VAHAKN KEŞİŞYAN

Vahakn Keşişyan

Burc Hamud’da yuvarlak masa

Ermeni Devrimci Federasyonu Taşnaktsutyun Partisi’nin propaganda komisyonu, ikinci kez ‘Sorunları Birlikte Çözelim’ başlıklı yuvarlak masa toplantısı düzenliyor. İlk toplantının konusu Ermeni okulları ve genel olarak Ermeni toplumunun eğitim sorunlarıydı. İkinci toplantıda ise, daha geniş bir perspektifle, ‘Kötü Gidenler’ başlığı altında, yabancı hayranlığı, karma evlilikler, uyuşturucu bağımlılığı ve tarikatçılık konuları tartışıldı.

Bu yuvarlak masa toplantılarının Taşnaklar için bir yenilik olduğunu belirtmeliyiz. Belki daha önce farklı dönemlerde benzer etkinlikler düzenlenmiştir ama son zamanlarda hiç de sık görülmeyen bir durum bu. ‘Sık görülmeyen durum’la kasıt, bu toplantılardaki demokratik ortam, halkın görüşlerinin dinlenmesi ve halka söz verme uygulamaları. En azından, olay kürsünün etrafıyla sınırlı kalmadı. ‘Bir arada’, insanların kendilerine de kıymet verildiğini düşündürtmesi açısından olumlu bir ifade.

Bu tür etkinliklerin toplum yaşamında mutlaka olumlu yansımaları olacaktır. İşlenen konudan ya da bu konuya dair değerlendirmenin gerçekten de bir arada yapılıp yapılmadığından bağımsız olarak, bu tür toplantıların halk üzerinde olumlu etkileri olacak. En önemlisi de, yöneticilere dair güvenin sağlanması. Süreklilik kazanan ve genişleyen demokratik projeler, diaspora toplumlarının, bir bütün olarak diasporanın ve hatta ulusun yegâne umudu haline geliyor. Demokrasi, aynı zamanda yöneticilerin de, o konumda kalabilmek için tek umutları.

Dolayısıyla, Propaganda Komisyonu’nu bu cesur girişiminden ötürü tebrik etmek gerekir. Taşnaklar, şüphesiz, diaspora üzerinde bir yönetim tekeline sahip değil. Öte yanda Kilise var, hayır kurumları var, itibarlı aydınlar zümresi var. Bu kişilerin her biri, ayrı ayrı siyasi çevrelerle bağlantılı olsalar bile, kişisel olarak toplum üzerinde bir etkiye sahipler. Tüm bunları, bu zümreden sadece Taşnakların demokrasiye yönelik bir adım attığını vurgulamak için belirtiyorum. Daha önce de birtakım mütevazı, yeterince fark edilmemiş çabalar olmuştur, şüphesiz. Ama siyasi ve toplumsal düzlemde, bu bir ilk.

İlk girişimlerin hayata geçirildiği bu aşamada, bu çabaların şekilciliğin ya da daha kötüsü, sıradanlığın kurbanı olmamasına çabalamak gerekiyor. Neticede Suriye’deki iktidar da kendini demokratik sayıyor. Aslında etkinlik şekil itibariyle amaca uygundu ama içerik itibariyle aynısını iddia etmek o kadar kolay olmasa gerek.

Dört konuşmacı yukarıda anılan ‘kötü gidişatlar’dan dört örneği incelediler. Konuların uzmanı olmadıkları, salt temsil özelliklerinden ötürü seçildikleri için, sunumları da var olan durumun tespiti ile sınırlı kaldı. Konuşmacılardan biri Ortodoks, biri Katolik, biri de Protestan cemaatinden seçilmişti. Dördüncü konuşmacı ise ‘toplumda muhtelif görevler üstlenmiş’ bir şahsiyet olarak tanıtıldı. Üç kilisenin temsil edilmesi bile, biraz ‘à la Libanaise’ (Lübnan usulü) olmakla birlikte demokratik bir görüntü oluşturuyordu. Geleneksel olarak, böyle bir birliktelik sadece 24 Nisan anmalarında yaşanabilir. Yani, bu kez, toplumu ilgilendiren konularda da yan yana olunabileceğini gösteren bir tablo oluştu.

Meselenin olumlu ve olumsuz yanlarına değindikten sonra adil olmak için bir konuya daha parmak basmak gerekiyor. ‘Kötü gidişatlar’ belki gerçekten de kötüdür. Uyuşturucu bağımlılığı konusunda itiraz edecek bir şey yok. Yabancı hayranlığını doğru tanımlamalıyız. Ama karma evlilikler ve tarikatlar konusuna biraz daha dikkatli eğilmekte fayda var. Farklı eleştiriler yapmak mümkün ama sadece bir örnek verecek olursak, Ortodoks temsilcinin, Katolik ve Protestan temsilcileri yok sayarcasına, mütemadiyen ‘Apostolik Ermeni Kilisesi’ vurgusu çok da hoş bir görüntü oluşturmadı.

Bu yuvarlak masa toplantısına dair eminim ki başka kaynaklarda da yayınlar olacaktır. Biz şimdilik, diasporadaki ilk mütevazı demokrasi adımlarına tanık olmanın ilginç bir deneyim olduğunu belirtmekle yetinelim.