Define yerin altında değil üstünde

Hrant Dink Vakfı’nın kültürel miras üzerine çalışmaları devam ediyor. Türkiye genelinde Ermeni, Rum, Süryani ve Musevi yapılarının envanterinin çıkartılmasının arından Kayseri’nin kültürel mirası mercek altına alındı. 19. yüzyıl sonunda nüfusunun üçte birini gayrımüslimlerin oluşturduğu Kayseri, kültürel miras açısından en zengin ama üzerine en az çalışma yapılan kentlerden.

Hrant Dink Vakfı, hâlâ direnen kültürel miras yapılarının korunarak, restore edilerek, geleceğe taşınması için yaptığı saha çalışmasını, ‘Ermeni ve Rum Kültür Varlıklarıyla Kayseri’  adıyla kitaplaştırdı. Çalışma kapsamında Kayseri’yle ilgili  kaynaklar üzerinde yapılan araştırmanın yanı sıra Hrant Dink Vakfı araştırmacıları, Kültürel Mirası Koruma Derneği’nden uzmanlarla birlikte Kayseri’de üç haftalık bir çalışma yaptı.  Çalışmanın sonucunda hem Kayseri’nin detaylı kültürel miras envanteri çıkartıldı hem de acilen korunması gerekli 18 tarihi yapının detaylı mimari analizleri çıkartıldı. Kitapta ayrıca Kayseri’yle ilgili çeşitli makaleler de yer alıyor. Hrant Dink Vakfı Yayınları tarafından yayınlanan kitap Vakıf’tan ücretsiz edinilebiliyor. 

Yapılan çalışma sonucunda, varolan 377 yapıdan sadece 181’i yerinde tespit edilebildi. 208 yapının ise fiziksel izlerine rastlanılamadı. Tespit edilen 181 yapıdan 113’ü Ermeni 68’i Rumlara ait.

Araştırmacılardan Zeynep Oğuz, tarihi yapıların geleceğiyle ilgili olarak kamunun önemli bir sorumluluk taşıdığını şu sözlerle ifade ediyor:

“Bu tespit 2015’in bir fotoğrafı ancak hızla artan tahribat nedeniyle iki yıla kadar bu yapılardan ne kadarının ayakta kalacağı bir muamma.  Kayseri’nin geçmişi çok zengin olmasına rağmen tarihine dair çok az kaynak bulunuyor. Bu konuda resmi envanterin artması gerekiyor. Üniversitelerin, müzelerin gayrımüslimlerin bu kentin ayrılmaz bir parçası olduğuna dair bir söylem geliştirmeleri gerekiyor. Miras ancak yerel halkın, toplumsal beleğinin çabaları ile korunabilir. Bu konuda da kamuya çok iş düşüyor. Biz bu çalışmayı yerel halkın katkısıyla yaptık. Amacımız da onlara definenin yerin altında değil, üstünde olduğunu gösterebilmek. ”

Kültürel Mirası Koruma Derneği’nden Banu Pekol, tescil edilmesine rağmen büyük risk altında olan tarihi yapılara dikkat çekiyor: 

“Tespit ettiğimiz yapılar arasında mimari değeri ve kaybolma riski yüksek 18 yapının envanteri çıkartıldı. Risklere yönelik çeşitli öneriler getirdik. Bu yapıların hepsi tescilli. Ancak tescilli olmaları korundukları anlamına gelmiyor. Bu yapılar korunmazsa yok olacak. Yangın, su baskını, vandalizm gibi tehditlerle karşı karşıyalar. Anadolu’da çok yaygın olan definecilik de çok yaygın. Hepsi başıboş bırakılmış, kilitleri bile yok. Herkes rahatça girip çıkabiliyor. Her yer kazılıyor, çok ciddi hasarlar var.”

