Uğur Erkman'ın yeni kitabı 'Bir Tuhaf İntikam'na bir bakış.
Fatih Gökhan Diler
fgdiler@agos.com.tr
Kalın bir zarfın üstüne iri harflerle “Ölümümde Ferit Bey'e verilecek” diye yazmıştı Tarık Serin. “İntikamınızın yarım kaldığına üzülüyorum demiştiniz. Bu söz üzerine bu defterde okuyacaklarınızı yazmaya karar verdim. Kendinizi benim yerime koydunuz ama üzülmeyin, intikamım yarım kalmadı. Görevimi yaptım. Sanıyorum Esat'a ve bize yapılanların intikamını fazlasıyla aldım. Eğer iyileşip hayata dönersem bu defteri yok etmeye karar vermiştim ama şimdi okuyorsanız demek ki başaramamışım. Hoşça kalın...”
Bir itiraf mektubunun izinde
Uğur Erkman'ın kaleminden çıkan “Bir Tuhaf İntikam” polis memuru Ferit Bey'e hitaben yazılmış bir itiraf mektubunun, el yazması günlükler biriktiren Beyoğlu Kitabevi’nde tesadüfen bir romancının eline geçmesiyle başlar.
12 Eylül günlerinde geleceği parlak bir Dış işleri memuru olan Tarık Serin'in baskıcı rejim gerçeğiyle karşılaşması, ailesinin dağılması, uğradığı haksızlığa karşı toplumun göz yumması ve adeta sinmesi, bu parlak diplomatı bir iç hesaplaşmaya ve intikam isteğine yönlendiriyor. İzmir, Roma, Londra, İstanbul'da, Polonya ve Fransa'da yaşanan iç içe geçmiş kin dolu hayatlar ve bir serüven...
İntikam temasına devam
Uğur Erkman'ın daha önceki romanları 2008'de yayımlanan ‘Temmuz'da Ölüm ve Gölgeler’ ile 2011'de yayımlanan ‘Kurumuş Nehrin Yatağında’ da olduğu gibi ihanete uğrayan, adalet arayan, bir nevi sürgünde yaşamaya itilen, intikam peşinde koşan kişiler ‘Bir Tuhaf İntikam'da da bizimle...
Bir Tuhaf İntikam
Uğur Erkman |
Romanın esas karakteri Tarık Serin Mülkiye'den henüz mezun Hariciye sınavlarından geçip babasının izinde dışişlerinde kariyer yapmayı tasarlayan parlak bir genç olarak çıkıyor karşımıza. Adalar'da köşk yaşamı, Anadolu Kulübü'nde akşamlar, Tarık'ın “tam bir sosyete çocuğu gibi yaşamıştık” dediği yıllar. Ardından İngiltere, Oxford'da Merton Koleji'nde yüksek lisans ve orada Polonyalı Danka ile yaşadığı aşk... Tarık “hayatın hiç bu kadar güzel olabileceğini düşünmemiştim” diyordu, lakin kendisi ve sevdikleri için “kötü zamanların” yaklaştığının daha farkında değildi.
Tarık'ın kardeşi taze mimar Esat, 12 Eylül rejiminin hüküm sürdüğü dönemde, bir gece vakti gözaltına alınır. Suçu Dev-Sol örgütüne mensup iki Teknik Üniversite öğrencisine yataklık etmek. Esat, polisten kaçmaya, onlardan saklanmaya çalışır. Emniyete muhbirlik yapan bir yakınları onu ihbar eder. Esat yakalanır, işkence görür. Yediği dayak, aldığı darbeler sonucu felç olur. Yaşadığı ıstırap yetmezmiş gibi kaldığı köyün halkı tarafından memlekete ihanet etmekle suçlanır, hor görülür ve yaşadığı hayata daha fazla tahammül edemeyerek biriktirdiği hapları içip intihar eder. Cenazesinde dahi yuhalamalar duyulur. Tarık kardeşini kaybetmiş, işinden, mevkiinden ve itibarından da olmuştur. Tarık'ın hayatı artık bir intikam romanına dönüşmüştür.
Sıradan hayattan soğukkanlı katile
İntikam romanı demişken, Uğur Erkman ‘Bir Tuhaf İntikam'da Herman Melville'in ünlü romanı Moby Dick'e göndermelerde bulunuyor. Tarık'ın aklına gerçek bir intikam düşüncesinin yerleşmesi de onun Moby Dick'le ikinci kez karşılaşması sonucu ortaya çıkıyor.
“Ne korkunç şey öcünü almak hırsıyla yanıp tutuşan bir adamın çektiği acı...” Seni anlıyorum diyordu Tarık; Kim öcünü nasıl alacağını bilemeyen birinin buhranlarını anlayabilir?
“Oysa Ahab, korkusuz, amansız ve doğaüstü bir tutkuyla, alacağı öcün peşindeydi.” Tarık içinde birikmiş öfkeyi, kini kimin üzerine kusacağını biliyor muydu?
“Beyaz balina benim dört bir yanımı saran o zindan duvarıdır.” Tarık'ın zindanının duvarları; savcı, kayıt memuru, kasaba ahalisi ve ruhsuz cemaat...
Diğer yandan Tarık Serin'in peşindeki polis memuru Ferit de kim bilir kaç defa okumuştu Moby Dick'i; “kendisinin de bir görünüp bir kaybolan o beyaz balinanın peşinde koşan Kaptan Ahab gibi hep bir bilinmezin peşinde koşması mıydı bu kitabı durup durup okumasının sebebi?”
Tarık sadece polis memuru Ferit için bir bilinmez değildi. Onun gibi bir insan nasıl soğukkanlı bir katile dönüşmüştü? Onun o başı sonu belli tek düze hayatı nasıl da ummadığı bambaşka bir yola girmiş, o yolda nasıl tereddütsüz, gözünü kırpmadan yürümüştü. Emekli büyükelçi Zeki Bey'in oğlu, Esat'ın ağabeyi, Dışişleri Bakanlığı’nın geleceği parlak memuru ve Danka'nın sevgilisi casus Tarık Serin, usta bir katile dönüşmüştü. İşte okuyacaklarınız o katilin işleri...
AGOS kitapkirk 52 (Şubat 2013)