“Ah, Asuman”: Ne zamandır beklediğimiz bir mektup

Uyku tutmadığında dinlemeyi hayal ettiğimiz bir hikayenin kuşatıcılığı, hayata henüz tam olarak atılmamış bir genç avukat adayının tatlı toyluğu , uzun gece yolculuklarının yeknesaklığını bozacak bir hikaye anlatacak birini bulan şoförün belli belirsiz sevinci.

Selahattin Demirtaş’ın cezaevinde yazdığı hikayeleri topladığı ilk kitabının ismi Seher’di, hatırlayacaksınız. Demirtaş Seher’de kendi hayatından da süzülüp gelen kimi muzip, kimi dramatik, kimi siyasi ama gayet edebi hikayelere imza atmıştı. Yazar ve belgesel film yönetmeni Ümit Kıvanç, bu hikayelerden “Ah, Asuman”ı filme çekmek için yaklaşık üç yıl önce kolları sıvamıştı. Bu, kısa bir film olacaktı. Öyle de oldu. Edebiyatçı Gaye Boralıoğlu hikayeyi senaryolaştırdı, yapımcılığı Çiğdem Mater üstlendi, Settar Tanrıöğen ve Halil Babür başlıca rolleri icra ettiler, Ahmet Kenan Bilgiç filmin şarkısını besteledi, yorumladı (şarkının sözlerini Neşe Şen yazdı) ve film 2019’da 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Ulusal Kısa Metraj Film Yarışması’nda ilk kez seyirci karşısına çıktı.

Ancak doğal olarak birçok kişi filmi izleyemedi. Meraktaydık. 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle film Altyazı sinema dergisinin Youtube hesabından o gece için gösterime girdi. Hemen izledik elbette. Peşine de filmin yönetmeni Ümit Kıvanç ve senaryo yazarı Gaye Boralıoğlu ile de bir söyleşi vardı, yine Youtube üzerinden. Film artık  Ümit Kıvanç’ın Youtube sayfasından izlenebiliyor. 

Ümit Kıvanç’ı  roman, hikaye ve köşe yazılarının yanısıra Roboski Katliamı’nı konu ettiği “Ağlama Anne, Güzel Yerdeyim”, Ahmet Kaya’nın  hayatını konu ettiği “Uçurtmam Tellere Takıldı”, Kazım Koyuncu’nun hayatından yola çıktığı “Şarkılarla Geçtim Aranızdan” belgeselleriyle de hatırlıyoruz. Kıvanç’ın ayrıca madenciliği ve maden işçilerini mesele ettiği “16  Ton- Vicdan ve serbest piyasaya dair bir film” başlıklı bir belgeseli de var. 

Gelelim “Ah, Asuman”a.. Bir otobüs yolculuğunda geçen bir hikaye bu. Ve elbette  film de öyle. Genç avukat adayı Ahmet, (Halil Babür) bir gece vakti yaptığı otobüs yolculuğunda uykuya dalar. Uyandığında otobüsün bir kamyonun arkasına takılıp yavaş yavaş gittiğini farkeder. Üşenmeden kalkar şoförün yanına kadar gider ve bunun sebebini sorar. Şoför Fahri, (Settar Tanrıöğen) genç avukat adayını yanına oturtur ve gecenin, otobüsün koyu sessizliğinde ona bir hikaye anlatır. Hikaye beklenmedik biçimde sonuçlanacaktır. 

Gücünü Demirtaş’ın hem muzip hem de (hikayenin yıllar sonra vardığı yer itibarıyla) ülkenin siyasi  gerçeklerine de değinen hikayesinden alan bu kısa film, bizi 15 dakikalığına hem bu ülkenin derinliklerine, hem da başka bir aleme götürüyor. Sadece otobüs şoförü ve genç avukat adayının diyaloğundan oluşan film, o sabit kamerayı aşıp bizi başka hayatlara, başka hikayelere de taşıyor. 

Ara sıra; uyuyan, kitap okuyan, birbirine sarılan, ya da içinde yaşattığı derdiyle uzaklara veya kendi içine bakan yolcuları da kadrajına alan kamera, böylece Demirtaş’ın hikayesine yeni katmanlar bile katıyor. Otobüs şoförünün bu ülkede çeşit çeşit ölüm yolları olduğundan bahsederken gördüğümüz iki kadın, belki de Cumartesi Anneleri’ni bize hatırlatıyor.  Yine şoför bir tutkudan bahsederken uyku ile uyanıklık arasında birbirine daha sıkı sokulan bir çift, belki de bize aşkın, bağlılığın sarmalayıcılığını imliyor. 

Sadece bu tür göndermeler yok tabii filmde. Hikayenin ve filmin muzipliğine uygun sarı Vosvos, Köfteci  Osman ve başka detayları da filmi izleyince yerli yerine oturtacaksınız. 

Ümit Kıvanç (ve Gaye Boralıoğlu) Selahattin Demirtaş’ın o muzip, ama muzip olduğu kadar da sıcak ve derin hikayesini hiç o ruhu bozmadan bize, yani sinemaya aktarmayı başarmış. 

Uyku tutmadığında  dinlemeyi hayal ettiğimiz  bir hikayenin kuşatıcılığı, hayata henüz tam olarak atılmamış bir genç avukat adayının  tatlı toyluğu (ki burada belki Demirtaş kendisinden bahsetmekte) , uzun gece yolculuklarının yeknesaklığını bozacak bir hikaye anlatacak birini bulan şoförün belli belirsiz sevinci. Ve gece yolculuklarına özgü uyku ile uyanıklık arasında gördüğümüz pencereden kayıp giden ışıkların, zihnimizde binbir hatırlatma fişeği çaktığı biz, yani yolcular.

Hepimizin bindiği bir otobüs işte. Geçmişimizle, yaşanan günün ağırlığıyla, geleceğin belirsizliğiyle, soru işaretleriyle, gecenin karanlığında ilerlediğimiz bir otobüs. 15 dakikalık bu otobüs yolculuğuna o kadar çok hikaye sığmış ki. 
Başta Ümit Kıvanç olmak üzere emeği geçen herkesin eline sağlık. Ve elbette Selahattin Demirtaş’ın. Uzun bir aradan sonra Demirtaş’tan bize gelen sıcacık bir mektup gibi oldu bu film. Umalım ki bir an önce  özgürlüğüne  kavuşsun ve filmi sevdikleriyle birlikte izleyebilsin.  


Ah, Asuman! (2019)
Yönetmen: Ümit Kıvanç
Oyuncular: Settar Tanrıöğen, Halil Babür
Senaryo: Gaye Boralıoğlu
Hikâye: Selahattin Demirtaş
Yapımcı: Çiğdem Mater
Görüntü Yönetmeni: Vedat Özdemir
Kurgu: Ümit Kıvanç
Orijinal müzik: Ahmet Kenan Bilgiç
Yönetmen yardımcıları: Özkan Yılmaz, Damla Kırkalı
Sanat yönetmeni: Osman Özcan
Ses tasarımı: Metin Bozkurt
Renk: Cenk Erol
Ses: Seçkin Akyıldız
Makyaj: Esma Keskin

Kategoriler

Kültür Sanat


Yazar Hakkında

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE