ARA

William Blake’in tanrısal dünyası

Kaan H. Ökten’in ‘Blake’in Illuminated Prophetic Books’ (Renklendirilmiş Vahiy Kitapları) olarak nitelendirilen eserlerinden Türkçeleştirdiği ‘Vahiy Kitapları’, sanatçının 1789-1795 döneminde yaptığı sekiz çalışmasının çevirileri ve tıpkıbasımlarıyla sanat ve hayat anlayışını en sahih biçimde ortaya koyan bir eser.
1915’ten günümüze bir baba-kız hikâyesi

‘Geri Dönüşü Yok’un kapağında Vahram ve Janine Altounian adlarının birlikte yer alması, baba ile kızın 1915’te soykırım kararını veren ve onu uygulayanlara yaptığı bir nanik gibi. Ama baba-kız bu naniğe ne kadar gülebilir! Biz ne kadar gülebiliriz? Evet, hayat devam etti, nesiller sürdü, aileler kuruldu, iyi kötü günler geçti, Ermeni halkı yeryüzünden silinemedi. Ama ne pahasına? Neler kaybedilerek? Hangi yaralarla? Hangi travmalarla?
Cayır cayır bir yaşayışın öyküleri

Karin Karakaşlı, ‘Yetersiz Bakiye’yi kentin kaldırımlarında yazmış gibi, kalemle değil, adımlarla yazılmış gibi. Yaşamın, yaşama hakkının ve hatta birini herhangi bir sebepten ötürü sevebilme hakkının özüne ayakkabılarıyla giren bir kitap bu.
Kalbin niyeti ve dilin niyeti ortasında tuhaf bir aşk hikâyesi

2014 yılının en büyük edebiyat olaylarından biri elbette Orhan Pamuk’un üzerinde altı yıldır çalıştığı, bir süredir yayınlanması beklenen ‘Kafamda Bir Tuhaflık’ isimli romanının okuyucu ile buluşmasıydı. Yayınlanmasını takiben de pek çok tartışmayı beraberinde getirdi roman. Yazar Orhan Pamuk olunca, roman daha da çok incelendi, daha da çok eleştirildi.
Marx’ın damadından tembelliğe övgü

“Ah tembellik! Merhamet et bizim bu bitmek bilmeyen sefaletimize! Ah tembellik! Sanatın, soylu erdemlerin anası, insanoğlunun sıkıntılarına bir teselli ol!”
Bir annenin kızına yaktığı ağıt

İçten, doğal, duygu sömürüsü yapmayan, sorgulayıcı, şiirsel bir metin ‘Mavi Geceler’. En başta da söylediğim gibi Türkiye edebiyatında yazılmış anılar var, hatta kaybedilen çocuklardan sonra yazılmış anılar var ama bu denli cesur bir biçimde ruha ayna tutan bir eser var mı, tartışılır.
Rüstem Batum’dan harika bir polisiye

‘TEK’, faili meçhul bir cinayetle başlıyor. Güneydoğu Anadolu’nun bir köyünde, yoksul bir ailenin o gün 13 yaşına basacak olan oğullarının, evlerinin önünde babasına yardım ederken onunla birlikte delik deşik edilişini anlatan iki sayfalık kısa ve dokunaklı bölüm, anında kitabın içine çekip alıyor sizi.
KÜLTÜR SANAT

Geçtiğimiz sene İstanbul’da açılmış olan "Bir Daha Asla! Geçmişle Yüzleşme ve Özür" sergisi Ankara’ya uğruyor. Devletlerin dilediği resmi özürleri sekiz örnek üzerinden araştıran sergi, yaşanan hak ihlalleri, katliamlar, soykırım ve insanlık suçlarıyla devletlerin nasıl yüzleştikleri, hangi süreçlerden geçtikleri, nasıl özür diledikleri ve dilenen özrün anlamı üzerine düşünmeye çalışıyor.