Cumartesi Anneleri'nden Emine Ocak hayatını kaybetti

Gözaltında kaybedilen oğlu Hasan Ocak’ın akıbetini öğrenmek için yıllarca mücadele eden, Cumartesi Annelerinden Emine Ocak hayatını kaybetti. Ocak'ın cenazesi, yarın saat 10.00'da, kayıp yakınlarının hafıza mekanı olan Galatasaray Meydanı'ndan son yolculuğuna uğurlanacak.

1995 yılında gözaltında kaybedilen oğlu Hasan Ocak'ın bulunması için mücadele eden Emine Ocak yaklaşık bir aydır hastanede yoğun bakımdaydı. Bu sabah Cumartesi Anneleri’nin sosyal medya hesabından yapılan paylaşım şöyle:

“Büyük bir üzüntüyle duyuruyoruz: Cesaretiyle, ısrarı ve kararlılığıyla hakikat ve adalet mücadelemizin en güçlü sesi Emine Ocak’ı kaybettik. Cenaze törenine ilişkin bilgiler ayrıca duyurulacaktır.”

Galatasaray Meydanı'ndan uğurlanacak

Ocak'ın cenaze törenine ilişkin Cumartesi Anneleri'nin X hesabından yapılan duyuruda, "Emine annemizi 30 yıldır mücadele ettiği Galatasaray Meydanı'ndan uğurluyoruz" denildi. Ocak'ın cenazesi, 24 Temmuz Perşembe günü saat 10.00'da Galatasaray Meydanı'na, daha sonra da saat 16.00'da Gazi Cemevi'ne götürülerek son yolculuğuna uğurlanacak.

Emine Ocak, Galatasaray Meydanı’nda her cumartesi yapılan oturma eylemlerinde en ön safta yer aldı, yaşadığı tüm baskılara rağmen adalet arayışını sürdürdü.

Emine Ocak’ın hayatı 

Türkiye’de, ‘gözaltında kayıplar’ mücadelesinin sembol isimlerinden biri olan Emine Ocak, aynı zamanda bir insan hakları savunucusuydu.

Oğlu Hasan Ocak’ın 1995 yılında gözaltında kaybedilmesi ve ardından kimsesizler mezarlığında bulunması, Emine Ocak’ın hayatını kökten değiştirdi.

Emine Ocak'ın oğlu Hasan Ocak, 21 Mart 1995’te İstanbul’da Gazi Mahallesi olaylarının hemen ardından gözaltına alındı.

Hasan Ocak, 21 Mart 1995’te, kız kardeşi Aysel’in doğum günü için eve yetişmeye çalışıyordu. İddiaya göre Aksaray’da gözaltına alınmış ve en son İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde görülmüştü.

Hasan Ocak’ın kaybolmasının ardından oğlunu aramaya başlayan Emine Ocak Nisan 1995’te, İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Akın Birdal’ın yargılandığı duruşmada, dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başsavcısı Nusret Demiral’a “10 gündür oğlumu arıyorum, oğlumu bulun” dediği için “mahkeme düzenini bozmak” suçlaması ile tutuklanmıştı. Emine Ocak bir ay Ankara Ulucanlar Cezaevi’nde tutuklu kaldı.

58 gün süren arayışın sonunda, Hasan’ın işkenceyle öldürülmüş bedeni Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda bulundu.

Emine Ocak, oğlunun katillerinin bulunması ve gözaltında kayıpların önlenmesi için kayıp yakınları ve hak savunucuları ile birlikte harekete geçti.

27 Mayıs 1995’te, Galatasaray Meydanı’nda başlayan sessiz oturma eylemleri, Arjantin’deki Plaza de Mayo Anneleri’nden ilham alınarak Cumartesi Anneleri hareketini doğurdu.

Emine Ocak, bu hareketin en önde gelen figürlerinden biri oldu. Elinde oğlu Hasan’ın fotoğrafıyla her cumartesi meydanda oturarak, devlet yetkililerine “Kayıplarımız nerede?” diye sordu.

