Böyle büyüdü Josie

ADALET ÇAVDAR

İnsan yaralanarak büyür. Sizi siz yapan şeyler; yaşınız artar bedeniniz büyürken sağınıza solunuza atılan çiziklerin tamamıdır. Bir coğrafya atlasıdır beden; en savunmasısız toprağında gül bitirebildiğiniz ve dikenini her daim kendine batırdığınız kutsal toprak bütünüdür. Yaşadığı şeylere göre değişir, dönüşür evrimini tamamlar. İlk aşkla büyüsü bozulur büyümenin kadınlığa ve erkekliğe kavuşmanın önemi kalmaz, kalp büyür göğüs kafesine sığmaz, insan öleceğini sanır ama yaşamaya bir şekilde devam eder. 

Hissiyatta ağır bir novella 

Yazının bir çok türünde eserler üreten ve bir çok ödüle layık görülen 1938 doğumlu Amerikalı yazar Joyce Carol Oates’in ‘İlk Aşk: Gotik Bir Hikâye’ adlı novellası, Alakarga Yayınları tarafından Erhan Sunar çevirisiyle yayınlandı. Yükte hafif hissiyatta ağır olan novella, bir kız çocuğunun kalbinin ve bedeninin yokluk ve varlık arasında büyümeye çalışmasını anlatıyor; görünmez çocukların, her tarafındaki çiziklerinden bahsediyor.

Onbir yaşında güzel, zeki ve yaşıtlarından farklı bir kız çocuğu olan Josie’nin hikâyesinin içerisinde dolaşırken o yaşlarınıza dönüyorsunuz ister istemez. Josie kadar kırılmamış olsanız dahi kırılan yanlarınıza dönüp bakıyorsunuz. İlk aşkın kıymeti harbiyesi kuşkusuz hepimiz için çok büyük ve kıymetilidir. Erkekliğe ve kadınlığa kocaman bir korku ve kocaman bir cesaretle en bilmediğiniz en mahrem yola girme arzusu duyarken nasıl sağ kalmıştınız, hatırladınız mı?

Bu hikâyede Josie de sağ kalıyor. Annesinin ani bir kararla babasını terkedip Josie’yi de alarak yola çıkmasının ardından yerleştikleri teyzesinin evinde kuzeni Jared’le tanışmasıyla aşktan haberdar oluyor Josie. 23 yaşında din eğitimiyle yetiştirilen ve kendisinden bir din adamı olması beklenen Jared kendisine duyulan bu ilgiyi sadistçe kullanmayı adeta bir hak olarak görüyor.

Kendi güzelliğiyle kendisinin ve etrafındaki herkesin başını döndüren annesiyse Josie’nin büyüdüğünün farkına varamıyor. Ona verdiği öğütlerin en başında ise sadece korkusuz olması var. Annesinin kızına reva gördüğü bir hayatın hikayesi var bu novellada. Annesinin keskin ve merhametsiz konuşmalarının altında kalan Josie, onu tanımlayabilecek bir yetişkinliğe sahip olmamasından ötürü, kendisini ve başına gelen şeyi tanımlayamıyor olsa da annesinin onu kendisinin yaşadığına bir tanık olarak büyüttüğüne emin.

Kalbi Josie’yi aşık olduğuna ikna edip Jared’in yanına yönlendiriyor sürekli; Josie korkmazsa büyüyebileceğine inanıyor adeta. Vücudu, kalbi ve aklı yara bere içerisinde dönüyor evine sürekli. Kalbinin ve aklının yaraları kimse tarafından farkedilmiyor, vücudunun görünen yaralarını ise basit yalanlarla saklayabiliyor; Jared’in kolalı gömlekleri ve her daim düzenli hayatının içerisindeki kirliliği görüyor. Küçük yaştan itibaren aldığı din eğitimini sindiremeyen ve sadist bir kişileğe sahip olan Jared, Josie’ye sıklıkla sessiz olmasını tembihliyor. Annesinin yanında, annesinin farkına varmadığı ve ufak tefek yalanlarla annesini idare edebildiğini anladığında Josie irade kavramını öğreniyor. Kendi varlığını kendisine kanıtlıyor ve bütün mümkünlerin kıyısında dolaşmaya cesaret ediyor. Celladına aşık bir kız çocuğu aslında Josie; üstüne üstelik bunun bilincinde, annesinin keskin cümlelerinin arasında, görünmezliğiyle korkmamayı öğreniyor.

Bütün bu olup bitenlerin arasında Tanrı’yla olan ilişkisini de gözden geçiriyor Josie; Tanrı’nın kadınlarının olmaması sıkıyor önce canını sonra verilen yanlış vaatlerle kırılan kalbine bakıyor, inançları sarsılıyor. İnanmak ve güvenmek demirden leblebi; ne yeniliyor ne yutuluyor.

Peki, Türkiye’de durum ne?

Bizim ülkemizde hâlâ konuşulamayan, adı anılamayan konuların başında ve en iç acıtanıdır ‘ensest’ yani aile içi cinsel istismar. Oysa ensest, Türkiye’de en çok yaşanan aile içi şiddet tiplerinden biridir. En güvendiğiniz, en sevdiğiniz ve en yakınınızdaki insan sizi istimar eder ve o bölünmez, dokunulmaz ‘aile kutsallığı’ içerisinde siz parçalanarak büyümek zorunda kalırsınız. ‘Çocuk Bedenime Dokunma’ sloganıyla çalışmaya başlayan ufak bir ekip yakın zamanda dernek olarak hayatlarına devam etmeyi hedefliyorlar. Sosyal medya da ve basında yer almaya başlayan konularda yetkin insanlar bir konuşulmayanı daha gün yüzüne çıkarmak için çaba sarfediyorlar. Bölünmez ailelerin, savunmasız çocuklarının seslerini çıkarabilecekleri bir yerin mümkün olabilme ihtimali bile günümüz koşullarında insana biraz güç veriyor. 

İlk Aşk
Joyce Carol Oates
Çeviri: Erhan Sunar
Alakarga Yayınları
80 sayfa.