VARDUHİ BALYAN

Ermenistan’ın Tavuş bölgesinde dört köyün Azerbaycan’a geçeceği ortaya çıktığında başlayan protestolar, bu satırların yazıldığı 12 Haziran tarihinde Ermenistan Parlamentosu’nun önünde hâlen devam ediyordu.

1988’de özellikle solcu binlerce muhalifin idam kararından sorumlu komite üyesi Reisi’ye ‘ölüm kasabı’ lakabı verilmişti. Babasını toplu idamlarda kaybetmiş yönetmen, gazeteci Mehdi Shabani, Reisi’nin ölümünün İranlı muhalifler için sembolik anlamını anlattı.

İranlı rap sanatçısı Tumac Salehi’nin avukatı, hükümet karşıtı açıklamlarından dolayı hapse atılan sanatçının idam cezasına çarptırıldığını paylaştı. Ülkede kadınlara yönelik baskı geçen hafta yine arttı, ‘ahlak polisleri’ aktif bir şekilde iş başındaydı.

Fransa merkezli ‘Une Terre Culturelle’ [Bir Kültür Ülkesi] derneğinin Alman, Ermeni ve Türk ortaklarıyla işbirliği içinde yürüttüğü projenin ikinci aşaması 20-27 Nisan arasında Diyarbakır’da yapılıyor. Dört ülkeden gençleri bir araya getiren proje, Fransız-Alman Gençlik Ofisi OFAJ/DFJW ve Erasmus+ Fransız ajansının desteği sayesinde hayata geçiyor.

LGBTİ+ hareketi, son dönemde art arda gelen intihar ve ölüm haberleriyle sarsıldı. LGBTİ+ ölümleri dışlama politikalarıyla doğrudan ilişkili, siyasi bir mesele olduğu hâlde, hareketin parçası olan kişilerin intiharları ve çoğunlukla hizmetlere erişim engellerinden kaynaklanan ölümleri hakkında kamusal alanda konuşmak gün geçtikçe zorlaşıyor.

Yerevan merkezli İnsan Hakları Araştırma Merkezi’nin başkanı Anahit Simonyan, Spitak depreminin etkilediği bölgede barınma haklarının uygulanmasına ilişkin araştırmalarını, değişen hükümetlerin benzerlik politikalarını ve geçici barınaklarda yaşayanların zorunlu tahliye tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını Agos’a anlattı.