Yılın oyuncusundan en iyi turnuvasına, yılın magazin olayından yılın rekabetine tenis sezonunda bu yıl neler yaşandığını, tenisin deneyimli kalemi Onur Akmeriç şapgir için değerlendirdi.
BAWER ÇAKIR
bawercakir@gmail.com
Çekişmeli maçlar, dişe diş mücadeleler, atılan harika servisler, yanlış hakem kararları, itirazlar, çevirilen maç puanları, akıl almaz puanlar, şaşkınlık veren geri dönüşler, ağzımızı açık bırakan vuruşlar, gergin anlar, tartışmalar, dedikodular, ödül törenleri ve kupalar...
Uzun, upuzun bir tenis sezonunu geride bıraktık. Bu hafta sonu oynanacak Davis Kupası finalinin ardından tenisçiler biraz dinlendikten sonra yeni sezon için hazırlanmaya başlayacaklar. Sayısız ilginç ana tanıklık ettiğimiz sezonu tenis yazarı Onur Akmeriç (@onurakmeric) ile konuştuk. Biz sorduk, deneyimli kalem yanıtladı.
Karşınızda Akmeriç'in şapgir için seçtiği 2013'ün tenisteki EN'leri:
Yılın oyuncusu
Bu kategoride hiç hareket alanı yok. İki isim var ikisinin dışında bir şey yazmak kanımca abes olur.
Serena Williams
İkisi Grand Slam, 11 turnuva zaferi. 34 maçlık bir seri içeren 78 galibiyet (ki daha önce 78 maç oynadığın sezon yok). Yüzde 95 kazanma oranı. Bir sezonda 10 milyon dolardan fazla kazanan ilk kadın oyuncu. Ve daha bir sürü şey…
Rafael Nadal
İkinci kez ağır diz sakatlığından sonra dönüyor ve ikinci kez kendini aşıyor. Yedi aylık sakatlık molasından sonra gelip ikisi Grand Slam olan 10 turnuvada zafere ulaştı. Tekrar 1 numaraya yükseldi. Sezon sonunu durgun geçirse de Nadal’dan başkasına gitmez bu unvan.
Yılın çiftler takımı
Su-Wei Hsieh/Shuai Peng
Biri Tayvanlı diğeri Çinli olan bu iki raket zaman zaman birlikte oynasalar da uyumu bu yıl yakaladılar. İkisi de Wimbledon’da kariyerlerinin ilk Grand Slam şampiyonluğunu elde ederken, İstanbul’da düzenlenen Sezon Sonu Şampiyonası’nda zafere ulaştılar. Asyalı çift dünya sıralamasında yılı kariyerlerinin en iyi derecesini elde ederek zirvenin bir altında bitirdiler.
Bryan Biraderler
Bob ve Mike Bryan... Daha önce hiç başaramadıklarını yapıp bir sezonda üç Grand Slam kazandılar. Bunun yanında üst üste beşinci, toplamda ise dokuzuncu kez yılı 1 numarada bitirdiler. Kariyerlerinin sonlarına doğru büyük bir zirve bu...
Yılın geri dönüşü
Andrea Petkovic
Geçen seneki sakatlığının ardından bu yıl Mart ayında kortlara döndüğünde sıralamada 177. basamakta bulunan Alman tenisçi, Fransa Açık’ta elemeleri geçememesine rağmen, sonrasında ITF’te bir şampiyonluk, WTA’de bir final görerek Wimbledon’a ana tablodan girmeye hak kazandı. Bu yıl iki WTA seviyesinde final oynayan Petkorazzi, yılı 44 numarada kapattı.
Rafael Nadal
Biraz önce yukarıda söylediğim gibi diz sakatlığı nedeniyle yedi ay ara verip Şubat’ta döndüğü ATP Tur’da, Fransa Açık ve Amerika Açık’ı kazanıp, toplamda 11 kupa kaldırmak ve sert zeminde kendisi adına inanılmaz bir seriye imza atmak her yiğidin harcı değildir. Rafa 2010’dan sonra ikinci kez muhteşem döndü.