Baron Seropyan'a adandı  

Yayınlanan kitap Agos Gazetesi kurucularından Sarkis Seropyan’a adandı. Kitapta ayrıca Seropyan’ın oğlu Vağarşağ Seropyan’ın babası için kaleme aldığı bir yazı da bulunuyor: 

“İl il devam etmesi planlanan bir serinin ilk halkası olan bu çalışmayı, Agos’un kurucuları arasında yer alan ve Ermenice sayfalarının editörlüğünü yapan, yıllardır Anadolu’yu karış karış gezip Ermeni yapılarının izlerini süren ve bu çalışmaların ilk tohumlarını, Agos’ta yazdığı yazılarla atan, 28 Mart 2015’te kaybettiğimiz Sarkis Seropyan’a adıyoruz.”

Surp Stepanos Kilisesi (Germir)

Konumu: Melikgazi ilçesi, Germir Mahallesi.

İnşa dönemi/yılı: 1860.

Mimarı: Bilinmiyor.

Etnik ve dinî aidiyet: Ermeni Apostolik.

Mevcut işlevi: Ahır ve konut.

Mülkiyet durumu: Özel mülk (bakımı Kayseri Valiliği’nin sorumluluğunda).

Tarihçesi: Kilise, köyün girişine yakın, düz bir arazi üzerinde, duvarlarla çevrili bir avlunun içinde yer alıyor. Seyyahların, hakkında “Rum kilisesine göre daha yeni ve güzel bir okulu vardır” yorumunu yaptığı kilisenin, Surp Asdvadzadzin’e adanmış ve 1858 yılında yanmış olan kilisenin yerine inşa edildiği, 1860’da kubbesinin yapıldığı ve 1919’da ayakta olduğu biliniyor. 

Güncel durumu: Günümüzde, duvarlarının bir kısmı, iç sütunları ve bölümleri bulunmayan kilise, ahır ve konut olarak kullanılıyor. Yapının batı ve güney duvarlarına konut yerleşmiştir. Apsis duvarları ve batı duvarı hâlâ ayaktadır. Narteks kısmı konut olarak kullanıldığı için yapıya kuzeybatı duvarından girilmektedir. Narteksin üst katı, kemer iç dolgularından anlaşılacağı gibi, moloz taş örgüyle sonradan kapatılmıştır. Ortaya ve yanlara küçük birer pencere açılmıştır. Yapı, zaman içinde geçirdiği bozulmalar sebebiyle net bir plan şeması sunmamaktadır ancak, kısmen ayakta kalmış olan dış duvarlar ve iç yüzeylerdeki izler, plana dair bir fikir vermektedir. Çatısı günümüze ulaşmamış olan yapının duvarlarının açıkta kalmış olması nedeniyle, özgün iç yüzeydeki sıva kalıntıları korumasız, doğa ve insan tahribatına açık durumdadır. Yaklaşık 2710 metrekarelik bir alanı kaplayan arazi düzdür ve köyün girişine yakın konumdadır. Yapının doğu kısmı taş evlerin oluşturduğu sokağa, batı kısmı ve önünde uzanan geniş avlusu ise köyün girişinden geçen anayola cephelenmiştir. Kiliseyi batı ve güney yönlerde çevreleyen avlu duvarının üzerinde yer alan ve bugün kapatılmış olan iki adet açıklığın özgün kapılar olduğu düşünülüyor. 

Risk değerlendirmesi ve öneriler: Germir’de 19. yüzyılın ikinci yarısında yapılmış tek Ermeni kilisesi olan yapı, günümüze, büyük kısmını ve birçok özelliğini yitirmiş halde ulaşabilmiştir. Çevresindeki birçok yapı gibi bakımsız ve tahribata açık durumdadır. Ev olarak kullanılması nedeniyle özgün özelliklerinin pek çoğu bozulmuş ve mimari dokusu bakımsız kalmıştır. Deprem yüklerine dayanıksız durumdadır; strüktürel olarak acil müdahaleye ve korumaya ihtiyaç duymaktadır. Yapı alanı, içinde bulunduğu çevre için hazırlanacak rehabilitasyon ve restorasyon projesi çerçevesinde ele alınarak, kalan duvarlar tahrip edilmeden, yeni fonksiyonlar için planlanmalı, temizlenmeli, korumaya alınmalı, bilgi tabelası konmalıdır. Yapı, kalan duvarları korunarak tamamlanabilir, çok amaçlı salon haline getirilebilir veya mevcut haliyle korunarak turistik amaca hizmet edebilir.

