Zombi demokrasilerle baş etmek...

Popülist otokrat, yukarıdan aşağıya, babadan oğula geçen feodal hükümdarlardan farklı. Popülistlerin seçmen tabanı vardır, seçilirler, ancak her zaman seçimle görevlerinden ayrılmazlar. Bu otokratlar demokrasinin fabrika ayarlarını değiştirir. Yasama, yürütme ve yargı ayrılığını ortadan kaldırır ve anayasaları yeniden yazmaya çalışırlar.

Biçimsel olarak var olan ancak özü olmayan, "zombi demokrasiler" (1) olarak da geçen seçim politika sistemleri, küresel demokrasinin en büyük tehdididir. Zombi demokrasi, seçimlerin periyodik olarak hala yapıldığı ancak rejimin artık seçimlerin özgür veya adilmiş gibi olduğunu bile göstermeye çalışmadığı, baskının en sert hallerinden biridir. Zombi demokrasi, "şekil olarak tanınabilen ancak özlüğünden yoksun seçimlerin olduğu politik sistemlerin yaşayan ölüsüdür." (1)

Zombi demokrasiler yaygındır. Hem küresel kuzeyde hem de küresel güneyde görülür. Popülist otokratlar çoğunlukla zombi demokrasinin oluşmasında katkıda bulunurlar. Bu zombi demokrasilerle baş etmek için öncelikle popülist otokratların psikolojisini çözümlemeliyiz. Buna örnek olarak; Popülist otokratlar neler düşünür ve hissederler? Gecenin bir yarısı onları ne uyandırır? Israrla siyasi iktidara tutunmalarını sağlayan şey nedir? sorularını sorabiliriz. 

Popülist Otokrat: Bala Yapışmış Sinek

Popülist otokrat, yukarıdan aşağıya, babadan oğula geçen feodal hükümdarlardan farklı. Popülistlerin seçmen tabanı vardır, seçilirler, ancak her zaman seçimle görevlerinden ayrılmazlar. Bu otokratlar demokrasinin fabrika ayarlarını değiştirir. Yasama, yürütme ve yargı ayrılığını ortadan kaldırır ve anayasaları yeniden yazmaya çalışırlar. Bunu, kamusal kaynakları ve doğayı kişisel kazanç için sömürmek ve topluma monokültürü dayatmak için yaparlar. Seçimleri kaybetmek ve görevlerinden ayrılmak, iktidardayken yaptıkları tiranlıklarla yüzleşmek demektir. Hapis veya politik güce her ne pahasına olursa olsun tutunma arasında bir seçimle karşı karşıya kaldığında, bir popülist otokrat ilk seçenekten kaçmak için ikincisini seçer. 

Popülist otokrat sonsuz bala (güç anlamında) doğru çekilmiş ve yapışmış bir sinek gibidir. Emekli olamaz ve istese de koltuğundan ayrılamaz. 

Popülist otokratlar hakkında yapılan analizler, kibirlerine ve güce olan takıntılarına odaklanıyor. Elbette kibirliler ve sonsuz gücü seviyorlar. Ancak otokratların davranışlarını açıklama ve öngörme açısından, sahip oldukları gücü kaybettiklerinde yaptıklarından hesap sorulacağı korkusu, kibir ve güce duydukları şehvetten daha fazla ağırlık taşıyor. Popülist otokratların sert kimliklerinin arkasında saklanan bu psikoloji aynı zamanda, bizlere düşünülmeyeni düşünüp, iktidarda mümkün olduğu kadar uzun süre kalabilmek için özgür ve adil seçimlerden ödün verebileceklerini söylüyor. 

Muhalefet ne yapmalı?

Popülist otokratik yönetişimin olduğu ülkelerde muhalefet ve demokrasi yanlıları neler yapabilir? 

Öncelikle, anketlere ve seçim aritmetiğine odaklanıp, "Hangi parti yüzde kaç oy alır?" sorusu yeterli değil ve özellikle de özgür ve adil olmayan seçimlerde çok az bir anlamı var. Seçimlerin özgür ve adil olmasını sağlamaya veya artırmaya yönelik çabalara çok daha fazla ağırlık verilmeli.

Sonrasında, demokrasi yanlıları özgür ve adil bir seçime yönelik olağan tehditlerin ötesinde düşünüp buna karşı hazırlanmalı. Geçmişte popülist otokratlar kasıtlı olarak, seçimleri iç ve dış ilişkilerde sosyal olarak inşa edilmiş çatışmalar ile aynı anda yaparak özgür ve adil seçimleri baltaladılar. Seçimlere yönelik bu tehditlere karşı savunmaya devam etmek önemli olmakla birlikte, popülist otokratların psikolojisi öyle ki, kendilerini koruma ve siyasi iktidar için her zaman yeni yollar ararlar. 