Yılın umut veren oyuncusu
Eugenie Bouchard
1994 doğumlu tenisçi kariyerinin ilk Grand Slam maçlarını bu sene oynadı ve ana tablo gördüğü üç Grand Slam’de de ilk turu geçmeyi başardı. Yıla 144 numarada giren Bouchard, şu an 32. basamakta. Kariyerinin ilk WTA Tur finalini Osaka’da gören Kanadalı mağlup olsa da bu yılki tenisiyle umut vaat etti.
Jiri Vesely
Gençler kariyeri parıltılı olan Çek tenisçi, bu yıla ilk 250’nin dışında başlasa da elde ettiği sonuçlar ile yazın ilk 100’e adımını attı. İlk 100’deki en genç tenisçi olan 20 yaşındaki Vesely, üç Challenger şampiyonluğu elde ettiği sezonda ilk Grand Slam ana tablo maçını da elemeleri geçerek oynadı.
Yılın hayal kırıklığı
Kadınlarda: Buraya tenisçi değil ama turnuva yazmak istedim. İstanbul’da düzenlenen WTA Championships’te önceki iki senenin aksine çok kötü maçlar oynandı. Seyir zevki çok düşüktü. Tenisçilerin artık tatil moduna girmeleri bunda en büyük etmendi şüphesiz.
Erkeklerde: Nadal ve Federer’in Wimbledon’da erkenden elenmesi. Fransa Açık’ı kazandıktan sonra Wimbledon’ı üçüncü kez kazanmak için korta çıkan Rafa, ilk turda elenirken Federer de en başarılı olduğu slam’de ikinci turda evinin yolunun tutmuştu.
Yılın olayı
Marion Bartoli’nin Wimbledon’ı kazanması ve ardından emekliliği
2007’de kariyerinin bu yıla kadarki ilk ve tek Grand Slam finalini Wimbledon’da gören Bartoli’nin bu yıl bu turnuvada şampiyon olacağı kimsenin aklına gelmezdi. Ancak Fransız tenisçi, kuranın da yardımıyla kariyerinin zirvesini finalde Sabine Lisicki’yi alt ederek gördü. Bu zaferden kısa bir süre sonra ise Amerika Açık Serileri’nde elde ettiği kötü mağlubiyet sonrası emeklilik kararını açıkladı.
Bernard Tomic’in babası
Avustralyalı genç raketin babası John Tomic aynı zamanda oğlunun koçluk görevini de üstleniyor. Bu yıl Madrid’deki turnuva sırasında Bernard’ın antrenman partnerine kafa atıp burnunu kıran John Tomic, mahkemede ifade verdi ve ilk suçu olduğu için ceza almadı. Ancak ATP onu hâlâ turnuvalara almıyor.
Yılın en iyi turnuvası
Kadın: Eğer geçen sene olsaydı buraya WTA Sezon Sonu Şampiyonası’nı seve seve koyardım. Ama bu yıl İstanbul önceki iki seneye göre gerek seyirci sayısı gerekse maçların kalitesi açısından en iyi olmaktan çok uzaktaydı. Genel anlamda baktığımızda maçların kalitesi ve şaşırtıcılığı açısından Wimbledon bu yılki en iyi turnuvaydı.
Erkek: ATP World Tour Finals. Sezonun en iyi sekiz tenisçisinin son dansıydı. Atmosfer olarak zaten aşmış bir ambiyansa sahip olan O2 Arena’da korta çıkan raketler de mücadele dozunu mükemmel ayarlayınca ortaya enfes bir turnuva çıktı.
Yılın tartışması
“Kadınlar da beş set oynasın”
Kadınlarla erkeklerin turnuvalarda eşit para ödülü alması bir süredir tartışılıyor. Nedeni ise erkeklerin beş set, kadınların ise üç set üzerinden oynaması. Bazı erkek tenisçiler kadın meslektaşlarının da beş set üzerinden oynaması gerektiğini savunurken, kadın raketler buna hazır olduklarını dile getiriyor. Azarenka son olarak kadınların beş set oynamasının turnuvaların programını aksatacağını ve erkeklerin üç set oynaması gerektiğini söylemişti.
