‘Osmanlı tipografi tarihinin kilit aktörleri Ermeni hâkkâklar’

Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Onur Yazıcıgil, Hrant Dink Vakfı’nın verdiği seyahat fonu kapsamında iki haftalığına Ermenistan, Yerevan’a gitti. 2012’de tasarladığı ‘duru sans’ fontuyla Google web fontlarına dahil olan tek Türkiyeli tasarımcı olan Yazıcıgil, Ermenistan’da hem TUMO Yaratıcı Teknolojiler Merkezi'ndeki gençlere illüstrasyon dersi verdi, hem de Yerevan el yazmaları kütüphanesi Madenataran’da akademik araştırmalarını yoğunlaştırdı. Yazicıgil’le Yerevan deneyimini konuştuk.

Uzmanlık alanınızı nasıl tanımlarsınız?

Kendimi kısaca tipografi üzerine yoğunlaşan bir tasarım eğitmeni olarak tanımlayabilirim. Sabancı Üniversitesi’nde tam zamanlı öğretim görevlisi olarak tipografi üzerine çeşitli seviyelerde tasarım eğitimi veriyorum. Ancak verdiğim eğitim işimin yarısını temsil ediyor, diyebiliriz. Diğer yarısında yoğun olarak tasarım tarihi üzerine çeşitli araştırmalar yapıyorum. Bu araştırmaların yanında bazen uzmanlığım olan font tasarımı üzerine bazı özel projelerde yer alıp görsel yönümü tatbik etme fırsatı da buluyorum.

Hrant Dink Vakfı’nın Seyahat Fonu’na başvurmak neden ilginizi çekti? Ermenistan’da ne bulabileceğinizi düşündünüz?

Bahsettiğim üzere iş yükümün yarısı tasarım tarihi üzerine araştırmalar yapmak. Son dört yıldır Osmanlı tipografi ve font tasarımı tarihi üzerine yoğunlaşmaktayım. Bu süre zarfında bu tarihin en önemli kilit aktörlerinin Ermeni hâkkâklar olduğunu keşfettim. Osmanlı İmparatorluğunda okuma ve bilginin yayılmasında bu denli fevkalade tipografik başarılar elde etmiş olmalarından ötürü Ermenistan’da bu konu üzerine ek olarak ne tür bilgiler edinebileceğimi keşfetmek amacıyla bu seyahati gerçekleştirmek istedim.

Madenataran’in girişinde bulunan ve kutsal sayılan Ermeni alfabesinin yaratıcısı Mesrop Mashtots’un heykeli.

Osmanlı İmparatorluğu’nda bilginin yayılmasında emeği geçen bu hâkkâkların isimlerini biliyor muyuz? Hangi yüzyıllar arasında baskı üretiminde etkinlerdi?

Osmanlı matbaacılığında Arapça hurufat imal eden hâkkâkları 18. yüzyılın sonundan 20. yüzyılın başına dek sırasıyla Bogos Arabyan, Ohannes Mühendisyan, Haçik Kevorkyan ve Rafael Kazancıyan olarak anmamız doğru olacaktır. Bu hâkkâkların da haricinde bir sürü Ermeni hurufat dökümcüsüne rastlıyoruz. Ancak bahsi geçen isimler özgün sayılabilecek niteliklerde hurufat üretimine muvaffak olmuş zanaatkârlardır.

Madenetaran ve Ermenistan Ulusal Kütüphanesi’nde de araştırmalar yapmışsınız sanırım. Matenedaran’ı sizin için önemli kılan neydi ve orada nasıl bir araştırma yaptınız?

Matenadaran muhteşem bir Ermenice el-yazması eserler koleksiyonuna sahip bir müze. Dünyanın her bir yanından araştırmacılar bu müzedeki eserleri incelemeye geliyorlar. Akademik araştırmalarım Ermeni hâkkâkların imal ettiği Arapça hurufatlar üzerine yoğunlaştığı için ben Matenadaran’ın müzesinden ziyade kitaplığının arşivlerinden yararlandım. Bu arşivlere erişimim çok misafirperver bir şekilde sağlandıktan sonra orada rahatça bahsettiğim konuları üzerine yoğunlaştım.

Söz konusu hâkkâklarla ilgili Madenataran’da bulduğunuz ek bilgiler oldu mu?

