EVREN DEDE

Evren Dede

KKTC’yi Türkiye’ye bağlamak

Egemen Bağış’ın Londra seyahatinde Kıbrıs gazetesine verdiği bir demeç var ki, yorumlamadan geçmek mümkün değil. Bağış’ın “Kıbrıs’ta çözüm için her opsiyon masada. Çözüm, iki liderin uzlaşması ve toplumlarına kabul ettirdikleri bir birleşme formülüyle olabileceği gibi, iki liderin uzlaşarak ayrılıp, iki ayrı devlet şeklinde ya da KKTC’nin Türkiye’ye bağlanmasıyla da mümkün olabilir” şeklindeki açıklamasından bahsediyorum.

Egemen Bağış, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi amacıyla sürdürülen müzakereleri yürüten bakanlığın başında. Sorumluluğu, Türkiye’yi AB’ye sokmak, bunun için müzakereleri sürdürmek.

Türkiye’nin önüne çıkarılan engelleri aşmakla mükellef, hatta Avrupa’da Türkiye’nin lobi faaliyetlerini artırmaktan sorumlu ve son tahlilde AB’li yetkililerle yapılan sıkı müzakereler neticesinde alınan kararların Türkiye tarafından uygulanmasını görevli bir bakanlıktan ve o bakanlığın başındaki bir bakandan bahsediyoruz burada.

Dolayısıyla, Türkiye’nin hak ve hukukunu korurken öte yandan Türkiye’nin AB’ye katılımını sağlamak adına müzakere eden bir bakanın ağzına, mesela “AB ile müzakere falan yapmak zaten yersiz. Bizi nasılsa almayacaklar!” diye bir ifade yakışır mı? Elbette yakışmaz. Fakat anlaşılan o ki, Türkiye ile AB ilişkilerinde yaşanan tıkanma ve çözülemeyen Kıbrıs sorunu, Egemen Bağış’ın her ne olursa olsun kullanmaması gereken ifadeleri, söylememesi gereken sözleri söylemesine neden oluyor.

Olabilir, Türkiye’de hükümet dahil bir kısım çevreler Kıbrıs’ın ikiye bölünmesini ve resmen iki ayrı devlet olmasını ya da KKTC’nin son tahlilde Türkiye’ye bağlanmasını istiyor olabilir. Hatta bu söylemi Dışişleri Bakanı veya Başbakan dile getirebilir. Bu görüşe katılırız veya katılmayız, o ayrı mesele. Burada esas konumuz, bu görüşü Egemen Bağış’ın dile getirmiş olmasıdır. Çünkü bu görüşü ifade eden bir bakanın, Türkiye’nin AB’ye katılım sürecini devam ettirebilmesi ve AB’li yetkilileri Türkiye’nin samimi olduğuna ikna edebilmesi artık çok zordur.

İşin ilginç yanı, Türkiye’nin dışarıdaki yüzü, kolu, bacağı olan Türk Dışişleri’nin Kıbrıs politikasında dahi, Egemen Bağış’ın pat diye söylediği “KKTC’nin Türkiye’ye bağlanması da mümkün” ifadelerinin gerçekçi bir yaklaşım olarak algılanmadığına inanıyorum. Zaten aklıselim sahibi herkes, KKTC’nin Türkiye’ye bağlanması durumunda sorunun çözülmek yerine daha da büyüyeceğini öngörebiliyor.

Dolayısıyla, siz istediğiniz kadar bu açıklama sonrası Rum tarafının ve AB’nin sıkıştığına, amacın hasıl olduğuna dair dönük siyaset yapsanız da, Bağış’ın bu ifadesi görevli bulunduğu bakanlığa yakışmamıştır. Üstelik bu ifadeler ne AB’yi ne de Rumları zor durumda bırakmıştır. Bilakis, Türkiye’nin yayılmacı politikalarını sürdürdüğü (!) görüşünü pekiştirmiştir AB Bakanı.

Bendeniz Kıbrıs sorununun kısa sürede çözüleceğine inanmayanlardanım. İki kesimin baskı kurulsa dahi bir arada, tek devlet çatısı altında öyle kolay birleşemeyeceğini düşünenlerdenim. Ve belki de Kıbrıs’ın bölünmüşlüğü üzerinden hesap yapılacak, masaya yatırılacak bir dönemin bile gelecekte karşımıza çıkabileceğini fark edebiliyorum. Ama ben bir gazeteciyim ve ‘Başmüzakereci’ sıfatını taşımıyorum. Dolayısıyla, bu düşüncelerimi kamuoyuyla paylaşmaktan çekinmiyorum.

Egemen Bağış, Türkiye’nin AB üyeliği ile ilgili süreci geliştiren değil, aksine, bitmesi yönünde ifadeler kullanan AB Bakanı olarak tarihe adını yazdırmak istiyor. Umarım, gün gelir aksini söylerim. “Çıkmayan candan ümit kesilmez” derler...