Yarbay Mehmet Hayri’den İttihatçılara: ‘Yarın sabah bu şehri terk edin!’

'Kurtaranlar' dizisinin dördüncü yazısında, karşımızda Zonguldak gibi, görece az sayıda Ermeni nüfusu barındıran küçük bir şehir ve bu sefer bir vali değil, vicdan sahibi bir Osmanlı askeri var: Kurmay Yarbay Mehmet Hayri (1879-1934).

1915’in kurtarıcı portrelerini ele aldığımız bu yazı dizisinde, şimdiye dek Kütahya’daki Ermeni nüfusu kurtaran Faik Ali’nin, Konya’da tehcire dur diyen Mehmet Celal’in ve Kastamonu’da merkezî hükümete rağmen vicdanının sesini dinleyen Vali Reşit Bey’in hikâyelerine değindik. Dizinin bu dördüncü yazısında, karşımızda Zonguldak gibi, görece az sayıda Ermeni nüfusu barındıran küçük bir şehir ve bu sefer bir vali değil, vicdan sahibi bir Osmanlı askeri var: Kurmay Yarbay Mehmet Hayri (1879-1934).

Mehmet Hayri, 1879’da Konya’da dünyaya gözlerini açar. Topçu Okulu ve Mühendishane-i Berri-i Hümayun’da (bu okul, İstanbul Teknik Üniversite’sinin temellerinin atıldığı okuldur) eğitim görür. 1904’te Harp Akademisi’ni yüksek derece ile bitirir. 1912’ye kadar kadar, Edirne ve Kırklareli bölgelerinde bölük ve batarya komutanlığı görevlerinde bulunur. Eylül 1912’de Balkan Harbi esnasında Kırcaali Kolordusu Kurmay Başkanı olarak görev yapar ve savaş sırasında esir düşer. Harp bitene kadar (Eylül 1913) Bulgaristan’da esir olarak kalır. 1915 yılının ilk aylarında bir süre Çatalca Tahkim Komutanlığı Kurmay Başkanlığı’nda bulunduktan sonra, Mayıs 1915’te Zonguldak Müstahkem Mevki Komutanlığı’na atanır. Öyle ki, Mehmet Hayri Bey 1915’in o karanlık günlerinde tehcir emri Zonguldak’a ulaştığında, bölgedeki en yüksek askeri yetkili konumundadır.

Sert muhalefet

Zonguldak’ta o dönem 28 bin civarında Müslüman nüfus, 2 bin civarında Rum ve 500 kadar da Ermeni yaşamaktadır. Zonguldak’taki Ermeni nüfusun tehcir edileceği emri şehre ulaştığında, Kaymakam İbrahim Bey tehcir emrini uygulamakta isteksizdir. Sayıları 110 hane olmak üzere 500 kadar olan Zonguldak Ermenileri, Müslüman komşularıyla barış içinde yaşamaktadır ve Kaymakam İbrahim Bey, bölgesindeki Ermenilerin yaklaşık 1.000 km doğudaki Rus ordusuna yardım ve yataklık ettiği gerekçesinin gerçekliği yansıtmadığına inanıyor olacaktır ki, tehciri uygulamak istemez. Tehcir emrini uygulamayı ağırdan aldığını gören İttihat ve Terakki merkezi, o dönem Bolu sancağına bağlı olan Zonguldak’a, kendisini uyarmaları için Bolu parti şubesindekileri görevlendirir.

Bolu İttihat ve Terakki şubesinden yetkililer, kısa süre zarfında Zonguldak’a ulaşır ve soluğu Kaymakam İbrahim Bey’in makamında alırlar. İttihatçı yetkililer, Kaymakam İbrahim Bey ve Yarbay Mehmet Hayri’ye “Tehcir emrini derhal uygulamaya koyun!” diye telkinde bulunurlar. Mehmet Hayri, buna net bir şekilde cevap verir: “Yarın sabah bu şehri terk edin!” İttihatçılar bu sert duruş karşısında, ertesi sabah Zonguldak’tan derhal ayrılırlar. Böylelikle Mehmet Hayri, Zonguldak’taki tek bir  Ermeni’nin dahi tehcir edilmemesini sağlar.

Dacad’ın raporu 

Zonguldak’ta (muhtemelen şehirdeki Meryem Ana Ermeni Kilisesi’nde) dinî görevli olarak bulunan Rahip D. Dacad, 3 Aralık 1918 tarihinde Jamanak gazetesine gönderdiği kısa raporunda, Zonguldak Ermenilerinin Kaymakam İbrahim Bey’in ve özellikle de Yarbay Mehmet Hayri’nin sert muhalefeti sayesinde tehcirden kurtulduklarını yazar. D. Dacad, 110 hanenin savaştan önce olduğu gibi Zonguldak’taki yaşamlarına devam ettiklerini belirtir. Rahip, Ermenilerin işletilmekte olan kömür madenlerinde üstlendikleri aktif görevlere ve şehir ekonomisine sundukları katkılara da değinir.

Savaş sona erdiğinde, Kastamonu Valisi olarak görev yapan İbrahim Bey, Mustafa Kemal’e Samsun’a çıktığı zaman desteğini sunar ve milli mücadeleye katkıda bulunur. Kurmay Yarbay Mehmet Hayri ise İstanbul’a gitmez, Anadolu’da kalarak mücadeleye destek verir ve sonrasında katkılarından ötürü TBMM tarafından İstiklal Madalyası’yla ödüllendirilir.

Bu iki vicdanlı insan, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde yüz binlerce Ermeni’nin katledildiği o kanlı günlerde, onurlu bir duruş sergilediler ve bölgelerindeki Ermenilerin hayatlarını kurtardılar. Aradan geçen yüz yılın ardından bugün, mevkilerinden veya belki de canlarından olmak pahasına emirlere karşı gelerek insanlık adına yapmaları gerekeni yapan bu iki onurlu insan, geç de olsa, çok büyük bir teşekkürü hak ediyorlar.

Tehcir emri Zonguldak’a ulaştığında burada yaşayan 500 kadar Ermeni’yi felaketten kurtaran vicdanlı bir Osmanlı askeri vardır. O asker, Konyalı Kurmay Yarbay Mehmet Hayri’dir.



Yazar Hakkında