Baron Otel’den 1915 hatıraları

“Artık her şey geride kaldı. Dürüstçe söylemek gerekirse, bu otel bir daha eski zamanlardaki gibi olamayacak.” Bu sözler, Halep’in 1911’de açılan ünlü Baron Otel’in sahibi Mazlumyan Ailesi’nin son üyesi Armen Mazlumyan’a ait.

VAHAKN KEŞİŞYAN
vahaknk@gmail.com

EMRE CAN DAĞLIOĞLU
misakmanusyan@gmail.com

20 Kasım’da Daily Mail’de yayımlanan röportajında, şehirde süren çatışmalara birkaç dakika mesafede bulunan otelinin tozlu ve eskimiş eşyalarına bakarken, dökülüveriyor ağzından...

Şimdi, savaşın evsiz bıraktığı birkaç günlük misafirleri dışında müşterisi olmayan yüz yıllık otel, kimleri ağırlamamıştı ki… Arabistanlı Lawrence, 7. Ordu Kumandanı’yken Mustafa Kemal, Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdülnasır, Fransa Cumhurbaşkanı Charles De Gaulle, Birleşik Arap Emirlikleri’nin kurucusu Zayed bin Sultan Al Nahyan, ABD Devlet Başkanı Theodore Roosevelt, ABD’li milyarder David Rockefeller, uzaya giden ilk insan SSCB’li Yuri Gagarin… Suriye Kralı Faysal bin Hüseyin, Suriye’nin bağımsızlığını bu otelin balkonundan ilan etmiş, Agatha Christie de ‘Şark Ekspresi’nde Cinayet’ romanının ilk bölümünü bu otelde yazmıştı.

‘Örgütün merkezi’

Bu önemli isimlerin yanı sıra, Baron Otel, 1915 Ermeni Soykırımı’ndan kurtulan yüzlerce isme de ev sahipliği yapar. Halep’in önde gelen isimlerinden olan otelin, o dönemki sahipleri Armenak ve Onnig Mazlumyan kardeşler, 1915’te nüfuzlarını Ermeni Soykırımı’ndan kurtulan insanları otellerinde saklamak ve Osmanlı sınırlarının dışına kaçırmak için kullanırlar. Şehrin diğer ileri gelen Ermenileriyle birlikte, Ermenileri kurtarmak için âdeta bir yeraltı örgütü ve kaçış ağı kurmuş ve oteli de bu örgütün merkezi ve bu ağın transit noktası hâline getirirler.

Ermeni Hayırseverler Birliği (AGBU) Halep Bölge Komitesi’nde görev alan Armenak Mazlumyan, Temmuz 1915’ten itibaren Der Zor’a ulaşan Ermenilere yardım etmek için çalışır. Bu yardımı organize etmek için kurulan Halep Sığınmacı Komitesi’nde de aktif olarak görev alır. Devlet yetkililerinin uğrak yeri olan otelinde, Ermenileri kurtarmak ve sınır dışına çıkarmak için komite adına pazarlıklar yapar. Otelde bürosunu kuran ve günlük işlerini burada halleden dönemin Suriye Valisi Cemal Paşa’dan sık sık “Halep’ten geçen akrabaları için” yardım diler. Bu pazarlıklar sonucu, kurtarılan her bir Ermeni başına yetkililere 10 Osmanlı altını rüşvet ödediği söylenir. Bir yandan otelinde devlet erkânının katıldığı balolar yapılırken, diğer yandan Halep’e varabilen Ermeniler otelde konaklar. Ta ki Der Zor’a doğru yürüyen kafileleri “hızlandırmak” göreviyle Halep’e atanan Mustafa Abdülhalik’in Talat Paşa’dan aldığı izinle, Mazlumyan Ailesi’ni Musul’a sürene kadar… O dönemde Kudüs’te olan Cemal Paşa, bu kararı bozdursa da, Mazlumyan Ailesi’ne yine de göç yolları görünür ve otelde kalan diğer Ermenilerle birlikte toplamda 200’den fazla kişiden oluşan bir kafileyle, Lübnan Zahle’ye gitmek zorunda kalırlar. 

Andonyan ve Zohrab

Bu süreçte, otelin en önemli misafirlerinden biri de yazar Aram Andonyan olur. Daha sonra ‘Naim Bey’in Anıları’ olarak bilinecek olan Ermeni Soykırımı’na dair belge ve tanıklıkları bu otelde toparlamaya başlayacaktır. Andonyan’ın aktardığına göre, soykırım sürecinde otelinin diğer önemli misafirleri de İstanbul Mebusu olan Krikor Zohrab ve Erzurum Mebusu Vartkes Serengülyan olacaktır. Mayıs ayında tutuklanan ve Divan-ı Harbi Örfi’de yargılanmak üzere Diyarbakır’a sevk edilecekleri söylenen mebuslar, Haziran ayında Halep’e ulaşırlar. Mazlumyan Ailesi’ne yük olmak istemedikleri için başka bir otelde kalan mebuslar, gözetim altında Baron Otel’e gidip orada vakit geçirirler. Armenak Mazlumyan başta olmak üzere birçok kişinin kaçmaları için ikna etmeye çalıştığı mebuslar, yasal süreci takip ettiklerinde başlarına bir şey gelmeyeceğini düşünerek Diyarbakır’a doğru yola çıkacaklardı.

Andonyan’a göre, Zohrab ve Serengülyan’ı Diyarbakır’a gitmekten vazgeçirmek için, Mazlumyan’ın son teklifi onlara ciddi miktarda altın teklif etmektir. Fakat bu da işe yaramaz. Zira, Falih Rıfkı Atay’ın anılarına göre, Cemal Paşa, iki mebus için Talat Paşa’yla karşılıklı yolladıkları şifreli telgraflarla pazarlık eder ve nihayetinde Talat’tan “Tehlikede değiller, ancak bir kez mahkemeye çıkmaları lazım” cevabını alır. Cemal Paşa’nın Zohrab ve Serengülyan’a bu telgrafı okuduğu yer, Baron Otel’in alt salonudur. Atay’a göre, Zohrab ağlamaya başlar, Serengülyan ise Atay’a dönüp “Ben ne ise de, bu adamı göndermeseler” der. Bu teminatı alan mebuslar, Diyarbakır’a giderlerken, Çerkes Ahmet ve Nâzım tarafından Urfa’da öldürüleceklerdir. Atay, Cemal Paşa’nın buna çok kızdığını ve eline ilk fırsat geçtiğinde, İstanbul’un tüm karşı çıkışlarına rağmen Ahmet ve Nâzım’ı Şam’da astırdığını yazar.

Etiketler

Ermeni Soykırmı