Madenataran’ın arşivinde İstanbul arşivlerinde keşfettiğim bulgulara rastladığım için benim için yeni bir kaynak teşkil etmemiştir. Fakat bazı farklı kaynak ve yayınlarla İstanbul’da edindiğim bilgileri doğrulama fırsatı buldum; bu açıdan benim için kıymetli bir araştırma oldu. En önemlisi, Yerevan Devlet Üniversitesi’nde yüksek lisans yapan Sarin Akbaş’ın yardımlarıyla farklı kaynaklardan bazı hâkkâklar hakkında yaşamları üzerine ek bilgiler edinme fırsatı buldum. Bunların içindeki bazı bilgiler benim İstanbul’da edinemediğim bilgiler olduğu için benim için önemli bir keşif olmuştur.

Dört yıllık bu çalışma makale, tebliğ ya da kitap gibi matbu bir ürüne döndü mü şu ana kadar? 

Bu çalışmayı dört yıl evvel Özlem Özkal’la başlattık. Birlikte harf devrimi öncesi Osmanlı Türkçesi ile tatbik olunmuş tipografik faaliyetleri derinlemesine araştırmaya başladık. Böylesine zengin bir araştırma sahasında ikimiz de farklı alt konularda yoğunlaştık. Birlikte yayın sürecinde olan makalemiz, uluslararası konferanslarda tebliğlerimiz bulunmaktadır. En nihayetinde ise birlikte edindiğimiz bütün verileri bir kitapta toplamayı hedefliyoruz. Bu genel araştırma çatısının altında bireysel olarak araştırdığım bazı bulguları yurtdışındaki konferanslarda sunmaktayım. Örneğin, bu Mayıs ayında Bulgaristan’da gerçekleşecek uluslararası tipografi konferansı olan Typofest’den Osmanlı nesih hurufatı üzerine konuşma yapmak üzere bir davetiye aldım. Orada son dönemde edindiğim bulguları paylaşacağım.

İki haftalık Yerevan ziyaretinizde TUMO’da çocuklarla atölye çalışması da yaptınız. Bu çalışmadan biraz bahseder misiniz?

TUMO’daki sanat ve kültür merkezinde lise öğrencilerine İki hafta içinde toplamda 10 ders verme fırsatım oldu. İlk defa lise öğrencisine bu denli uzun bir süre boyunca bir atölye çalışması gerçekleştirdim. Dahası bu benim en uzun süreli gerçekleştirdiğim atölye çalışmasıydı. Farklı seviyelerde lise öğrencilerinden oluşan yaklaşık 18 kişilik bir gurup ile illüstrasyon üzerine çalışmalar gerçekleştirdik. Daha önce TUMO’nun müzik bölümünde özgün olarak bir dizi şarkı ve besteler yaratılmıştı. Biz de sınıfça bu şarkılara tek tek birer CD albümü resimledik. Her öğrenci bir şarkı seçip onun üzerine çalışmalar gerçekleştirdi.

Ayrıca seyahatimin son günü Yerevan Devlet Üniversitesi’nde Osmanlıca öğrenen ve Türkçe üzerine eğitim veren bir gurup akademisyene dört yıldır üzerinde çalıştığım Osmanlı tipografi tarihi üzerine bulgularımı sundum.

Üniversite öğrencilerine verdiğiniz dersin konusu neydi? Hangi bölümden öğrenciler katıldı?

Yerevan Devlet Üniversitesi’nde Osmanlıca ve Türkçe öğrenen çeşitli lisans öğrencilerine Osmanlı Türkçesinin 18. ve 19. yüzyıllarda nasıl matbaaya tatbik olunduğunu sundum. Diğer bir deyişle bu seminer Arap harfleriyle Türkçe basılmış eserlerin tipografik gelişimini paylaştı. Bu da haliyle Osmanlı tipografi tarihindeki çok kilit rol oynayan Ermeni hâkkâkların olağanüstü başarılarına değindi.

Bu iki haftalık seyahatte akademik kazanımlardan öte nasıl bir kazancınız oldu sizde?

Benim için çok kıymetli iki haftalık bir serüven idi Ermenistan. Akademik kazanımların haricinde, TUMO’daki lise öğrencileriyle kurduğum bağ ve oradaki saf paylaşımlar benim için paha biçilemez. Dahası, o çocukların kendi ailelerinden sözlü kültür olarak duydukları, Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerindeki bazı köy ve kasaba isimlerini ve o coğrafyaları tasvir etmeye çalışmaları bende hayal bile edemeyeceğim bir farkındalık yarattı.

Hrant Dink Vakfı’nın Seyahat Fonu başvuruları 14. döneminde de devam ediyor. Son başvuru tarihi 1 Şubat olan fonla ilgili ayrıntılı bilgi için armtr-beyondborders.org adresine bakmak mümkün. 




Yazar Hakkında

1987 İstanbul doğumlu. Agos web sitesinin editörü; insan hakları, ifade özgürlüğü, çevre hareketleri, güncel politika ve yaşam haberleri yapıyor.