Doping bağlantılı olaylar
Marin Cilic’in Mayıs ayında doping testini geçememesinin ardından yazın Viktor Troicki’nin kan örneği vermek istememesi ile devam eden olaylar silsilesi doping kontrol mekanizmasının sağlıklı şekilde işleyip işlemediğinin sorgulanmasına yol açtı.
Yılın maçı
Sabine Lisicki – Serena Williams [Wimbledon dördüncü tur]
Lisicki’ye kariyerinin ilk Grand Slam finalini getiren yoldaki en büyük adım. İlk seti rahat kazanan Alman tenisçi, ikinci sette Williams’ın dirilişine seyirci kalmış ve rakibinin arka arkaya dokuz oyun kazanarak son sette 3-0 öne geçmesine mani olamamıştı. Bu noktada çoğu tenisçi mental olarak yıkılırdı. Lisicki ise sonraki yedi oyunun altısını kazanarak rakibini mağlup etti.
Novak Djokovic – Stanislas Wawrinka [Avustralya Açık dördüncü tur]
Sezonun daha ilk büyük turnuvasında böyle bir maç izlemek bütün tenisseverleri heyecanlandırmıştı. Dördüncü turda karşılaştığı son iki yılın şampiyonu Djokovic önünde 6-1/5-2 öne geçen Wawrinka, rakibinin geri dönüşüne engel olamadı. Sırp tenisçi beş sete giden maçın bu inanılmaz son setini 12-10 kazanarak yoluna devam etti ve kupayı kaldırdı. Aynı ikili Amerika Açık’ta da beş setlik bir şölen yaşattılar ve kazanan değişmedi.
Yılın en gelişme gösteren oyuncusu
Simona Halep
1991 doğumlu tenisçinin bu yılın haziran ayına kadar WTA seviyesinde hiç şampiyonluğu yoktu. Şu an altı tane var. 4,5 ayda oynadığı altı finalde altı kupa kazandı, fevkalade bir ivme yakaladı. Bu özgüven ve rüzgarla gelecek sezon çok canlar yakacaktır.
Pablo Carreno Busta
22 yaşındaki İspanyol, sezon başladığında dünya sıralamasında 715. basamaktaydı. Sezon bittiğinde ise 66. Futures kategorisinde 35 maçlık galibiyet serisi elde eden ve oynadığı sekiz finalden yedi şampiyonluk çıkartan Carreno Busta, ATP seviyesinde yarı final de gördü.
Yılın en iyi puanları
Hemen taze taze aklımdayken, Londra’daki ATP Finalleri’nin finalinde Novak Djokovic’in ilk setin sekizinci oyununda servis kırdığı sayı. Muazzam bir savunma ile çevirdiği top sonrası, vuruş çeşitliliği içeren ve passing-shot ile noktalanan harika bir puandı ve maçın kırılma anlarından belki de en önemlisiydi.
Indian Wells’te Kirsten Flipkens ile karşılaşan Agnieszka Radwanska’nın reflekslerini konuşturduğu bir puan daha var aklımda. Polonyalı tenisçi fileye doğru koşarken Flipkens’in vuruşu fileye çarpıp sekiyor ve Radwanska’yı yanıltıyor. Aga, arkasındaki topa kendi ekseni etrafında dönerek vuruyor ve sayı!
Yılın rekabeti
Serena Williams – Victoria Azarenka
Serena’nın bu yıl ne kadar dominant bir oyun sergilediği malum. ABD’li tenisçi bu yıl ilk 10’daki rakiplerine karşı oynadığı maçlardan yalnızca iki tanesini kaybetti. İkisi de Victoria Azarenka karşısındaydı. Belaruslu tenisçi tabiri caizse, deneyimli rakibine kafa tutabilen tek raket olarak dikkat çekti. Pek rekabetçi olmayan kadın tenisinde bu yılın en önemli rekabeti olarak akıllarda bu eşleşme kaldı.
