"Lanetli Yıllar" kitapçılarda

24 Nisan 1915'te sürgüne çıkarılan Ermeni aydınlardan Yervant Odyan'ın dönemi kendi tanıklığıyla anlattığı kitabı "Lanetli Yıllar" Aras Yayıncılık ve Kor Kitap'ın ortak çalışmasıyla yayınlandı. Kitabı Sirvart Malhasyan ve Kevork Taşkıran özgün dili olan Ermenice'den Türkçe'ye çevirdi.

Yazar ve yayıncı Yervant Odyan Mayıs 1915'te tutuklanıp Suriye içlerine, Dair Ez-Zor'a (Der Zor) tehcir edilmiş, ağır koşullarda mucize eseri sağ kalmış. İstanbul'a 1918'de geri dönmüştü.

Odyan, İstanbul'u 1922'de terk edip önce Bükreş'e 1925'te Kahire'ye geçti. 3 Ekim 1926'da kanserden öldü ve Kahire'deki Marmina Ermeni Mezarlığı'na gömüldü.

Aras Yayıncılık tanıtım metninde Odyan'ın kitabını şu sözlerle sunuyor:

"1915’te Ermenilerin Halep, Musul ve Der Zor’a “zorunlu” sürgünü için çıkarılan ve “Tehcir Kanunu” olarak bilinen geçici kanun, esas olarak büyük bir halk kitlesinin imha kararıydı. Halkın geri kalanı için olduğu gibi Ermeni entelektüeller için de bu dönem, tehcirin ilk günlerinden başlayarak büyük bir yıkımı ve pekçokları için kaçınılmaz ölümü getirdi.

Bu insanların sadece küçük bir kısmı çöllerden sağ kurtulabildi. Ermenicenin Hagop Baronyan’la birlikte en ünlü hiciv yazarlarından biri olarak tanınan Yervant Odyan da sürgünü ve ölümün soğuk yüzünü görüp sağkalanlar arasındaydı. İstanbullu bir yazar, yayıncı ve gazeteci olan Odyan, soykırımın türlü aşamalarını bizzat, hem de üç buçuk yıl gibi uzun bir süre boyunca, tüm şiddetiyle deneyimlemiştir.

1919’da sürgünden döndükten sonra tefrika halinde yayımladığı 'Lanetli Yıllar', Ermeni halkının yaşadıklarına ve imha politikalarına birebir tanık olmuş bir yazarın, yalın, çıplak anlatısıdır. Sürgün zulmünü Odyan’ın kendine has üslubu ve bakış açısıyla yansıtan bu çalışma, sunuş yazısında Krikor Beledian’ın da belirttiği üzere soykırım hatıratı yazınının çok önemli bir parçasıdır. Sınırsız bir şiddet sarmalının ve katliamların karanlık gölgesi altında sürgünlerin yaşadıklarını anlattığı gibi, hayatta kalmak için türlü yöntemlere başvuranları, ölüme direnmenin yollarını, çoğu yozlaşmış resmi görevlilerin ve resmi kurumların tutumlarını, nihayetinde bütün yönleriyle şiddet ve katliam mekanizmasını mercek altına almaktadır."

Yervant Odyan kimdir?

19 Eylül 1869'da İstanbul, Yeniköy'de doğdu. On dokuzuncu yüzyıl başında, Kayseri'nin Muncusun köyünden genç yaşta İstanbul'a gelip K. Balyan'ın yanında saray mimarlığına dek yükselen Boğos Odyan'ın adıyla anılıp ünlenen bir aileye mensuptu. Ermeni Milleti Nizamnamesi (1863) olarak bilinen Osmanlı'daki ilk anayasa örneğinin hazırlayıcılarından Kirkor Odyan'ın (1834–1887) yeğeniydi.

Amcası Krikor Odyan'la birlikte 1879'da Paris'e gitti. 1882'de babasının konsolosluk görevi yaptığı Romanya'nın Circova şehrinde bulundu.

1884'de İstanbul Üsküdar'daki Berberyan Ermeni okulu'na girerek bir buçuk yıl kadar okudu. Okul sıralarındayken Vararan [Soba] adlı elyazılı öğrenci gazetesini yönetti.

Öğrenimini evde, amcasının çevresindeki, dönemin ünlü Ermeni aydınlarından aldığı derslerle, sanat ve edebiyat yoğun bir ortamda sürdürdü. Zengin aile kütüphanesinde çok sayıda Ermenice ve Fransızca eseri okuyarak yetişti.

