Sözün en güçlü hali nefret

Hakan Alp ve gazeteci-yazar Esra Açıkgöz tarafından hazırlanan ‘Nefret’ isimli belgesel, Hıristiyanlar, Aleviler, Ermeniler ve Romanlar gibi, etnik kökenleri sebebiyle nefret söylemine maruz kalanların yanı sıra, kadınların, engellilerin ve transseksüel bireylerin yaşadığı zorluklar konu ediniyor. Belgesel, Hrant Dink cinayetinden sonra sıkça gündeme gelen ‘nefret suçu’ kavramı üzerine, Türkiye’de çekilen ilk film.

NEFRET Belgeseli from Kenan Özer on Vimeo.

MERVE MEHMET
mervemehmet7@gmail.com

Hakan Alp ve gazeteci-yazar Esra Açıkgöz tarafından hazırlanan ‘Nefret’ isimli belgesel, geçen hafta belgesel film festivali Documentarist kapsamında gösterildi. Türkiye’nin çeşitli kentlerinden, nefret söylemi mağduru 10 kişiyle yapılan söyleşilerin yer aldığı filmde, Hıristiyanlar, Aleviler, Ermeniler ve Romanlar gibi, etnik kökenleri sebebiyle nefret söylemine maruz kalanların yanı sıra, kadınların, engellilerin ve transseksüel bireylerin yaşadığı zorluklar da konu ediliyor. Belgesel, Hrant Dink cinayetinden sonra sıkça gündeme gelen ‘nefret suçu’ kavramı üzerine, Türkiye’de çekilen ilk film.

‘En iyi Kürt ölü Kürt’tür’ sloganıyla başlayan ‘Nefret’te,Roboski Katliamı, Gezi Direnişi, Maraş Katliamı, Ermeni Tehciri,6-7 Eylül Olayları, Hrant Dink cinayeti, Selendi’de Romanlara yapılan saldırı, trans bireylere uygulananşiddet, kadın olmak, engelli olmak gibi konular ele alınıyor. Belgeselde, nefret söylemi kurbanlarının yanı sıra, bu söylemleri türeten ‘sıradan vatandaş’tan polise, politikacılara kadar, herkes var.

Yazılı ve görsel medyada kullanılan dilin,nefret söylemi üzerindekietkilerininaltını çizen belgeseldeizlediğimiz 10 kişi, bir yandan“ekmeği, çayı paylaştıkları kişiler” tarafından dışlanıyor ve var olma savaşı veriyor, diğer yandan da medyanın yarattığı algıyı kırmak için mücadele ediyor.‘Biz’ ve ‘siz’ kavramlarıyla verilen savaşın kahramanlarından, Türkiye Protestan Kiliseleri Birliği Başkanı İhsan Özbek’in filmde söylediği şu sözler, yaşanan zorluğu özetliyor: “Bizden bu ülkede kahramanca yaşamamız isteniyor. Oysa biz kendi halimizde yaşayacağımız, barış içinde bir hayat istiyoruz”diyor.

‘Adalet Ermeni’ye hiç yok!’

‘Farklılıklar’ yüzünden çocuklarını, ailesini kaybeden insanların adalete olan inançlarınınnasıl yavaş yavaş yok olduğunu da ortaya koyan belgeselde, Sevag Balıkçı’nın askerde vurularak öldürülmesi olayı da ele alınıyor. Sevag’ın annesi Ani Balıkçı,aradığı adalete ulaşmanın güçlüğünü “Adalet yok. Ermeni’ye hiç yok!” sözleriyle vurguluyor.

Türkiye’de kadın ve engelli olma ‘sorun’u ise,CHP İstanbul milletvekili Şafak Pavey aracılığıyla irdeleniyor. Pavey, ‘dünyadaki en sessiz çoğunluk’ olarak tanımladığı engelliler içinsadece altyapı düzenlemelerinin değil, toplumsal önyargıların kaldırılmasına dönük çalışmaların da yapılması gerektiğini anlatıyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ankara’da polis panzerine tırmanan bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem” şeklindeki açıklamasına konu olanDilşat Aktaş ise, bir kadın olarak ‘öteki’ olanlardan. Başbakan’ın bu sözlerini, 46 polisten şiddet gördükten sonra kaldırıldığı hastanede izleyen Aktaş, olaydan sonra, amcasının, annesini arayıp “Başbakan bizim namusumuza laf ediyor. Dilşat ne yaptı da böyle söylüyor?” dediğinden bahsediyor.

‘Söz’ün gücünü gösteren 60 dakikalık belgesel, bilinçli olarak veya bilinçsizce kullanılan ifadelerin, insanların hayatına mal olabileceğini, tanıklılarla anlatıyor. ‘Nefret’, izleyiciyi nefret hissinden nefret etme döngüsüyle bırakıyor.