Brezilya: İsyan ve futbol

“Brezilya’da en gelişmiş spor basketboldur” diyordu bir yazar, “Futbol spor değil dindir” diye ekliyordu. Üstüne stat yapılacağı için yıkılacak - bugün yıkılmış- bir evde mahalle komitesinin koordinatörü ile konuşmaya gittiğimizde televizyon açıktı. Brezilya yaz liginden bir futbol maç vardı televizyonda.

Brezilya’da en gelişmiş spor basketboldur” diyordu bir yazar, “Futbol spor değil dindir” diye ekliyordu. Üstüne stat yapılacağı için yıkılacak - bugün yıkılmış- bir evde mahalle komitesinin koordinatörü ile konuşmaya gittiğimizde televizyon açıktı. Brezilya yaz liginden bir futbol maç vardı televizyonda. Kameraya konuşurken televizyona kayıyordu gözü. Hemen üstünde, eskiden bizde dantel koyma yerinde ucuz bir-iki kupa duruyordu. Üstünde yazdıklarını seçemiyordum. Solmuştu ya da dökülmüştü. Açık bir kanalizasyondan ya da eskiden dere olan bir yokuştan eve tırmanmıştık. Çocuklar yokuşa aldırmadan ibadet ediyor, futbol oynuyorlardı. Üç topları vardı. Biri dereye ya da her neyse kanalizasyona düşünce, diğeri ile devam ediyorlar, üçü de düşünce kıyısına gidip bambu kamışlarla çekip, tekrar devam ediyorlardı. Dere ya da kanalizasyon, üstündeki sineklerden olacak pek akamıyordu. Bu,” topların akıntıya kapılıp gitmemesi için bir lütuftu sanırı. “Futbolu seviyor musun?” diye sordum koordinatöre. Şakın, küfür ediyormuşum gibi baktı. “Tabii ki” dedi. Sonra 38 yıldır ben bu evde oturuyorum dedi. Televizyonda bir gol oldu. Herkes birbirine sarıldı, seyirciler filan.

Porto Alegre’de bir 'Dünya Kupası Kentsel Dönüşümüne Karşı Mücadele' toplantısıydı. Üç farklı alanda yaşayanlar, dünya kupası tarafından evlerinden atılacaklardı. Garip bir bileşimdi. Brezilya'da isyandan 2 yıl önce, 1 yıl önce katıldığımız toplantılarda, her zaman karşımıza çıkıyordu. En yoksul toprak işgalcilerinden, yine evleri başlarına yıkılacak orta sınıf hatta üst orta sınıf insanlar vardı. Herkes söze başlarken; 'MNLM-Ulusal Barınma Hakkı Hareketi delegesiyim. Cristal Bölgesi yaşayanları orta sınıf sözcüsüyüm' gibi kendilerini tanıtıyorlardı. Bir yanda Marx’ın proletarya tanımını çağrıştıran yaralarından berelerinden anlaşılan gecekonducular, evsiz hareketleri, onlarla birlikte dünya kupası nedeniyle en az 30-40 yıldır yaşadıkları topraklardan kovulacak olan orta sınıf aileler ve hatta kendi bahçe içindeki villalarından atılıp, çok muhtemel kamera hendekli sitelere savrulacak, üst alt sınıf bir araya geliyor ve dünya kupası finallerine Brezilya'da yapılmasına karşı direniş örgütlüyordu. Garipti. Neredeyse bütün toplumsal sınıf ve katmanlar, futbol terimiyle çimlerin altına gömülecekti. Yine Marx’ın anlattığı İskoçya'daki sürek avlarının, geyiklerin kapı dışarı ettiği, topraksızlaştırılan köylüleri gibi burada da futbol topu insanları 'auta' yolluyordu. Futbolcular, her şeye kadir hakemler, her şeyi bilen futbol yorumcuları ve seyirciler için inşa edilmiş, stadyumlar, oteller, alışveriş merkezlerine karşı neredeyse bütünsel bir direnişti. Belki de burjuva devriminden beri bu kadar geniş kapsamlı ve karmaşık bir direniş yoktu denilebilir.

