GÜVEN BAYAR

Heykeli ilk olarak 1984 tarihli bir kartpostalda gördüm. O döneme dair bilgi alabileceğim herkesle iletişim kurdum. Eski Ordu Kültür Müdürü Servet Yerli, Ordu'da ilk Devlet Güzel Sanatlar Galerisi olarak 1990’da eski Otogar Binası’nın altında açılan galerinin müdürü ressam Talip Sezer, koleksiyoner Mürsel Engin ve kent belleği çok güçlü olan, yakın zaman önce kaybettiğimiz Behire Tercan, Halis İşcan... Kimisi hatırlayamadı bile , kimisi de hatırladı ama kimin yaptığını ve heykele ne olduğunu bilmediklerini söylediler.

Ordu Ermeni cemaatinin büyüğü, sevgili Araksi Çitçiyan’ın Paskalya bayramının ikinci günü yani Merelots’ta Balıklı Ermeni Mezarlığı’nda 40 duası vardı. Hikayesini 24 Nisan’da yazmanın daha anlamlı olacağını düşündüm çünkü soykırımdan asla sağ çıkılamaz. Fiziki olarak kurtulabilirsiniz, ama zihniniz ve ruhunuz sonsuza dek işkence çeker.

Ordu’da Türk Sokak’tan başlayan, Zafer Sokak’a bağlanan ve Kurtuluş Sokak’la devam eden Zafer-i Milli Mahallesi’nin yani Ermeni Mahallesi’nin köklü geçmişini, devlet aklının rövanşist isim değişiklikleriyle hafızalardan silme hamlesi, utanç verici.

"Albümüm ‘Intra Muros Istanbul’, dinleyiciye sur içi İstanbul’undan müzikli bir rota sunuyor. 8 şarkı yer alıyor albümde. Bu şarkıların 7'si 17. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasında yaşamış müzisyenlere ait. Albümün son parçası ise müziği bana ait bir şarkı. Şarkıların her biri Intra Muros yani surlar arasında konumlanan şehirde bir mekâna ve bir karaktere referansta bulunuyor."

Bakırcı Mıgırdiç Usta ile Hıngeni Hanım’ın ikinci oğlu olarak 1924 yılında Ordu’da dünyaya gelen ve baba mesleği bakırcılığı seçen Harutyun Artun’un (Bakırcı Harut) 100. yaş gününü kutlayacağız.

Ordu Ermeni cemaatinin büyüklerini, Harutyun Artun, Ohannik Bakır, Nişan Deveciyan, Araksi Çitciyan sırayla aradım. Çeşmeyi detayı ile birlikte anlatmaya başladığımda herkes sürece hatırladıkları kadarıyla katkıda bulundu, hem yapının ve çeşmenin hikâyesini hem de Ordu Ermeni Mahallesi’nin sınırlarının düşündüğümüzden çok daha geniş olduğunu teyit etmiş olduk.

Faik Ali Bey’in verdiği cevap; “Bu cinayetleri işlemeyeceğime göre istifamı kabul buyurun, başkasını tayin edin, emirlerinizi o uygulasın” olur. Aldığı tehditler ve İttihat ve Terakki Partisi’nin mutasarrıflık binası önünde topladığı grubun “Gâvur mutasarrıf, çık dışarı!” tehditleri onu korkutmaz. Faik Ali Bey, mutasarrıf olarak görev yaptığı 1915’in Ocak ayından 1916’nın Mart ayına kadar Kütahya’dan tek bir Ermeni tehcir edilmez.

Varlık Vergisi kanununun resmî gerekçesi, hükümet tarafından ‘olağanüstü savaş koşullarının yarattığı yüksek kârlılığı vergilemek’ herhangi bir dinî veya etnik grubu hedef almamak olarak dile getirilse de basına kapalı olarak yapılan CHP grup toplantısında başbakan Şükrü Saraçoğlu’nun vurguladığı gerekçeler farklıdır: “Bu kanun aynı zamanda bir devrim kanunudur. Bize ekonomik bağımsızlığımızı kazandıracak bir fırsat karşısındayız. Piyasamıza egemen olan yabancıları böylece ortadan kaldırarak, Türk piyasasını Türklerin eline vereceğiz.”

Ordu’daki Ermeni toplumunun tarihine yönelik çalışmalarıyla bilinen Güven Bayar, Fatsalı devrimci Sayim Şen’in hikâyesini Agos okurları için kaleme aldı. Sayim Şen, devrimcilikle nasıl tanıştığını, Fikri Sönmez'i, Nokta Operasyonu'nu, 12 Eylül'ü, cezaevinde Ermeni olmayı , cezaevi sonrasındaki hayatı anlatıyor ve ekliyor: Hayatımın en güzel yılları, mücadelenin içinde bulunduğum yıllarmış.