‘Bu artık aşısızların pandemisi’

Enfeksiyon hastalıkları ve bağışıklık sistemi alanında dünyada söz sahibi isimlerden biri olan ve ABD Connecticut’taki Jackson Laboratuvarı Enstitüsü’nde baş araştırmacı olarak çalışmalarını yürüten Prof. Dr. Derya Unutmaz ile Koronavirüs pandemisinde dünyada ve Türkiye’de yaşanan son gelişmeleri ve aşı tartışmalarını konuştuk.

Pandemide dünyada gelinen son durumu nasıl yorumluyorsunuz?

Pandemide günümüz itibariyle dünya ikiye ayrılmış durumda. Aşılama oranı yüksek olan ülkeler ve aşılama oranı düşük olan ülkeler. Bir başka deyişle, pandemi artık aşı olmayanların pandemisi haline geldi. Bunu dünya genelinde çok net olarak görüyoruz. Aşılamaya yeni başlayan ülkelerde; Endonezya olsun, hatta daha önce tek tük vakaların göründüğü, kendilerini çok iyi koruyan Vietnam, Tayland gibi ülkelerde şu anda çok büyük bir dalga var. Bunun da ana nedeni delta varyantı. Biliyorsunuz, delta varyantı çok daha bulaşıcı ve Hindistan’da ortaya çıktı. Tahminlere göre yüz milyonlarca insanı hızlı bir şekilde enfekte etti. Milyonlarca insanın delta varyantı nedeniyle öldüğü de tahmin ediliyor. Delta varyantı çok hızlı bir şekilde dünyaya yayıldı ve şu anda dünyanın pek çok ülkesinde dominant durumda. Bu varyant çok daha bulaşıcı olduğu için bu kadar hızlı yayılıyor.

Benim de yaşadığım ABD’den örnek verecek olursak, ABD’de de eyaletler ikiye ayrılmış durumda. Aşılama oranının yüzde 70-80’lere ulaştığı benim de yaşadığım Connecticut, New York gibi kuzey eyaletlerinde vaka sayıları çok düşük. Özellikle hastaneye yatışlar ve ölümle sonuçlanan vaka sayıları bu eyaletlerde çok düşük. Ölümlerin yüzde 99,5’i aşı olmayanlardan, hastaneye yatışların da yüzde 97’si yine aşı olmayanlardan oluşuyor. Öte yandan Teksas, Alabama gibi Cumhuriyetçilerin yoğun olduğu, aşı karşıtlığının da güçlü olduğu güney eyaletlerinde, aşılanma oranı düşük olduğu gibi, vaka sayıları da çok yüksek. ABD’deki bu durumu pek çok başka ülkede de görüyoruz ve göreceğiz. Sonuçta, bu virüs bir şekilde kendi kendini sınırlayacak. Covid-19 çok hızlı bir şekilde yayılıyor, aşı olmayanların çoğunluğu enfekte olacak. Bu süreçte toplumsal bağışıklık da artacak ama aşı olmayanlar için risk oldukça yüksek. Önümüzdeki birkaç ay oldukça kritik bir süreç.

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de aşı karşıtlarının en çok kullandığı argüman, “Aşı olanlar da bu hastalığa yakalanıyor, o zaman neden aşı oluyoruz?” Bu argümanı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hiçbir aşı yüzde yüz koruyucu değil. Tarihte böyle bir aşı yok. Biz bu açıdan çok şanslıyız çünkü Biontech, Moderna gibi mRNA aşıları yüzde 90-95 oranında koruyuculuk oranına sahip. Bu şu demektir; diyelim ki siz yüz milyon insanı aşıladınız bunların 10 milyonunun hâlâ enfekte olma riski var. Burada önemli olan nokta şu: Bunun ilk örneğini İngiltere’de ve İsrail’de gördük. Diyelim ki siz aşı oluyorsunuz, sizin ağır hasta ve ölüm riskiniz çok daha düşük. Yani enfekte olsanız bile hastalığı grip gibi geçiriyorsunuz. İngiltere’de son birkaç haftadır 40-50 bin vaka var ancak ölümler 40-50 kişi civarında. Daha öncelerde ise 40-50 bin vaka sayısında 1500-2000 bin kişi ölüyordu. Yani ölüm oranı 20,30 kat düştü. Bu da gripten ölüm oranına kadar düştüğünü gösteriyor. Aşıların koruyucu olduğu çok net. Ne kadar çok kişi aşı olursa bulaşma oranı da o kadar düşecektir. Çünkü aşılar bulaştırmayı da önlüyorlar. Kısacası, toplumun yüzde 70’i iki doz aşıya ulaşırsa virüs de yayılacak yer bulamıyor. Bu şekilde pandemi sonlanacak.

Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan resmi verilerde aşı olanların ne kadarının enfekte olduğu belirtilmiyor. Bu eleştiri konusu oluyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

Ben de eleştiriyorum. Süreç en başından beri şeffaf yürütülmedi. İnsanlara “Gidin aşı olun” demekle istediğiniz aşı oranına ulaşamıyorsunuz. Vaka sayılarında aşı olanların ve olmayanların durumunu görsek aşı olmaya ikna olanların oranı da yükselir. Bu veriler ABD’de ve Avrupa’da her gün yayınlanıyor. Biraz önce aktardığım veriler de buradan geliyor. Türkiye’de iki doz Sinovac aşısı olanlarda enfekte olma oranı nedir? İki doz Biontech aşısı olanlarda bu oran nedir? Bu hiçbir zaman belirtilmedi. Ancak “Gidin üçüncü dozunuzu olun” deniyor. Şunu biliyoruz ki Sinovac, Biontech’e göre yetersiz kalıyor. Ancak Sağlık Bakanı bunu dile getirmekten kaçınıyor. Daha önce Covid-19 geçirenlerde yeniden hastalığa yakalanma oranının ne olduğunu da bilmiyoruz. Bu önemli çünkü Covid-19’un kendisi de bağışıklık oluşturuyor. Bu durumdaki hastalara bizim tavsiyemiz tek doz Biontech olmaları. Çünkü bu durumdaki hastalarda tek doz Biontech bağışıklığı üst seviyelere getiriyor. Verilerin açıklanması çok önemli. Mesela aşı olanlar arasında ölüm vakasına rastlandı mı? Bunlar da yine ABD’de açıklanıyor. Bunlar açıklanırsa insanların aşıya güveni artar.

