YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Demirtaş’ın güçlü bir mizah duygusu taşıdığını, bahsettiği konuların ağırlığına halel getirmeden, egemenleri, iktidarı, mizahın diliyle epey yıprattığını biliyoruz. Demirtaş bu özelliğini, tüm hikâyelerde değil ama ‘yakışacağını’ düşündüğü bir-iki hikâyede ortaya koymuş.

Tekil gibi görünen ama topladığımızda hayli tatsız bir manzara. Bu manzarayı doğuranın OHAL rejiminin de eşlik ettiği mevcut Türkçü-İslamcı koalisyon olduğunu söylemeye gerek yok.

AKP son 12 yılda başlattığı toplumu biçimlendirme planının sekteye uğradığını görmüş ve seçimleri –bir tür- geçersiz kılarak yeniden iktidarı kazanma yoluna gitmişti. Bunu bir baskı rejimi olmadan yapamazdı.

Danıştay Başkanı eleştirilere yanıt verir, kabul etmez vs bunları anlarım fakat bunun da ötesine geçip ana muhalefet partisinin siyasi durumuna ilişkin, iktidar medyasını aratmayacak analizlere girişmesine ne demeli? Bunları da mı artık normal karşılamak gerekecek?

Fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla bir pankartta “Nuriye ve Semih” hemen altındaki pankartta da “Yaşasın” yazıyordu. Özetle Nuriye ve Semih yaşasın, demişler. Böylesi bir talep nasıl oluyor da suç oluyor, bunu anlamaya çalışıyoruz günlerdir.

Beşiktaş-Konya maçında olanlara “Toplumsal kutuplaşma”nın sonucu olarak bakmak elbette mümkündür. Ancak meseleye sadece bu açıdan baktığımızda bir yere varamayız. Öncelikle şu soruya yanıt bulmalıyız: “Toplumsal kutuplaşma”yı yaratan kimdir?

Totalitarizmin gücü buradadır. Bir yalanın beş yüz bin kere, bir milyon kere söylenmesi gerektiğine inanır, bu sistemi kuranlar. Ve bunu yaparlar da. Sonunda yalanlarına inanan bir kitle yaratırlar ve bu kitle bir kez yaratıldıktan sonra sıra beş yüz bin kere bir milyon kere tekrarlanacak yeni yalanlara gelmiştir.