Halki’nin kayıp geçmişi kartpostallarla bugünü sualtı fotoğraflarıyla sergileniyor

17 Haziran pazar günü, Heybeli Ada’da Adalar Müzesi tarafından düzenlenen iki ayrı serginin açılışı vardı. ‘Marmara’da Hayat Var, Şimdilik’ başlığını taşıyan sergi, Marmara Denizi’nde bugün hâlâ yaşayabilen canlılara dikkat çekmeyi amaçlıyor. ‘Halki’den Yansımalar: Kartpostallarda Ada’ sergisi ise, ziyaretçiye, 20. yüzyıl başlarındaki ada hayatına ve mimarisine kartpostallar aracılığıyla tanık olma imkânı sunuyor.

LORA SARI
lorasari@hotmail.com

Küratörlüğünü Serço Ekşiyan ve Ateş Evirgen’in yaptığı, ‘Marmara’da Hayat Var, Şimdilik’ sergisi 80 adet renkli denizaltı fotoğrafından ve deniz kirliliğini gösteren video yerleştirmelerinden oluşuyor. Videolarda, uzmanlar, Adalılar ve Adalı balıkçılarla yapılan görüşmeler dikkat çekiyor. Serginin yansıttığı canlı çeşitliliği çok çarpıcı; üstelik, Serço Ekşiyan’ın söylediğine göre, gördüklerimiz “kenarda köşede kalanlar.” Bu çeşitlilikten etkilenirken, bir yandan da onların balık ağları veya balık ağı kurşunları nedeniyle yok olma ihtimalinden kaygı duyuyor insan.

Ekşiyan, 1975 yılına ait bir video izleyip, bazı canlıların sayısının büyük oranda azaldığını, bazılarının ise tamamen yok olduğunu fark edince, çok geç olmadan “kenarda köşede” kalanları belgelemek istemiş. Bunun için fotoğraf ve videodan yararlanmaya karar vermiş; işin video kısmını kendisi üstlenmiş, fotoğrafları ise, kendisi gibi uzun yıllardır dalgıçlık yapan ve aynı zamanda sualtı fotoğrafçısı olan dostu Ateş Evirgen'e bırakmış.

Sualtı fotografları çekmek için dünyayı dolaşan ve ‘Su Altı Dünyası’ adlı bir dergi çıkaran Evirgen, bu konuda birçok makale ve kitap da yayımlamış. Ekşiyan, “Biz aslında sadece kişisel ve bir nevi tarihi döküman oluşturma fikrindeydik. Ateş’in çektiği fotoğrafların çok iyi olması, sergi fikrini doğurdu” diyor. Ekşiyan ve Evirgen, kişisel ilgi ve meraklarıyla başladıkları bu işin sergiye dönüşmesinden çok memnun.

1973 yılından beri profesyonel dalgıç olan Ekşiyan, çok uzun süredir Marmara Denizi’ndeki tahribatın farkında ve bu konuda çalışmalar yapıyor. Zaman zaman sualtında oluşan olumsuzlukları videoya kaydedip, çektiği filmleri İstanbul Üniversitesi ve çeşitli çevre örgütleriyle paylaşıyor. Yasal ancak yanlış avlanma yöntemleri nedeniyle hem deniz kayalarını tahrip eden, hem de canlıların hayatlarını tehlikeye atan ağları, herhangi bir kurumdan destek almadan, birkaç arkadaşıyla birlikte temizliyor.

Bugüne kadar toplamda 6 bin metrekarelik ağ çıkardığını söyleyen Ekşiyan, bu bölgelerde yeniden hayat başlamasını umduklarını ama çok geçmeden yine aynı yerlerde ağlarla karşılaştıklarını anlatıyor. Bilinçsiz avlanmaya karşı hiçbir yasal önlem alınmasa da, Serço Ekşiyan Marmara’dan umudunu yitirmiş değil; “78 yılında kaybolan ıstakozlar, 96 yılında geri döndüler. Kim bilir, belki bir gün diğerleri de döner” diyor.

İskele Meydanı’ndaki açık sergi alanına kurulan sergiyi Ekim ayına kadar ziyaret etmeniz mümkün. Yaz ayları boyunca bu alanda çocuklar için deniz yaşamıyla ilgili atölyeler düzenlenecek. Bu arada, Adalar Müzesi’nde yer alan, Marmara Denizi'ndeki kirlenmenin, yok olan canlı türlerinin, kabuklular ve Adalar’ın oluşumundan bu yana gelip geçen canlıların anlatıldığı kalıcı bölümü de unutmamak gerek.

‘Öyle bir dönem ki...’

Yine Adalar Müzesi tarafından düzenlenen, ‘Halki’den Yansımalar... Kartpostallarda Ada’ adlı serginin kuratörlüğünü Halil Gökman, tasarımını ise, ilk sergide olduğu gibi Sera Dink üstlenmiş. İsmet İnönü Evi’nde açılan sergide, yaklaşık 15 yılda toplanan kartpostallar yer alıyor. 19. yüzyıl sonlarından 20. yüzyıl ortalarına kadar uzanan süreçte basılmış kartpostalları içeren bu koleksiyon, Türkiye’nin politik ve kültürel açıdan çok önemli bir dönemine de tanıklık ediyor.

Kuratör Gökman bu dönemi şu sözlerle anlatıyor: “Bir dönem düşünün ki, adada Hüseyin Rahmi romanlarını yazarken, Nurullah Berk ilkokula gidiyor. Aziz Nesin henüz küçük bir çocuk... Rıhtımın hemen yanındaki Bahriye Mektebi'nde Nazım Hikmet ve Necip Fazıl üniformaları içinde öğrenim görüyorken, Yahya Kemal ve Hamdullah Suphi okulun öğretmenlerinden... Karşı tepe üzerinde kurulu Ruhan Okulu ise, aralarında şimdiki İstanbul Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos’un da bulunduğu birçok üst düzey din adamı yetiştiriyor...”

Romanlara konu olan ünlü Heybeliada Sanatoryumu, 1903 yılında ‘Aida’ ve ‘La Traviata’ operalarını sahneleyen Hotel Belle-vue’nün arkasındaki tahtadan tiyatro evi, Ruhban Okulu, Bahariye Mektebi ve Elen Ticaret Okulu’nun fotoğraflarının basılı olduğu kartpostallar, sergide görebileceğiniz ilginç parçalardan sadece birkaçı. II. Meşrutiyet’in ilanından hemen sonra basılan, 30 Temmuz 1908 tarihli, üzerinde ‘Yaşasın Anayasa’, ‘Padişahım çok yaşa’ yazan kartpostal da son derece etkileyici.

Yıl boyu açık kalacak olan sergi, yaz aylarında adayı gezmeye gelenler için uğrak yeri olacak.