Rafael Nadal – Novak Djokovic
Buraya Djokovic-Wawrinka da yazılabilirdi ama oynadıkları dört maçtan ikisinde hiç çekişme yoktu ve tüm maçları Novak kazandı. Geriye Nadal – Djokovic yazmak kalıyor. Djokovic bu yılki ilk maçlarında Nadal’ı yedi şampiyonluğu bulunduğu Monte Carlo’da durdurmayı başarmış ancak Fransa Açık, Montreal ve Amerika Açık’ta gülen Nadal olmuştu. Roland Garros’taki maç müthiş bir çekişmeye sahne olmuştu. Yılın son iki maçını ise Djokovic rahat kazandı.
Yılın Fed Cup takımı
İtalya
Tam bir takım... Üyesi olan bütün raketler birbirine bağlı ve birbiri ile arkadaş. Sara Errani ve Roberta Vinci gibi iki üst düzey çiftler partnerinin yanı sıra Flavia Pennetta ve Francesca Schiavone gibi deneyimli raketlere sahip olan takım, beş yıl içindeki üçüncü zaferlerini bu yıl finalde Rusya’yı yenerek elde ettiler. Korttaki tenisçiye kenardan moral veren İtalyanlar, korttaki arkadaşları kadar yoruldu.
Yılın Davis Cup takımı
Büyük Britanya
2008’de bu turnuvanın en üst kademe ligi olan World Group’tan düşen tenisin beşiği Büyük Britanya, tam altı yıl sonra tekrar o seviyeye çıktı. Bunda Andy Murray’nin sakat sakat oynayarak büyük fedakarlık yapmasının katkısı olsa da, Davis Cup’ın yapısı gereği bu turnuva tek bir oyuncu ile kazanılmıyor. Öyle olsa Federer’li İsviçre’nin müzesi şu an boş olmazdı.
Yılın en magazin oyuncusu
Caroline Wozniacki
Sosyal medyayı ilk ve en etkili kullanan sporcular arasında olan Danimarkalı tenisçinin başına ne geldiyse bundan geldi. Golfçü sevgilisi Rory McIlroy’un uyurkenki fotoğrafını Twitter’a koyan Wozniacki hakkında, “bu fotoğraf yüzünden sevgilisi terk etti” diye söylentiler çıktı. Ayrıldı, ayrılmadı derken daha sonra koçluk görevini üstlenen babasının bu görevine son verdi. Eski dünya 1 numarası bu yıl tenisiyle değil ama işin magazin tarafıyla gündemi meşgul etmeyi bildi.
Andy Murray
1936’dan bu yana Wimbledon kazanan ilk Britanyalı olması bir anda Ada basınının ve tenisseverinin ve hatta Kraliyet’in kendinden geçmesine sebep oldu. Temmuz ayından bu yana Murray hakkında okumadığımız magazin haberi kalmadı. Kendisi için pullar basıldı, şarkılar yazıldı hatta poposuna dövme yapan bile oldu. Son olarak biyografisi de kitapçılardaki yerini aldı.
Yılın magazin hadisesi
WTA Championships kokteyli
Orada olan bilir, ben oradaydım. WTA’in CEO’sunu hafif çakırkeyif halde ayakkabılarını çıkartarak dans pistine çıkarken de gördüm, Jelena Jankovic’i ‘Hoplayıver çekirge’ eşliğinde dans ederken de… Serena Williams’a ‘Ah İstanbul’ söyletmeye çalışan ENBE Orkestrası da ilginçti hani...
Yılın istatistiği
Kvitova 3 set
Petra Kvitova bu sezon 37 kez üç setlik maç oynadı ve bunların 25’ini kazandı. Bu bir rekor... Daha önce Anastasia Myskina bir sezonda (2002) 22 üç setlik galibiyet almıştı. Bir sezonda en fazla üç setlik müsabaka oynama rekoru ise 36 ile Patty Schnyder’deydi (2005).
Nadal’ın sert zemin serisi
Gençliğinden bu yana Fransa Açık’taki ve toprak zemindeki başarısı ile Toprağın Kralı olarak ün yapan Rafael Nadal, sakatlıktan döndükten sonra bu yıl Eylül ayına kadar sert zeminde oynadığı 26 maçı da kazandı. Bu seri herkesi şaşırttı.
Onur Akmeriç’in blogunu buradan takip edebilirsiniz: http://tenistek.wordpress.com