Pandemide ‘ev’e gitmek veya kalmak: İstanbul’daki Ermenistanlılar

VARDUHİ BALYAN

Dünyayı etkisi  altına alan koronavirüs, yolu Türkiye’ye düşen ve hayatları buraya bağlanan Ermenistanlıların da önemli kararlar alması sonucunu doğurdu. Seneler boyu İstanbul’da ikamet eden ve toplum, devlet tarafından görünmeyen, yıllarca memleketlerine dönemeyen Ermenistanlı göçmenlerin bazıları bu zorlu süreci ‘ev’de yani ülkelerinde geçirmeyi seçti.
Sınırların birer birer kapanmasıyla oluşan iletişimsizlik ve kopukluk, onlarca yıldır mühürlü olan Türkiye-Ermenistan sınırının komşu halklar arasında yarattığı uçurumunu idrak etmemizi kolaylaştırmış olabilir mi, diye de düşünüyorum bazen. Türkiye’ye yerleşen Ermenistanlı göçmenlerin memleketleriyle bağını koparan sadece sınır değil elbette, bir çoğunun ülkede kayıt dışı bulunması, aynı zamanda. Pandemi süreci vatandaşların gelir kaynaklarını ve güvencelerini kaybetmelerine yol açarken, özellikle de herhangi bir koruma altında olmayan kayıtdışı göçmenleri etkiledi diyebiliriz.

Kapalı sınırları aşmak

Ermenistan, bahara korona virüsünün ilk vakasıyla girdi ve hemen İran’la sınırını kapattı. Türkiye’de yaşayan Ermenistanlıların güzergah olarak geçtiği Gürcistan’la da sınırlar kapandı. Buna rağmen Ermenistan’a gitmek isteyenlerin Nisan ve Mayıs aylarında ‘ev’e dönme fırsatları oldu. 
10 Nisan’da Yenikapı’nın Avrupa otogarında o günler için çok tuhaf bir kalabalık görebilirdiniz. İnsanların, maskelerin altından etrafa şüpheli ve ürkek bakışlar attığını görmemek imkansızdı ancak bunun sadece virüsten kaynaklandığını düşünmek iyimserlik olurdu. Birçok insan yıllardır gitmediği memleketine geri dönmek için otobüs bekliyordu ve bunun hem heyecanı hem de kaygısı gözlerinden okunuyordu. Ermenistan vatandaşlarının bu ‘korona yolculuğunu’ Gagik Muşeğyan organize ediyordu. Muşeğyan, gülerek kendisinin konsolos görevi üstlendiğini söylüyor ve bu işe gönüllü olarak emek verdiğinin altını çiziyordu. Yüzden fazla insanın kayıt yaptırdığı ilk yolculuk için yola çıkanların sayısı 73 oldu. Mayıs ayında ikinci dalga ile Ermenistan’a dönenlerin sayısı artıp 180’e ulaştı. 15 Temmuz’da hareket edecek otobüsler için ise 85 kişi kayıtlı. 

Kapalı sınırı sorgulamak

Masrafları Ermenistan hükümeti tarafından karşılanan bu yolculuklar, komşu iki ülkenin olmayan diplomatik ilişkilerini de sorgulatıyor. Yıllarca burada kayıtsız ve belgesiz kalanlarda pasaport süreleri bitmiş olanlar da varmış. G. Muşeğyan: ‘‘Türkiye’de kalma süresini aşanlar sınırda ceza ödedi, cezayı ödeyemeyenler sınır dışı edildi. Pasaportu bitmiş olanlara Ermenistan hükümeti yurda dönüş belgeleri verdi. Türkiye hükümeti de sürece engel olmadı ve seyahatlere izin verdi” diye anlatıyor. ‘Yurda dönüş’ü mümkün kılan Gürcistan’ın rolü de küçümsenemez: ‘‘Gürcistan Hükümeti de destek oldu ve otobüslerin ülkesinden geçmesini sağladı. Pandemiden dolayı yolcuların ülke sınırları içinde herhangi bir yerde otobüsü terk etmelerine, hatta tuvalete gitmelerine izin vermemesi bazı yolcuların tepkisini çekmişti. Türkiye’de öyle sorunlar yaşanmadı.” Muşeğyan, ilk dalga ile memleketlerine dönenlerin, Ermenistan’da olağanüstü halde karşılaştıkları ekonomik sorunları sosyal medya hesaplarından paylaşmalarını ve Türkiye’deki yaşamlarını övmelerini ise adil bulmadığını söylüyor. 

‘‘Yaşadığın yerde misafirsin’’

Mayıs ayında Ermenistan’a dönenler arasında bulunan A. A. 11 yıldır İstanbul’da yaşamaktaydı ve  2015 yılından bu yana  ülkesine hiç dönememişti. Genellikle çocuk bakımı yapan A. pandemi şartlarında dolayı iş bulmanın zorlaştığını söylüyor: ‘‘Ermenistan’a dönmeyi zaten düşünüyordum, en son çalıştığım kadınla zor anlaştık ve pandemi olunca iş bulmak neredeyse imkânsız hale geldi. Ermenistan’a otobüslerin kaldırıldığını öğrenince hemen kaydoldum. Sanırım bunun ana sebebi iş bulamamaktı. İtiraf etmem gerekirse, son yıllarda kayıt dışı kalıyordum. Bunun geri dönüşü olmayacağını bildiğim halde sınır dışı edilip ülkeme dönmeye karar verdim. Yolda herhangi bir sorun yaşamadık. Vatan farklı bir şeydir, yaşadığın başka herhangi bir yerde misafirsin. Gerçi orada yaşarken genelde hep iyi insanlarla karşılaştığımı söylemem gerek.’’

‘‘Burada kaldığıma seviniyorum’’

A.H. ile Taksim’de tesadüfen karşılaştık. Asansöre bindiğimizde ‘‘Ne yapalım? Bizim memlekette durum daha da kötü’’ demişti. Memleketi sorunca da Ermenistanlı olduğunu öğrenmiştim. Senelerdir İstanbul’da çocuklara özel piyano, vokal dersleri veren A.H. İstanbul’da annesi ve teyzesiyle kalıyor, daha doğrusu annesi çalıştığı evde kalıyor ve karşılaştığımızda da onu ziyaretine gidiyordu. Yaşadıkları maddi zorluklardan dolayı Ermenistan’a gitmek için annesiyle isimlerini yazdırmışlar ama sonrasında fikirlerini değiştirmişler: ‘‘Pandemi başladığında Nisan ayında gitmek istedik, olmadı. Özel dersler veremedim pandemiden dolayı ve epey maddi sıkıntı yaşadık, borçlandık. Kiliseden gıda desteği aldık yalnızca. Burada kalmak dışında başka çaremiz yoktu ama burada kaldığıma seviniyorum da. Burada önlemler daha sıkıydı, insanlar düzeni daha iyi takip ediyordu. Ermenistan’da kalan babam için endişelendiğimiz için gitmek istiyorduk ama artık gitmeyeceğiz sanırım.”
Pandemi herkes için zor geçiyor  şüphesiz ama hiçbir güvencesi olmayan Ermenistanlılar için daha da zor oldu. Kalmak mı daha doğruydu gitmek mi, onu da zaman gösterecek muhtemelen. 

Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