Sarkis Gümüşyan Okulu

Konumu: Melikgazi ilçesi, Caferbey Mahallesi.

İnşa dönemi/yılı: 1826.

Mimarı: Bilinmiyor.

Etnik ve dinî aidiyet: Ermeni Apostolik.

Mevcut işlevi: Kullanılmıyor.

Mülkiyet durumu: Kayseri Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Apostolik Kilisesi Vakfı’na ait. 

Tarihçesi: Alboyacıyan’a göre, 1826’da, Hacı Sarkis Ağa Gümüşyan (Gümüşzade), ‘dışa şar’da (dışarı şehir) yaşayan fakir Ermeni çocuklar için, şehrin güneybatısında, dar ve kirli sokaklarla çevrili fakir bir semtte bulunan, Surp Sarkis Kilisesi’ne ait büyük bir evi yenileyip uygun değişiklikler yaparak okul haline getirmiştir. Kurucusu, okul için sabit bir gelir temin etmek üzere birkaç dükkân ve başka mülkler satın alarak okula tahsis etmiştir. Semt okulu niteliğindeki kurum, fakir öğrencilerin okula nalınlarıyla gitmesinden dolayı, halk arasında ‘Nalınlı Mektep’ olarak anılmıştır.

Hacı Sarkis Gümüşyan’ın oğulları Taniel ve küçük kardeşi Hovhannes, babalarının izinden giderek Gümüşyan adını ölümsüzleştirmişlerdir. 1868 yılında Kayseri Surp Lusavoriç Kilisesi’nin avlusuna bitişik evleri satın almış, Gümüşyan Okulu’nu inşa ettirmiş, okula gelir sağlamak üzere mülk ve bir fon vakfetmişlerdir. Öğrenci sayısının binlere ulaştığı yıllarda, 1859’da inşa edilmiş olan Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi’nin üst galerisindeki iki bölüm, sınıf olarak kullanılmaya başlamıştır. Alboyacıyan’ın, 1901 tarihli bir istatistikten aktardığına göre, bu tarihte, anaokulu, ilkokul ve iki yıllık tamamlayıcı bir bölümden oluşan Gümüşyan Okulu’nun 680 ücretli, 250 burslu öğrencisi ve 14 öğretmeni vardı. Tehcirden sonra Kayseri’deki Ermeni cemaatinin ibadethanesi ve okulu olarak sadece Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi, Gümüşyan Okulu ve bitişiğindeki yapılar kalmıştır. 1920 yılında, Gümüşyan Okulu yetimhane-okul işlevini üstlenmiş, ancak birkaç yıl sonra, öğretmen yokluğundan ötürü eğitim hayatı son bulmuş ve buradaki 300 yetim çocuk Kıbrıs Melkonyan Okulu’na nakledilmiştir. Gümüşyan Okulu’nun vakfiyesi günümüzde Türkiye Ermenileri Patrikliği nezdinde seçilmiş bir heyet tarafından yönetilmektedir.

