karşı tarafı tutarak, onların kazanmasını sağlayarak aslında maçı kendi takımına kazandırmıştır. Oyun kuramı deyimiyle iki tarafında kazanacağı bu modeli geliştirirken, akılcı bir yöntem izlemiş, Apartheid rejimini elinde tutan kesimi, Afrikaner zihniyetini anlamak için büyük bir ciddiyetle çalışmış, dillerini öğrenmiş ve Avrupa’dan gelip Afrika’ya yerleşmelerinin onları ne denli sert ve pragmatik bir hale getirdiğini kavramıştır. Söz konusu siyahlar ve Afrikanerler veya Türkler ve Kürtler olabilir: doğru modeli kurmak ve her strateji bileşkesinin sonuçlarını kestirmek için karşı tarafı tanımak şarttır.

Kırgın siyahlar ve kızgın beyazların, intikam duygusu ve diğerlerini kazanmak arasında seçim yapan bir liderin hikâyesi, tarih ve güncel siyaset arasında kilitlenen kapıları açmanın belki de tek anahtarının, kimsenin ölmeyeceği bir strateji temeli üzerine yeni ‘Türkiyeliler’ yaratmak olabileceğinin ispatıdır.

 

 

 

Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