Prof. Dr. Derya Unutmaz

İki doz Sinovac aşısı olunduktan sonra bir doz Biontech aşısı olunması uygulamasını doğru buluyor musunuz? 

Kesinlikle doğru. Sinovac’ın belli bir koruyuculuğu olduğunu biliyoruz. Ancak Sinovac’ın enfeksiyondan koruma oranı düşük. Ölümden koruduğunu biliyoruz ancak enfeksiyondan koruma oranı yüzde 60’larda. Önümüzde Biontech gibi çok daha iyi bir aşı varken bunu yapmak gerekiyor. Hatta iki doz Sinovac’ın ardından bir doz Biontech uygulamasının iki doz Biontech’ten daha iyi koruyacağı da iddia ediliyor.                                                                                                                                                                        

Türkiye’de son haftalarda vaka sayılarında ciddi bir artış var. Bunu 1 Temmuz’daki açılmaya bağlayanlar da var. Aşı oranının henüz yüksek düzeye çıkmamasına bağlayanlar da var. Siz ne düşünüyorsunuz?                                   

İkisi de doğru. Açılma çok hızlı oldu. Ben sokağa çıkma yasağını doğru bulmuyordum ama kapalı alanlarda maske zorunluluğunun devam etmesi gerekirdi. Çünkü aşıda yüze 60-70’lere ulaşmamız gerekiyor ama bunun çok uzağındayız. Çok hızlı bir açılma oldu. Ayrıca delta varyantı da çok hızlı yayılıyor. Delta varyantı beş belki de 10 kat daha fazla bulaşıcı. Türkiye’de son haftalarda yaşanan vaka sayısı artışı sürpriz değil. Açıkçası ben daha yüksek bir artış bekliyordum.  

Bu gidişle Türkiye, Ekim veya Kasım’da yeni bir kapanma ile karşı karşıya kalacak gibi görünüyor. Buna katılıyor musunuz?

O noktada ben daha iyimserim. Ekim veya Kasım’da kapanma riski olmaz. Önümüzdeki iki ay daha kritik. Vaka sayıları hızla artacak gibi görünüyor. Ekim gibi aşılma oranı yükselirse yeni bir kapanmayla karşı karşıya kalmayız. Aşı olanlar kesinlikle umutsuzluğa kapılmasınlar. “Aşı olduk ama yine kapanma olacak” diye düşünmesinler. Bu pandemi artık aşısızların pandemisi. Ben bu nedenle sonbahardan umutluyum. Önümüzdeki iki ayı mümkün olduğunca az hasarla atlatabilmemiz çok önemli. Bunun da yolu aşılama oranını yükseltmekten geçiyor.

Aşı karşıtlığının bireysel özgürlük mü yoksa bir halk sağlığı sorunu mu olduğu tartışılıyor. Bazı ülkelerde aşı olmayanlara karşı yaptırımlar gündeme geldi. Siz ne düşünüyorsunuz?

Solunum yoluyla bulaşan ve öldürücü bir hastalıkla karşı karşıyayız; bu bir halk sağlığı sorunudur. Öte yandan elbette aşı olmak istemeyenlerin bireysel özgürlüğü var ama buna şöyle bir örnek verelim. Bir taksiye biniyorsunuz ve şoför sizin yanınızda sigara içmesi yasak olmasına rağmen sigara içiyor. Bu nedenle aşı olmayanların belli kısıtlamalara razı olması gerekiyor. Mesela ABD’de ilkokula başlarken çocukların bazı zorunlu aşıları yaptırmaları şart koşuluyor. Bunu pandemi için de düşünebiliriz.  

Bazı özel üniversiteler bu yönde karar alıyor. Aşı olmayanların okula alınmayacağı, dersleri online takip etmek sorunda kalacakları söyleniyor. Buna katılıyor musunuz?                                                                                                                                            

Katılıyorum. ABD’de pek çok üniversite bu yönde karar aldı. Yüksek Mahkeme de onayladı. İlk ve orta öğrenimde de öğrenciler olmasa bile tüm öğretmenlerin aşılanması gerekiyor. 

12-18 yaş arasına aşı için ne düşünüyorsunuz?

Tavsiye ediyoruz. ABD’de de yapılıyor. Ancak 12-18 yaş arasına aşı zorunluluğu getirmeyi doğru bulmuyorum çünkü hastalığı hafif geçiriyorlar. Bence o yaş gruplarında olanlar için kararı ebeveynlere bırakmak gerekiyor.

Kategoriler

Güncel



Yazar Hakkında

1967 İstanbul doğumlu. Agos yazı işleri müdürü ve kitap eki Kirk'in editörü; güncel politika, dini akımlar, tarihle ilgili güncel tartışmalar ve yeni çıkan kitaplar hakkında haberler yapıyor.