Dünyanın en uzun süreli sivil itaatsizlik protestoları arasında yer alan Cumartesi Anneleri’nin öncülerinden biri olan Emine Ocak, oğlunun ve diğer kayıpların hesabını sormak için Galatasaray Meydanı’nda başlayan sessiz oturma eylemlerinin simge ismi haline geldi.

Oğlu Hasan ve tüm kayıplar için adalet arayan Emine Ocak, defalarca gözaltına alındı.

Cumartesi Anneleri 1999’da protestolarına yönelik polis müdahalesi ve baskılar nedeniyle bir süre ara vermek zorunda kaldı.

Ancak Emine Ocak, adalet arayışı azmini hiç kaybetmedi. 31 Ocak 2009’da protestolar yeniden başladığında, o yine meydandaydı.

Ağustos 2018’de Cumartesi Anneleri’nin 700’üncü hafta protestosunda gözaltına alınan Emine Ocak, “Bize neden bunu yaptılar, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Süleyman Soylu bana bunun cevabını versin. Hangi gün bir karıncanın canını incittik” diye sordu.

Emine Ocak, sadece oğlu Hasan için değil, tüm kayıplar için adalet aradı. Cumartesi Anneleri’nin 2019’da PEN Duygu Asena Ödülü’ne layık görülmesinde, onun ve kızı Maside Ocak’ın çabaları büyük rol oynadı. Ödül, Emine Ocak’ın insan hakları savunuculuğundaki kararlılığını ve adalet arayışının uluslararası alanda daha fazla tanınmasını sağladı.

Oğlu Hasan’ın davası hem Türkiye’de hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde gündeme taşındı. AİHM, dönemin hükümetini yaşam hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle mahkum etti.

‘Bir Hasan kaybettim, bin Hasan kazandım’

Emine Ocak, seneler önce Dünya Kayıplar Günü’nde mektup yazmış ve oğlu Hasan Ocak’ın kaybedilme sürecini şöyle anlatmıştı:

“Oğlum Hasan Ocak öğretmendi. 21 Mart 1995’te beni aradı, kızım Aysel’in doğum günü için balık ve pasta alacağını söyledi. Hasan’ım eve bir daha gelemedi. Nereye gittiysek ‘Bizde yok!’ diyorlardı. Hasan’dan önce gözaltında kaybedilenlerin aileleriyle, işte o zamanlarda İnsan Hakları Derneği’nde tanıştım. Bu acıyı, bu zulmü yaşayan ilk ben değildim. Başka kimse yaşamasın diye acılarımızı birleştirmeye, başkalarına umut olmaya o zamanlarda başlamıştık. Başvurmadığım yer kalmadı. Bir boşluğun içindeydim, oğlumun başına ne geldiğinin belirsizliği yakıp kavuruyordu yüreğimi. Ama oğlumu aramaktan hiç vazgeçmedim. Oğlumu bulma umudumu hiç kaybetmedim. Hasan’ım kimsesiz değildi ama yapılan işkenceleri kimse görmesin diye Kimsesizler Mezarlığı’na gömmüşler. Kimsesizler Mezarlığı’ndan çıkardık Hasan’ımı. Sonra kayıp yakınları ve insan hakları savunucularıyla oturup, bir daha kimse gözaltında kaybedilmesin diye her cumartesi Galatasaray Meydanı’nda sessizce oturmaya karar verdik. Bizim Galatasaray’da oturduğumuzu öğrenen başka aileler de yanımıza gelmeye başladı. Çok büyüdük Galatasaray’da. Birbirimize kardeş olduk, evlat olduk, arkadaş olduk. Sesimiz duyulmaya başladıkça, kayıplar da azaldı. Bizim mücadelemiz sayesinde daha fazla insan gözaltında kaybedilemedi. İnsanların yaşam hakkının güvencesi olduk.”

Mücadelesinde yalnızca kendi oğlu için değil, tüm kayıp yakınları için adalet talep ettiğine vurgu yapan Ocak, “Bir Hasan kaybettim, bin Hasan kazandım” sözleriyle hem kişisel kaybını hem de büyüyen dayanışmayı ifade etmişti.

Kaynak: İlke TV, Kısa Dalga, Ajanslar

Kategoriler

Güncel İnsan Hakları