İstanbul Ermeni basınında ilk yazı ve çevirileri 1887'de yayınlandı. Arevelk [Doğu] ve Manzume-i Efkar'da 1890'da yazıları yayınlandı. Yazar Arpiar Arpiaryan'ın daveti üzerine Arevelk'in yardımcı editörlüğünü 1892'de üstlendi ve günlük yazılarını, tefrika öykü ve romanlarını sürdürdü (dört yıl). 1894'de Hayrenik [Vatan] gazetesine yazmaya başladı. 1896'da Arevelk'in editörlüğünü üstlendi. Aynı yılın Ağustos'unda, Osmanlı Bankası işgali ertesinde Ermenilere yönelik saldırılar sırasında İstanbul'u terk edip Yunanistan'a geçti, Atina'da Miutyun [Birlik] adlı dergiyi yönetti.

1899'da Paris'te Azad Khosk [Özgür Söz] adlı aylık dergiyi çıkardı, Nor Tar [Yeni Asır] ve Anahit'e yazılar yazdı. Birkaç ay Londra'da Arpiaryan'ın Nor Gyank [Yeni Hayat] gazetesinde çalıştı. İskenderiye'de 1902'de Azad Khosk'u yeniden, 1903'te ise Azad Pem [Serbest Kürsü] adlı mizah dergisini (dört yıl) yayınlandı.

1903'te Hindistan Bombay'e gitti. 1904'te ise İskenderiye'ye geri geldi, haftalık ve günlük birkaç gazete yayını girişiminde bulundu. Kahire'de 1907'de Arev [Güneş] adlı günlük mizah gazetesini kurdu.

Şubat 1909'da, II. Meşrutiyet'in (1908) getirmiş olduğu serbest ortam üzerine İstanbul'a döndü. Püzantion [Bizans], Jamanak [Vakit] ve Azadamard [Özgürlük Kavgası] gazetelerine yazılar yazdı. "Inger Pançuni" [Yoldaş Pançuni] diye bilinen eseri, Püzantion'da "Arakelutyun mı i Dzabılvar" [Dzabılvar Misyonu] adıyla tefrika edildi. Garapnad [Giyotin] adlı mizah dergisini 1910'da yayınladı. Püzantion'da tefrika edilen eseri bu kez "Arakelutyun mı i Dzabılvar, Ingervaragan Namagani Inger P. Pançunie" [Dzabılvar misyonu, Yoldaş Pançuni'den sosyalist mektuplar] adıyla, Nışan Babigyan yayınevi ve matbaasınca 1911'de İstanbul'da kitap olarak basıldı.

1912'de Sev Gadu [Kara Kedi] adlı mizah dergisini yayınladı (iki yıl), Manana [Kudret Helvası] adlı mizah dergisini ise 1913'de yayınladı.

"İşte benim üç buçuk senelik sürgün hikâyem. Okuyanlar bu hikâyeyi çok basit bir tarzda, hatta edebi olarak neredeyse işlenmemiş bir üslupla yazdığımı tabii ki fark etmişlerdir. Her şeyden önce gerçeği hikâye etmeyi, hiçbir doğruyu saptırmamayı ve hiçbir olayı abartmamayı istedim.

Ancak gerçek o kadar korkunçtu ki bazıları yazdıklarımda abartılar olduğunu sandı. Sürgünün eziyetini çekip sağ kalabilenlerse gerçeği asla abartmadığımı bilirler.

Şunu da söylemeliyim ki, başımdan geçen türlü belaya rağmen en şanslı sürgünlerden biri oldum. Diğerleri, kadınıyla erkeğiyle, benden çok ama çok daha fazla eziyet ve ıstırap çektiler.

Acının ve sefaletin en uç noktasını görenler kalabalık ailelerdi. Çocuklarının veya anne babalarının ölümünü, ıssız yollarda kızlarının kaçırıldığını veya gözlerinin önünde, çadırlar altında tecavüze uğradığını, haydutların talanını, polislerin soygununu, hastalığı, açlığı, susuzluğu, eziyetin bütün şekillerini gördüler.

Ben tek başımaydım, düşünmem gereken sadece kendimdim. Yanımda soygundan korkmama sebep olacak veya polislerin iştahını kabartacak ne eşyam ne de param vardı. Aksine, her zaman her yerde tanıdık tanımadık birileri adımı duyunca beni buyur etmeye koşuyor ve elinden gelen yardımı esirgemiyordu.

Üç senelik sürgünüm, otuz senelik edebi faaliyetimin karşılığıydı. (Arka Kapak'tan)"

(Yervant Odyan'ın hayatı ve eserleri için ayrıca bkz: Acının ve mizahın yazarı Yervant Odyan 150 yaşında)

Kategoriler

Kültür Sanat