Güncel durumu: Yapı harap ve yıkık bir durumda olduğundan iç mimari özellikleri tanımlanamamaktadır. Kitabeye kadar yükselen batı cephesi, ana girişinden bir detay ve doğu cephesinin cüzi bir kısmı günümüze ulaşabilmiştir. Kitabeli giriş cephesi değerlendirilerek, yapının Batılılaşma dönemine has neoklasik üsluba ait özellikler gösterdiği söylenebilir. Günümüzde yapının üst örtüsü, yan mekânları ve yapıyı bütünleyen diğer cepheler neredeyse tamamen yok olmuştur. Mevcut duvar ise, yapının gerisinin yok olmuş olmasından dolayı, hem kendi bütünlüğü, hem de çevresi açısından tehlike arz etmektedir.

Risk değerlendirmesi ve öneriler: Kayseri kentinin ve Ermeni halkının geçmişine tanıklık eden yapı, yüksek derecede çökme riski taşımaktadır. Yapının kurtarılabilmesi için bir an önce korumaya alınması ve restorasyon çalışmalarının uygulanması şarttır. Özgün biçimine  kavuşturulması için olanakların mevcut olduğu yapıya, çok amaçlı, kültürel bir işlev (müze, kütüphane, konferans salonu) kazandırılması önerilir.

Surp Asdvadzadzin Kilisesi

Konumu: Develi ilçesi, Aşağı Fenese mahallesi.

İnşa dönemi/yılı: 19. yüzyıl.

Mimarı: Bilinmiyor.

Etnik ve dinî aidiyet: Ermeni Apostolik.

Mevcut işlevi: Kullanılmıyor.

Mülkiyet durumu: Develi Belediyesi’ne ait.

Tarihçesi: Binanın yapılışı ve tarihsel gelişimi hakkında yazılı kaynak bulunamadı. Kilise plan şeması, inşa tekniği ve tezyinat özelliklerinden, 19. yüzyılda inşa edilmiş olabileceği tahmin ediliyor. 

Güncel durumu: Bir müddet ahır olarak kullanılmış olan kilise bugün metruk durumdadır. Kaya içine inşa edilmiş olan yapı, özgün plan şemasını kaybetmemiş fakat hem doğal nedenlerle, hem de insan müdahaleleriyle tahribata uğramıştır. İç mekândaki sütunların hepsi kesilmiştir. İç duvarlarda sıva bozulmaları görülür. Fresklerin hemen hemen hepsi yok olmuştur. Kubbe pandantifinde renkli melek tasvirleri ve apsis iç duvarında kalem işi motifler görülmektedir. Anayola çok yakın olmayan bir noktada bulunan ve başka yapılarla çevrili olan kiliseye rehbersiz ulaşmak zordur. Bilgi tabelası ve bilenler dışında ziyaretçisi bulunmamaktadır. 

Risk değerlendirmesi ve öneriler: Yapı, hem strüktürel durumu, hem de insan ve doğa tahribatına açık olması itibariyle risk altındadır. Dıştan kolayca fark edilemez durumdadır. Vandalizme ve –çatı örtüsünün iki yerden açık kalmış olması nedeniyle– rüzgâr ve yağmurun etkilerine açıktır. Tüm sütunları kesilmiştir; deprem yüklerine karşı dayanıksız, kötü ve bakımsız durumdadır. Strüktürel olarak acil müdahaleye ve korumaya ihtiyacı vardır. Yakın çevresinde kazılar yapılarak özgün kotlarla ilgili daha fazla bilgiye ulaşılması gerekmektedir. Çatısı ve kapısındaki açıklıklar örtülerek, iç mekânın daha fazla tahribata uğraması engellenmelidir. Kaya kiliselerine güzel bir örnek teşkil eden yapı, onarılarak, inanç turizmi kapsamında değerlendirilebilir. Temizlenmeli, korumaya alınmalı ve bilgi tabelası konmalıdır.

Kategoriler

Türkiye Azınlıklar



Yazar Hakkında

1985 doğumlu. Güncel politika, insan hakları, azınlık mülkleri ve Kürt meselesi üzerine haberler yapıyor. Musa Anter Gazetecilik Ödülleri 2008 yılı en iyi haber ödülü sahibi.