'Topraksızlar Shopping'

 

Son aylarda ‘Rolezinho’ eylemleri yaygınlaştı. Facabooktan bir AVM’de buluşmak üzere randevu veriliyor ve şenlikli bir şekilde işgal ediliyordu. Neolibarel kentin ibadethaneleri ele geçiriliyordu. Eğer kent merkezleri AVM’ler ise isyanlar da oradaydı. (Türkiye’de insanların artık intihar etmek için AVM’leri seçmesi de böyle birşeydi. En azından son çığlığı duyurabilmek) Brezilya’da MST'nin (Topraksız İşçi Hareketi) katıldığımız uzun yürüyüşlerinden biriydi. 2000 kişi, 275 kilometre yürüyorduk. Bir kentten girdik. Gizlice öne çağırdılar. Bir alışveriş merkezinin önünden geçiliyordu. Birden içeri girdik. Tam anlamıyla çarpıcı bir eylemdi. Her zaman plazaların kapılarından çevrilen yoksullar, bu sefer ellerinde uzun ve keskin bıçakları-machetalarıyla, 2000 kişi olarak geldiğinde, bu sefer kapıdaki güvenlikler panikledi. Çok kısa zaman sonra gelen binlerce polis ve jandarmaya karşın, Topraksızlar içeri girme konusunda ısrar etti. “Bu plazalara sadece zenginler mi girebilecek. Biz yoksullar da ne olduğunu bakmak için girmek istiyoruz” diyorlardı. Bir süre sonra kapıları ve ardındaki güvenlik görevlilerini de aşarak içeri girdiğimizde, alışveriş merkezi bugüne kadar rastlanmayan bir gün yaşamaya başladı. Ulusötesi satış tekelleri kapılarını kapadıklarından içerde hapis kalan zenginler ve orta sınıfın çoğunun korku ve endişeli bakışları altında 2000 Topraksız, ellerinde machetaları ve gitarlarıyla şarkılar söyleyerek dolaşıp, 2 saat kadar sonra dışarı çıktık. Bu işgal eylemi tam anlamıyla kapitalizmin ibadethanesinin ele geçirilmesiydi. Bir gün sonra bütün Brezilya gazeteleri eylemi baş sayfalarından “MST Shopping yaptı” diye verdi.

 

İsyanın finalleri 

 

Brezilya’da ‘otobüslere yapılan 30 sentlik zam yüzünden çıkan isyan’ haberleri Gezi’nin üç ağaç için çıktığı tanımlaması gibidir. Hatta stat yerine hastahane, eğitim istiyorlar pankart okumaları da isyana aydan bakmaktır. Aslında kısaca neoliberalizm bir şey üretmez sadece ‘Yeni Kent-Neoliberal Kent’ inşa eder ve bunun için yollar, köprüler, havalanları, barajlar... İşte bu yüzden insanlar da bu ‘Neoliberal Kent’e isyan ediyorlar Brezilya’da, Türkiye’de, Hamburg’ta, Barcelona’da... Bu yüzden ‘Neoliberal Kent’in simgeleri, arenaları futbol stadyumları ve ibadethaneleri yani AVM’leri yeni eylem alanları durumuna dönüşüyor. Bu yüzden Alman polisi kurduğu dekor kentte, mülteci Afganları direnişçi rolünde oynattığı tatbikatlar düzenledi ve sonra Hamburg’a saldırdı ya da Barcelona’da ‘İspanyol kent kuvvetleri içinde sadece 10 kişinin olduğunu bildiği bir işgal evini bin polis ve 2 helikopterler ‘ele geçirdi. Bütün dünya artık ‘Mekan-Kimlik-Ekoloji’ isyanıyla sarsılacak artık ve nerede Dünya Kupası, Yaz ve Kış Olimpiyatları varsa orada isyanın finallerini oynamaya hazırlanın...