Andreas Schuller, Pinochet rejiminin işkence merkezlerinden olan Şili’deki Alman yerleşimi Onur Kolonisi’yle ilgili davaların Almanya ve Şili tarafından geciktirilmesini yazdı.
ANDREAS SCHULLER
Şili’nin demokrasiye geçişinin üzerinden yirmi yıldan fazla zaman geçtikten ve Onur Kolonisi’nin (Colonia Dignidad) özgün varlığının sona ermesinden 8 yıl sonra, Güney Şili kırsalındaki tüyler ürpertici Alman yerleşiminin en karanlık kısımları aydınlanmaya başladı.
İddialara göre, tartışmalı Alman kolonisi, Pinochet diktatörlüğünün esas işkence ve yok etme kamplarından birisiydi ve 100’den fazla siyasi mahkûm, orada öldürüldü. Ayrıca bu yerleşimde kalanların elektroşoklara ve psikotrop maddelere (merkezi sinir sisteminde etkisini gösteren ve beynin işlevlerini değiştirerek algıda ve davranışta geçici değişikliklere neden olan kimyasal maddeler) maruz kaldıkları ileri sürüldü. Koloniyi yöneten Paul Schäfer’in burada bulunan çocukları cinsel olarak istismar ettiği ortaya çıktı.
Koloninin büyük ölçekte silah üretiminde ve ticaretinde katkısı olduğu kanıtlandı ve hatta kimyasal ve bakteriyel silah deneylerinin Alman yerleşiminin sabıkalarının bir parçası olduğu söyleniyor. Fakat bu suçlara dair kapsamlı bir araştırmanın yapılmadığı söylenebilir. Her iki ülkenin, Şili ve Almanya’nın yasal mercilerinin araştırma ve kovuşturma zorunluluklarını yerine getirmeleri gerekir ve bu ülkeler, hesap sorma sürecini ciddi anlamda desteklemek zorundalar. Zira gerçeğin ve adaletin zamanı çoktan geçti.
Anayasa ve İnsan Hakları İçin Avrupa Merkezi (European Centre for Constitutional and Human Rights/ECCHR), 2011 yazında, Onur Kolonisi’nin eski “dış ilişkiler temsilcisi/dışişleri bakanı” ve hastane yöneticisi Hartmut Hopp’un Şili’den kaçtığını ve Almanya’ya döndüğünü öğrendiğinde, Hopp hakkında suç duyurusunda bulundu ve Alman hukukunu göreve çağırdı. Hopp, hakkında verilmesi beklenen nihai cezai hükümden ve çocuk tecavüzü ve istismarındaki sorumluluğundan dolayı açılan diğer beş davada Ocak’ta verilecek 5 ile 11 yıl arasında değişecek cezalardan paçayı sıyırarak, Şili adalet sisteminden kaçmıştı. Interpol tarafından aranan Hopp için yalnızca Almanya güvenli bir sığınak olabilirdi, çünkü Almanya, kendi vatandaşı olan suçluları iade etmiyordu. Fakat ECCHR’ın suç duyurusundan yalnızca bir hafta sonra, Almanya’nın Krefeld şehrinin yerel savcısı, Hopp hakkında yasal soruşturma açtı.
Almanya’nın hataları
Hopp Davası, Alman hukuku tarafından Onur Kolonisi’nin önde gelen yöneticilerine yönelik yürütülmeye başlanan ilk soruşturma değildi. Hopp’un Almanya’ya dönüşünden bir yıl evvel, Bonn savcısı, onun ve diğer Koloni yöneticileri hakkında 25 yıldır süren soruşturmayı hiçbir sonuç alamadan kapatmıştı.
Bonn savcısı, önemli tanıkların Şili’den Almanya’ya dönmesinin ardından, dosyayı 1985’te açmıştı. Soruşturma, Schäfer ve Hopp’un da aralarında bulunduğu birçok şüpheli için yürütülse de, belirleyici bir adım atılmadı. Bu yüzden, Alman yetkilileri on yıllar boyunca Uluslararası Af Örgütü’nün 1977’de açığa çıkardığı istismar iddialarını ciddi bir şekilde soruşturmayı başaramadı.
Almanya’nın eylemsizliği, demokratik anayasası ve oturmuş hukuk sistemiyle övünen ve genellikle sınırötesi soruşturmaları yüksek başarıyla yürüten ülkenin üzerine leke düşürdü.
Aynı zamanda, Şili halen General Augusto Pinochet’nin yönetimi altındaydı ve onun kurduğu hukuk sistemi yürürlükteydi. Şili 1990’da demokrasiye geçtikten sonra bile ülke, siyaseten ihtilaflı bu tür davalar hakkında çalışmaya başlamakta çok yavaş davrandı. Aynı dönemde pratik ve siyasi engellerle karşı karşıya olan Şili, Schäfer, Hopp ve diğer önde gelen isimler için Alman hukukunun desteklediği yakalama emirleriyle Onur Kolonisi’nde devam eden insan hakları ihlallerini durdurmak adına kararlı adımlar atabilirdi. Fakat Almanya, böyle bir yardımı teklif dahi etmedi.
Zamanı geçmiş adalet
20 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra şimdi, Koloni’den kurtulabilenler halen acı çekerken, Almanya ve Şili’nden haklarını talep ediyorlar. Her iki ülkenin siyasi desteğine çok ihtiyaçları var. İki ülke arasında belge değişimlerinin kolaylaştırılmasına, savcıya yeterli kaynakların sağlanmasına ve öncelikli bir soruşturma yürütülmesine…
Şu anda Krefeld’deki savcının Onur Kolonisi’nde işlenen suçlara dair gerçeklerin parçalarını birleştirme şansı var. Çocukların cinsel istismarı, farmasötik kullanımı ve 1970’lerde Pinochet muhaliflerinin zorla kaybedilmeleri hâlihazırda soruşturulsa da, Şili’deki tanıklara ulaşması hem zor hem de zaman alıcı.
Her iki ülkedeki kaynaklardan yoksunluk ve Alman ve Şilili savcılar arasındaki zaman alan veya hiç olmayan bürokratik işbirliği, davalardaki ilerlemeyi geciktiriyor. Halbuki Harmut Hopp hakkındaki soruşturma, Onur Kolonisi’yle ilgili Almanya’da gerçekleşen ilk etkili dava olabilir ve bu sebeple, çok büyük önem arz ediyor. Hopp, Onur Kolonisi’yle ilgili Almanya’da yaşayan diğer birçok şüpheli ve kurbanlar arasındaki tek merkezi bir figür. Bu yüzden, Onur Kolonisi, Almanya ve Şili adalet sistemlerini bir sürede daha işgal edecek ve etmeli. Zamanı çoktan geçse bile…
İngilizceden çeviren Emre Can Dağlıoğlu. Yazının orijinali için http://www.aljazeera.com/indepth/opinion/2013/11/time-justice-prosecuting-german-collaborators-pinochet-regime-2013116115345778917.html
Andreas Schuller, ECCHR hukuk danışmanı.