VAHAKN KEŞİŞYAN

Vahakn Keşişyan

​Tomahawk füzelerini beklerken

Bir Tomahawk füzesi Akdeniz’den çıkıp, Halep üstünden Rakka’ya ulaşır, ve orada patlayıverir. IŞİD’in bir merkezini vurmuş olur, ya da bir kampını yerle bir eder. Amerika’da alınan karar, Suudi Arabistan’ın ve diğer Arap ülkelerinin desteğiyle, İran’ın itirazı olmadan, Rakka’da IŞİD’i hedef alır. Suriye hükümeti ise parmağını kıpırdatmadı, bir açıklama bile yapmadı. Geçen Ağustos’ta rejimi vurmaya hazırlanan Amerika, bugün rejim karşıtı IŞİD’i vuruyor. Ama bunu Beşar Esad’a sevgisinden değil, IŞİD’i ortadan kaldırarak yeni büyük boşluklar yaratmak için yapıyor. Boşluğu kimin dolduracağı ise sır değil. Zaten açıklandığı gibi, Amerika, aşırı uçta olmayan muhalefeti silahlandırmaya doğru gidiyor. Böylece, geleceğin Suriye’si yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamış oluyor. Fırat Nehri’nin kuzeyi ve doğusu Esad rejiminin elinde kalmayacak. Belki Suriye bölünmeyecek; çözüm her ne olursa olsun, şu an IŞİD’in kontrolü altında olan topraklar, IŞİD ortadan kalktıktan sonra da birilerinin elinde olacak, ve o birilerinin destekçisi Amerika olacak. Esad rejimi buna razı olursa, Şam’da varlığını sürdürebilecek.

Hiç kimsenin tüm Suriye üzerinde hâkim olamayacağını anlayanlar için, gücü paylaşma senaryoları ortaya çıkacak, kısa bir süre içinde. Bağdat’ta ve Sana’da, Suudi Arabistan ve İran anlaştılar. Yakında Lübnan’da da benzer anlaşmalar ortaya çıkabilir. IŞİD’e yönelik hava saldırısı düzenlerken, bir yandan bölgede müttefikler toplayan Amerika, diğer yandan da rakiplerle masaya oturdu. İran’la anlaştı. İran’ın desteklediği Yemen Husilerinin önünü açarak, Yemen’de Suudi-İran güç paylaşımını oluşturdu. Böyle olacağı birkaç hafta önceden hissedilmişti zaten. İran’ın Irak’ta yeni hükümete razı olması, Suudilerle ortaklığa girmesi anlamına geliyordu; bunun karşılığında, Yemen’de ortaklık talep etmişti. “İran’la anlaşmaya hazırız” mesajı barındıran bu adımlar üzerine, medya bunun tersini söylese de, İran Amerika’ya Suriye için yeşil ışık verdi. Körfez ülkeleri ve Ürdün’den oluşan bir koalisyonla IŞİD hedef alındı. İran’ın yeşil ışığı olmasaydı böyle bir koalisyona kimse girmeyecekti; belki de, Türkiye’nin koalisyona katılmakta gecikmesinin nedeni, İran’ın duruşunu görmek için beklemesiydi.

Peki, Rusya ne dedi? Galiba Rusya, bu işin en büyük kaybedeni oldu. Bir anda Suriye rejiminin tavır değiştirmesi, Amerika’nın hava harekâtına itirazını geri çekmesi, “Teröre karşı herkesle anlaşmaya hazırız” şeklindeki açıklaması ve İran’ın da anlaşmalarla uzağa kayması ile, Rusya yalnız bırakılmış gibi görünüyor. Russia Today kanalının, Amerika’nın sivilleri hedef aldığını söylemesi ve Putin’in Novorossiysk’te bir deniz üssünü ziyaret etmesi, ortadaki gerginliğin işaretleri. Belki de, bilmediğimiz Ukrayna-Ortadoğu anlaşmaları var, belki Rusya başka adımlar alacak, ama şimdilik Rusya için durum biraz ağır. Suriye’de yeni etki alanları ortaya çıkıyor. Kuzeyde Türkiye harekât içinde, IŞİD’in geride bıraktığı boşluğu doldurmak için hazır bekliyor. Güneyde ise, İsrail fiili olarak uçuşa yasak bölge oluşturmuş; alana giren ilk Suriye savaş uçağını vurdu.

Suriye için, Amerika’yla anlaşmanın ne kadar önemli olduğunu anlatmaya gerek yok. IŞİD’e karşı hava harekâtına itiraz etmek, Suriye rejimi için intihar etmek demekti; Rusya için ise, Amerikan füzelerinin duştüğü her noktanın, onun elinden çıkıp Amerika’nın cebine girmesi anlamına geliyor. Suriye rejimi zayıflamış, yıpranmış olsa bile, nihayetinde, dört yıl savaştıktan sonra, kendine özgü bir karar alabildi. Aslında olan bitenler sürpriz değil. Benzerleri daha önce de yaşanmış. Suriye rejiminin iyi yapabildiği tek bir şey varsa, o da zamanlama meselesini doğru kullanmaktır. Suriye rejimi ilk günden beri bu ânı, yani Amerika’yla aynı cephede olmayı bekliyordu. 45 yıldır, yani neredeyse yarım yüzyıl boyunca, Suriye rejimi her zaman solu gösterdi, ama zamanı geldiğinde sağa döndü. Bu da, bu rejimin hayatta kalmasının sırrı. Bu sebeple, o Tomahawk füzesi, gökten inmiş berekettir. Rejimin Tomahawk’tan başka ne isteği olabilir ki?