Covid-19 ile yaşanan tecrübelerden halihazırda ders çıkarılabilecek bir hikâye de var. Pandemi, bazı ülkelerde aşırı dijital dönüşüm ile eleştirel kamusal alanların ve muhalefetin yok edilmesi için bir bahane oldu. Dijital dönüşüm ve teknoloji, seçim kampanyalarına halkın katılmasında ve oy kullanımında faydalar sunsa da, otokratların elinde politik gücün konsantrasyonunu da arttırmakta. Özgür ve adil seçimler için halklar ve demokrasi gözlemcileri dijital oy sayma süreçleri de dahil olmak üzere dijital dönüşümü kontrol altında tutmak için dijital bilişim kapasitesi geliştirmeli. Dijitalleşmiş seçimlerde oy çuvallarının takibi yetersiz kalır. 

Son olarak, zombi demokrasiler, otokratların psikolojilerini etkileyen yankı odalarını da içerir. Özgür ve adil seçimler ve zombi demokrasilerle baş etmek için yankı odalarını da çözümlemeliyiz. 

Yankı odaları, dezenformasyon odalarıdır. Üyelerinden gerçekleri sistematik bir şekilde saklayan sosyal yapılardır. Yankı odasındakiler, o odanın dışından gelen bir bilgiye inanmazlar. Diğer ilgili sesler ve gerçekler “aktif olarak dışlanır ve itibarsızlaştırılır.” (2) Yankı odasında yaşamak tarikat üyeliğine benzer. Yankı odaları kurulduktan ve üyeleri yanlış bilgiyi kabul etmeye kilitlendikten sonra bu "kilidi açmak" çok zordur. Bazı ülkeler de yankı odalarıdır.

Yankı odası ve inkar
Popülist otokratların psikolojileri de bu yankı odalarındaki baskın anlatılardan etkilenir. Hem tarihi hem de güncel bir yankı odası örneği verecek olursak, bu Ermeni Soykırımı'nın inkarıdır.

İttihat ve Terakki Cemiyeti liderlerinden aktarılan homojenleştirme ve azınlıklara yönelik ırkçı nefrete ilişkin bir devlet politikası ve büyük anlatı, günümüz Türkiye'sinde bugün de devam etmekte ve dezenformasyonla dolup taşan gerçek bir yankı odası yaratmaktadır. Son yüzyılda çeşitli siyasi partiler iktidara gelip gitse de baskın olan homojenleştirme büyük anlatısı, Ermeni Soykırımı'nı ve birçok azınlığa yönelik diğer sayısız tarihi adaletsizliği reddederek sağlam kaldı. Raffi Bedrosyan'ın "Travma ve Direnç, Türkiye’deki Ermeniler" kitabında da bahsettiği gibi "İnkâr edilen soykırım devam eden soykırımdır." (3) Türkiye değişiyor ama soykırımcı homojenleştirme büyük anlatısı değişmiyor. Ermeni Soykırımı'nın inkârı kesin olarak sona ermelidir.

Uzun süredir Türkiye'de siyasi iktidarların psikolojisini tanımlayan homojenleşme anlatısı gibi, popülist otokratlar da içinde yaşadıkları yankı odalarının değerlerini içselleştiriyor.

Özetle, zombi demokrasilerdeki popülist otokratlar, siyasi güçlerini kaybetmeleri durumunda tiranlıklarının hesabını verme korkusuyla yol alan bir psikolojiye sahipler. Popülist otokratların psikolojisi ve içinde yaşadıkları yankı odaları, iktidarda kalmak için neler yapabileceklerine dair içgörüler sunmakta. Bu, otokratların yaratmayı amaçladığı zombi demokrasilerle baş etmek, önleyici tedbirler alabilmek ve gelecekteki hareketlerini öngörmek için de önemlidir.

Dipnotlar

1. Kenneth Roth, “The Age of Zombie Democracies”, Foreign Affairs, 28 Temmuz, 2021.
2. C. Thi Nguyen, “Echo chambers and epistemic bubbles”, Episteme 2020;17:141–161.
3. Raffi Bedrosyan, “Travma ve Direnç, Türkiye’deki Ermeniler: Kimliklerini Gizleyenler Gizlemeyenler ve Artık Gizlemeyenler”, İstanbul, Pırgiç Yayınları, 2020.

* Vural Özdemir: Sistem bilimci hekim; sağlık ve bilimin demokratikleşmesi alanında bağımsız araştırmacı yazar; eleştirel çalışmalar alanında yüksek lisans öğrencisi.  Twitter: @criticalpolicy1 
(İngilizceden çeviri: Bared Çil)

Kategoriler

Güncel


Yazar Hakkında