ŞAPGİR
Bienalin Mardin hali ya da kıraathane ahalisi dönüp duran video enstalasyondan sıkılınca
Mardin'den Figen Işıker, 21 Eylül-21 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen Mardin Bienali izlenimlerini aktarırken, bir yandan da Mardinlilerin bienalle, sanatçıların ise Mardin'deki gündelik hayatla imtihanlarını anlatıyor. Eserlerin maruz kaldıkları müdahaleler sonucunda ortaya çıkan yeni performanslar, Mardin Bienali’nin en hoş sürprizi.
Çünkü biz çok alelade insanlarızdır
Boşnak bakkal Ali Sadık'ın hastalığı yüzünden bu güzel dünyayı bırakacak olmasına bakmadan Saddam'la birlikte nasıl direndiğini, Boşnakça 10'a kadar saymayı öğrenen, her gün onunla birlikte bakkalın kapısında oturan komşusunun yeğeninin gözünden anlatıyor Mahir Ünsal Eriş. “Savaş çıkacak sina” diyordu Ali Sadık, oğul demektir Boşnakça.
Haller durağı // Murat Paker röportajı: “Siyah-beyaz insan çok, bize griler ve renkler lazım”
Ayşe Akdeniz, bizleri biz yapan halden hale geçişin hikâyesini, herkesin içine doğduğu farklı halleri bu duraktan okurlara aktarmaya çalışacak. Durağın ilk konuğu ise İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Yüksek Lisans Programı, Klinik Psikoloji Program Direktörü Yrd. Doç. Dr. Murat Paker. Ayşe, Murat Paker ile “biz” ve “onlar” hakkında, kurgulanmış sosyal kimliklerimiz, kendimizi ifade etmeye çalıştığımız “haller” üzerine bir sohbet gerçekleştirdi.
‘Yaşşa Marko!’
Sevag Beşiktaşlıyan, ABD’de 1920’lerde başlayan ve 1970’lerde sona eren Osmanlı eğlence hayatının Aşil Pulos’la birlikte en büyük yıldızı olan Melkon Alemşeryan’ı, nam-ı diğer Marko Melkon’u yazdı.
Şarkılarını tazı gibi yarıştırmayan adam
Bülent Ortaçgil hep kendisi için müzik yaptı, müzikal zevklerinden ödün vermedi. Gerektiğinden çevirmenlik de yaptı, gitar hocalığı da, ama albümü daha çok satsın diye klip çekmedi. Bu idealizm, belki de onu müzik camiasındaki en özel isim yaptı. Ne de olsa hayatı boyunca albümleri devasa satış rakamlarına ulaşamasa da, geçimini gerçek anlamda müzikten kazanamamış olsa da, kendi bildiği yoldan hiç şaşmamış bir müzik adamı var karşımızda. Can Öktemer yazdı.
Google ve CIA hangi firmaya milyonlarca dolar yatırır?
İnternette veri madenciliği çalışmaları ile olayların ne zaman ve nerede gerçekleşeceğini tahmin edebilen Recorded Future (Kaydedilen Gelecek) gibi şirketlerin kullandıkları teknoloji, yeryüzünü tamamen kontrol altına alacak ve insanı buradan söküp atabilecek bir güç mü?
Şapgir'de bu hafta
Beşinci haftasına giren Şapgir bu hafta da birbirinden ilginç makaleler ve çevirilerle okuyucunun karşısında... Şapat (Cumartesi) ve Giragi (Pazar) günlerinizi Şapgir okumalarıyla renklendirin.
Lübnan Filistinli göçmenlerin halinden anlamıyor
Yaşadıkları ülkelerde vuku bulan yoğun silahlı çatışmalar sonucu hayatları tarumar olan insanlara, elimizden geldiğince destek ve yardımcı olmakla mükellefiz. Ancak Suriye’yi terk eden Filistinli göçmenler, Suriye uyruklu göçmenlerle aynı yıkım ve şiddetten kaçtıkları, tıpkı onlar gibi yardım ve sığınma ihtiyacı içinde oldukları halde, tabiyetlerinden ötürü dışlanma ve ayrımcılıkla yüz yüzeler.
Li Pey Her Mirînekê Çend Gotin û Bîranînek
Dema em werin ser mirina Mehmed Uzun ev tişt dê bi awayeke dîrokî dîsa derkeve holê. Bi taybetî jî ew demên wî yên dawî gelek balkêş bûn. Nivîskarekî bi nav û deng ê kurdî, bi awayeke trajîk vedigere welatê xwe û gelek kes wek ku ew bi xwe nexweş ketibin li ber dikevin. Rojnameyên mezin bala xwe didin rewşa wî, malper, sazî, hunermen, nivîskar, siyasetmedar, bazarvan, xwendekar...
Her Ölümün Ardından Birkaç Söz ve Bir Anı
Yaklaşık 30 yıllık sürgünden sonra toprağına dönerek, “ölmeye değil, direnmeye gelen” Kürtçe romanın büyük ismi Mehmet Uzun’a bir saygı duruşu: “Hiçbirimizin Kürtçesi, Mehmed Uzun’un eserlerini okumaya yetmiyordu, dolayısıyla Türkçe okunacaktı. Ancak bu fikir bana cazip gelmemişti. Kürtçe okuma-yazmanın gerekliliği aynı gerekçeden doğmuş arkadaşlarla Kürtçe dil kursuna kayıt yaptırdık.”