Kavuşma ile kavuşamama arasındaki sınırdan izler

Türkiye’nin ilk ve tek fotoğraf galerisi Elipsis, 6 Aralık’ta kapılarını kapatıyor. Galeri, vedasını, Nazım Hikmet Richard Dikbaş’ın küratörlüğünde 6 Kasım’da açılan ‘Düşünmen Yetmez’ başlıklı karma sergiyle yapıyor. Sergide 2008-2013 arasında ürettiği işlerle yer alan Yusuf Sevinçli’yle, Ani’de çektiği bir fotoğraf ve Elipsis üzerine konuştuk.

Yusuf Sevinçli’nin, Ani’de çektiği bu fotoğrafı, Elipsis Galeri’deki ‘Düşünmen Yetmez’ başlıklı karma sergide görebilirsiniz.

TUĞBA ESEN
ztugbaesen@gmail.com

“Bu herhangi bir sergi değil, Elipsis’in son sergisi” diyen Dikbaş, sergi için kaleme aldığı metinde, yeni bir serginin açılışını değil, önemli bir galerinin kapanışını haber veriyor. Sergide, galerinin birlikte çalıştığı sanatçıların işleri yer alıyor. Dikbaş, bu zengin seçkiyle, Elipsis’in değerli birikiminin bir dökümünü yapıyor ve kapanmasıyla neleri kaybettiğimizi gösteriyor.

Yüzümüze çarpan tüm bu gerçeklere rağmen sergilenen işlerin tadını çıkarmaya çalışırken, sergideki bir fotoğraf, biz ziyaretçileri derinden etkiliyor. Bir adam, uçsuz bucaksız, bomboş bir arazide, sırtını kameraya dönmüş, bekliyor; belli ki aklından çok şey geçiyor. Fotoğrafın çekildiği yer Ani, fotoğrafı çeken ise Yusuf Sevinçli. Ermenistan sınırında, Ani’de çektiği bu fotoğraf üzerine konuştuğumuz Sevinçli’ye, yıllardır birlikte çalıştığı Elipsis’in kapanışına dair düşüncelerini de sorduk.

“Ani’deki fotoğrafın bir gücü var”

Yusuf Sevinçli’nin, ‘Düşünmen Yetmez’ başlıklı sergide yer alan fotoğrafları, 2008-2013 yılları arasında ürettiği işlerden oluşuyor. Genç sanatçı, bunların arasında dikkati çeken Ani fotoğrafını ise 2011’de çekmiş. Aslında, Sevinçli’nin fotoğrafları coğrafyadan bağımsız; coğrafyanın karakterini yansıtma iddiası barındırmıyor, belgesel niteliği de taşımıyor, fakat yine de coğrafyayla yakın bir ilişki kuruyor. Kendisine bu ilişkiyi sorduğumuzda, “Fotoğraflarımın coğrafyadan bağımsız oldukları doğru, çünkü ben coğrafyadan çok insanlarla ilgileniyorum. Fakat, insanın ayrılmaz bir parçası olan coğrafya ve onun getirdiği bazı özellikler, bilinçsiz bir şekilde de olsa, işlerimin içine sızıyor. Bunu genelde sonradan fark ediyorum ama bu durum hoşuma gidiyor” diyor.

Çekimleri neden Ermenistan sınırında yaptığını ve bu bölgenin kendisi için önemini ise şu sözlerle açıklıyor: “Sergideki işlerden sadece biri Ermenistan sınırında, Ani’de çekildi. Beni etkileyen, açıklayamadığım bir gücü var bu fotoğrafın. Metaforik olarak baktığımızda, arkası bize dönük olarak karşı tarafa bakan adam, kavuşmayı veya kavuşamamayı, geçmişe dair bazı soru işaretlerini ve parçalanmışlığı ifade ediyor benim için.”

Sevinçli, Türkiye güncel sanat piyasasının kısır yapısında alternatif bir kurum olarak varlığını daha fazla sürdüremeyen, Türkiye’nin ilk ve tek fotoğraf galerisi Elipsis’in kapanmasının güncel sanat ortamında büyük bir boşluk yaratacağının altını çiziyor: “Elipsis’in kapanmasıyla Türkiye’de zaten zar zor ayakta durabilen fotoğraf sanatı da, sahip olduğu az sayıda kurumdan birini kaybetmiş oldu. Türkiye’de gelecek kuşaklara miras devredebilecek, deneyimlerini paylaşıp hafıza oluşturabilecek kurumların oluşamaması çok üzücü. Fakat bu durum sadece Elipsis veya fotoğraf sanatıyla ilgili değil, Türkiye’deki kültür hayatının kırılganlığının da bir göstergesi. İnsanın şevkini kıran, yaşadığı ülke ile ilişkisini sorgulatan bir durum bu.”

Söyleşimiz, sanatçının bir sorusuyla sona eriyor: “Acaba, iyi girişimlerin hiçbirinin geri dönüşü olamayacak mı bu ülkede?”