"Ben niye dışarıdayım, onlar niye içeride?"

Temmuz ayında İstanbul Büyükada’da düzenledikleri bir çalışma toplantısı sırasında gözaltına alınan ve daha sonra tutuklanan hak savunucularının içinde bulunduğu durum bir basın toplantısı ile kamuoyu ile paylaşıldı. Toplantıda söz alan hak savunucularının üye olduğu insan hakları kurumları temsilcileri, avukatlar, gözaltına alınıp bırakılan isimlerden Nejat Taştan ve tutuklu hak savunucularının aile yakınları yaşadıkları süreci basın ile paylaştılar.

Toplantıda Yurttaşlık Derneği'nden Emel Kurma, Uluslararası Af Örgütü'nden Özgün Özcer, İnsan Hakları Gündemi Derneği'nden Özlem Yılmaz, İnsan Hakları Ortak Platformu koordinasyonundan Feray Salman, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği'nden Nejat Taştan, Kadın Koalisyonu'ndan Melek Özman ve Hak İnsiyatifi'nden de Zeynep Uçar ve Nebiye Arı yer aldı. 

Ayrıca, müdafi avukatlardan Deha Murat Boduroğlu, Meriç Eyüboğlu ve Hülya Gülbahar da toplantıda söz aldı.

Gözaltını alınıp daha sonra şartlı tahliye edilen Nejat Taştan, gizli saklı bir toplantı yapmadıklarının altını çizdi ve “Diğer arkadaşlarım neden içeride ben niye buradayım bilmiyorum. Arkadaşlarıma mektup yazmaya elim varmıyor.” dedi. Taştan, gözaltına alınıp bırakılan diğer iki hak savunucusu arkadaşı için mahkeme aşamasında “Herkes aynı durumda o yüzden onlar da tutuklansın” değerlendirmesi yapıldığını duyduğunu, eğer öyle tam tersine hepsinin bırakılması gerektiğini söyledi. Taştan sorgu aşamasında kendisine yöneltilen tek suçlamanın 2014’te boşandığı eşine bylock’lu birinden gelen telefon olduğu söyledi. Ülkeyi terketmeyi hiçbir zaman düşünmediklerini söyleyen Taştan “İnsan hakları mücadelemiz devam edecek” diye konuştu. 

Toplantıda söz alan  Yurttaşlık Derneği’nden Emel Kurma, tutuklama ve hapis konularına gelmeden önce bu toplantının soruşturma konusu yapılmasının bile büyük bir hak ihlali içerdiğini söyledi.  Kurma, “Arkadaşlarımız Türkiye’de, dünyada hemen herkesin üzerinde çalıştığı konularda yapılmış bir toplantının 3’üncü gününde gözaltına alındı. ‘Herhalde bir yanlışlık var, gerçek ortaya çıkacak’ dedik. Ama bugün 66’ncı gün oldu” dedi.

İnsan Hakları Ortak Platformu Koordinasyonu’ndan Feray Salman da İHOP’un kuruluş süreci ile ilgili bilgi verdi ve  “Hakikatin yok edildiği bir ortamda bu hukuksuzluğu konuşmaya çalışıyoruz. Bir algı oluşturulmaya çalışıldığı için ve pek çok haksız uygulamaya maruz kalındığı için bütün insan hakları savunucularına yapılmış bir saldırı olarak görebiliyoruz” dedi.

"Özlem benim yükümü aldı, o içeride ben buradayım"

Salman tüm toplantılarının insan hakları değerlerine dayalı biçimde yapıldığını hatırlattı ve “Burada önemli olan bunları dayanışma ve işbölümü içinde yapmaktır. Ben buradan Özlem Dalkıran’a teşekkür etmek istiyorum, Özlem benim yükümü aldı ve Özlem şimdi orada ben şimdi dışarıdayım” dedi. 
İnsan hakları savunucularının konuşmasının ardından avukatlar da söz aldı. Avukat Deha Boduroğlu, “Mahkeme kararlarında gerekçesizlikler görüyoruz. Oysa mahkeme kararları gerekçeli ve detaylı olmalı. Ancak dilekçelerimize gelen ret cevaplarında copy paste yanıtlar var. Kişilerin neden tutuklu olduklarına dair hiçbir özel gerekçe bulunmuyor”  dedi.

Tekzipler yayınlanmadı

Avukat Meriç Eyüboğlu da süreçte yaşanan hukuksuzluklara vurgu yaparken bir de örnek verdi. Eyüboğlu 4 kişinin ilk aşamada mahkeme tarafından serbest bırakılmasından sonra bu kişiler hakkında yeniden gözaltı kararı çıkarıldığını hatırlattı ve Nalan Erkem’in tutuklanması sırasında “delillerin toplanmadığı” gerekçesi gösterilirken bir gün sonra Nejat Taştan’ın serbest bırakılması sırasında bu kez “delillerin toplandığı” gerekçesinin gösterildiğini kaydetti. Avukatlar Hülya Gülbahar ve Özlem Yılmaz da süreçte yaşanan hak ihlallerinden örnekler verdiler. 
Sorular üzerine avukat Deha Boduroğlu kimi basın organlarında çıkan karalama haberlerine karşılık tekzip talep ettiklerini, ancak bu tekziplerin yayınlanmadığını, mahkemeye başvurduklarında ise hakimin bu haberleri “basın özgürlüğü” kapsamında bulduğuna dikkat çekti.

İstanbul Büyükada'da dijital güvenlik konusunda deneyimlerini paylaşmak amacıyla bir otelde biraraya gelen 10 insan hakları savunucusu, 5 Temmuz’da bir polis baskınıyla gözaltına alınmıştı. 

10 hak savunucusu 17 Temmuz’da savcılığa sevkedilmiş, savcı “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" (TCK 220/6), "silahlı terör örgütüne üyelik" (314/2 ve 314/3) suçlamalarıyla tutuklanmalarını talep etmişti.

18 Temmuz günü mahkemeye çıkan hak savunucuları İdil Eser (Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü), Özlem Dalkıran (Yurttaşlık Derneği), Günal Kurşun (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Veli Acu (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Ali Garawi (İsveç vatandaşı insan hakları eğitimcisi), Peter Steudtner (Almanya vatandaşı insan hakları eğitimcisi) tutuklandı.

İlknur Üstün (Kadın Koalisyonu), Nalan Erkem (Yurttaşlık Derneği), Nejat Taştan (Eşit Haklar İzleme Derneği), Şeyhmus Özbekli (Hak İnisiyatifi) ise yurtdışına çıkış yasağı ve haftada üç gün adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

21 Temmuz’da savcı, dört hak savunucusunun serbest bırakılmasına itiraz etti ve haklarında yakalama kararı çıkartıldı. Evlerinden gözaltına alınan Üstün ve Erkem 23 Temmuz’da tutuklandı.