‘Kadının adı’nın olduğu bir polisiye

ESRA KARADOĞAN

Açık konuşmak gerekirse polisiye bir roman hakkında yazmak zorlayıcı olabiliyor. Katilin kim olduğunu öğrendiğiniz bir romanı, yazarın serpiştirdiği ipuçlarını, sizden sonra okuyacak kişinin ilgisini söndürmeden kitap hakkında konuşmak insanı biraz uğraştırıyor. Fakat ‘Mantolu Kadın’ biraz farklı; katilin kim olduğunu daha ilk sayfalarda maktulün ağzından öğreniyorsunuz ve buna rağmen roman ilgi çekiciliğini kaybetmiyor.

‘Mantolu Kadın’, Elçin Poyrazlar’ın üçüncü romanı. Polisiye romanda okurun ihtiyacı olan detaylarla örülü hızlı anlatım ‘Mantolu Kadın’da da mevcut. Roman, G isimli anlatıcının ölmeden önce yazdıklarıyla başlıyor; başkomiser Aydın ile yardımcısı İsmail’in çözmeye çalıştıkları cinayete dair detaylarla devam ediyor. G’nin öleceğini bildiği halde bununla ilgili bir şey yapmak yerine bilgisayara geçip son zamanlarını yazması başta okura biraz garip gelebilir fakat G’nin çaresizliğinin boyutunu anlatmaya yetiyor. Ayrıca yazarın size bir sürprizi var, çözülmeyi bekleyen cinayet G’nin öldürülmesi değil.

G’nin evliliği

G genç yaşta, annesinin yoğun ısrarı sonucunda, hayallerinden vazgeçip evleniyor. Aslında bu evlilik G’nin başlangıçta hoşuna gidiyor. Bir yandan kendini okuluna yani hayaline devam edebildiğine dair ikna etse de çok geçmeden gerçek bir evliliğinin olmadığını anlıyor. Özellikle burada yazarın cesur anlatımı dikkat çekici. Güzel bir kadının anne babasının başına sırf güzelliğinden dolayı dert açabileceği gibi komik bir düşüncenin veya kadınların ancak evlenince mutlu olabilecekleri gibi toplumun yaratmış olduğu saçma düşüncelerin yere çalındığını okuyoruz. G hayallerinin peşinden gitmek yerine kocasının peşinden sürükleniyor ve çok geçmeden anlıyor; o sadece kocasının imajının bir parçası, ‘başarılı doktorun güzel karısı’. Kimse G’ye fikrini sormaz, hayatından memnun olup olmadığı kimsenin umurunda değildir ve hatta pek tabii yaşamından mutlu olmalıdır. Çok geçmeden bu hayat onu sıkıcılığıyla boğmaya başlar ve o sırada karşısına çıkan ‘Mantolu Kadın’ onun hayatını kökünden değiştirir.

“Mantolu kadının kim olduğunu çözmek yetmemişti bana. İsmini ve nerede yaşadığını bilmekten fazlasını istiyordum. Kolundaki morlukları, yüzündeki kırmızı çizgiyi, giysilerinin altına sakladığı bedeninde ne izler olduğunu merak ediyordum. Hangi koşullarda o adamla evlendiğini, neden hâlâ evli kaldığını, kafasından neler geçtiğini öğrenmenin peşindeydim.”

G ile Mantolu kadının isimleri kurgu ilerledikçe beliriyor, cinayetin detayları da tabii. İki yönlü ilerleyen kurgunun diğer tarafında ise başkomiser Aydın ve yardımcısı İsmail var. Aydın ilginç bir kişilik, geçmişte çözemediği sorunlarının yansımasıyla boğuşuyor, ek olarak geçmişten geliyor gibi bir havası var, giyim tarzı, evi, yaşam tarzı gibi detaylar karakteri iyice tanımanızı sağlıyor. İsmail ise ondan çok şey öğreneceğinin farkında ama yine de bazen komiserin düşünce yapısını anlamakta zorlanıyor. İşlenen ikinci cinayetle beraber ikilinin kafaları iyice karışıyor.

Romanın bazı yerleri benim açımdan romandaki gerçeklik duygusunu zedelese de hızla okunan, keyifli bir roman. Sadece G ile Mantolu kadın arasındaki ilişkinin hızı, polisiye roman için bile fazla geldi. Özellikle polisiye kurgularda kullanılan her bir detayın iyi düşünülmüş olması gerektiğini düşünüyorum. Okurun heyecanını hiç düşürmeden okumasını sağlamalısınız ve bu oldukça zordur. Bu yüzden bazı konularda minimal davranılması gerekir. Yine de iki kadının arasındaki ilişkinin boyutu tam olarak yansıtılsaydı o zaman birbirleri için yaptıkları fedakârlıklar çok daha anlamlı olabilirdi. Ayrıca cinayetin çözülmesinde İsmail’in neredeyse sona yaklaşmasına rağmen zatürre olan Başkomiser Aydın’ın payından pek de memnun olmadım. Tabii ki bu okurun zevkiyle alakalı bir durum. 

‘Mantolu Kadın’, yazarın bakış açısı ve romanın temposuyla hızla okunan bir roman. Toplumda kadına anne, baba, koca, komşular, arkadaşlar tarafından yüklenen tüm o roller ve yöneltilen bakışların yansıtılmasıyla aynı zamanda bir eleştiri niteliği de taşıyor. Sadece erkek karakterlerin yer aldığı, erkeklerin hayatlarından kesitlere şahit olduğumuz, kadınların sadece silik yan karakter olduğu polisiyeler yerine kadınların dünyasına ve toplumun bize yönelttiği bakışın anlamsızlığına dair bir polisiye okumak benim için oldukça hoştu. 

Mantolu Kadın

Elçin Poyrazlar

Hep Kitap

192 sayfa.

Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