YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Şike ile imtihanımız

 

Geçen hafta şike soruşturması ile memleketteki siyasi gündemin iç içe geçmişliğine göz atıp kimi sorular sormuş, çok yuvarlak da olsa kimi sonuçlara ulaşmıştık. Bu hafta o sonuçların yeni gelişmelere ve tartışmalara yol açtığını gördük, o yüzden aynı mevzuya made made devam edelim.

* Şike suçlarına verilecek ceza. Gülen cephesi ile AKP arasındaki itişme devam ediyor. Meselenin ciddi olduğunu gören Abdullah Gül aradan çekildi. Mesele öyle ciddiye bindi ki, cezaları düşüren yasa, aynen geri yollanacaksa önce Meclis komisyonunda görüşülmesi ve 48 saat sonra TBMM Genel Kurulu’nda oylanması gerekirken, komisyondan aynen geçti ve Pazar günü görüşülmesi beklenirken, aniden, geçtiğimiz Cuma geceyarısı görüşülmeye başladı ve sabaha karşı aynen oylandı. Karşı taraf da boş durmadı; yasanın Cuma geceyarısı görüşüleceği ortaya çıkınca, iddianame Cuma öğleden sonra mahkeme tarafından kabul edildi, basına dağıtıldı. Yani savcılık cephesi de “Cezaları indiriyorsunuz ama bakın bu adamlar bunları yaptı” demek ister gibiydi.

* Gülen cephesi olup bitenlere itirazını sürdürdü. Cemaati yakından izleyenler, AKP’nin artık eski AKP olmadığını söyleyip durdu. Mesela Taraf’tan Emre Uslu AKP’nin ANAP’laştığını; Habertürk’ten Nihal B. Karaca, şike yasasının buzdağının görünen kısmı olduğunu, aslında AKP ile cemaat arasında, başta atamalar konusunda olmak üzere önemli sıkıntılar yaşandığını yazdı. Yeni Şafak’tan Özlem Albayrak da bu manaya gelebilecek bir yazı yazdı. Cemaate yakın isimler, AKP’nin doğru yolda olmadığını ima eden yazılar yazdılar. “Ortada bir mesele yok” analizlerinin epey su götürdüğü görüldü. Ama mesele tam olarak nedir, hâlâ anlaşılamadı.

* Yaygın bir kanaat olarak, AKP, CHP ve MHP’nin futbol mafyasına boyun eğdiği yazıldı. Olaya kronolojik olarak baktığımızda manzara öyle. Bir soruşturmanın ortasında o konuda yargılanan isimlerin cezaları düşüyorsa, şüphe uyanır. Ama eski cezaların da çok yüksek olduğuna dikkat çekmek isterim. Mesela, şike yaptığı iddia edilen bir futbolcunun, eski yasaya göre 10 yıl hapis cezası alması gerekiyor. Bırakın 10 yılı, şike yaptığı ‘ispatlanan’ futbolcunun hapis yatması bile tartışmalı bir durum; kimi ülkelerde lisansları iptal edilir vs. ama hapis yatmaz ya da çok az yatarlar. Teknik direktörler için de kanımca benzer bir ilke olmalı. Diyelim İbrahim Akın 10 yıl yatsaydı futbol mafyasıyla hesaplaşılmış olacak mıydı? Evet, kâğıt üzerinde tüm partiler hayli şike kokan bir işe imza attılar ama mesele böyle siyah ya da beyaz değil, çünkü daha da ilkesel baktığımızda bazı sanıkların mağdur olduğunu düşünebiliriz.

* Evet ama, Aziz Yıldırım serbest mi bırakılsın? Bırakılmadı zaten, şike dışında başka bir sürü şeyle suçlanıyor. İyi de, bir sürü siyasi tutuklu var cezaevinde, CHP ve AKP onlar için niye yasa çıkarmıyor? Doğru, söz konusu partilerin utancıdır bu. Hesap da sormamız gerekir ama “Bunlar niye çıktı?” diye değil, “Ötekiler niye çıkmıyor?” diye. Yani AKP’nin ve yargının ceberrutluğunun cezasını şikeci fubolcular bile çekmemeli.

* Meşhur benzetmedir; şike sigara dumanı gibidir, görürsünüz ama tutamazsınız. İddianameyi okuduğumuzda, Emniyet ve savcıların sigara dumanını bir kutuya koymaya çalıştığını görüyoruz. Kimi iddialar zayıf ve tartışmalı. İddiaların neredeyse tümü telefon dinleme kayıtlarına dayanıyor; ikrar çok az yerde var, onda da zincir yukarılara, hatta orta kademelere bile çıkmıyor. Yani bu iddianameyle, savcılık makamının işi hukuken zor. Ama sigara dumanı kesif bir şekilde görünüyor, bilhassa bazı maçlarda.

* Cezalar indirilmeseydi, bu iddianameyle futbol mafyasının ve futboldaki güç ilişkilerinin çanına ot tıkanır mıydı? Hayli tartışmalı bir durum daha... İddianamenin zayıf olması, herkesin pirüpak olduğu manasına gelmiyor. Ayan beyan görünen girişimler, ikrarlar var. Ancak Emniyet ve savcılığın hedefi futboldaki kara para trafiğini ve güç ilişkilerini deşifre etmek değilmiş belli ki. Soruşturma, Giresunspor’daki adli bir vakayı izlerken ağa Olgun Peker’in takılması, Olgun Peker’i izlerken ağa Futbol Federasyonu’nun takılması (ki bu aşama soruşturmaya dahil edilmemiş, yani soruşturmanın kendisi de tutarlı değil), TFF’yi izlerken malum isimlerin buralara baskı yaptığının gözlenmesi ve gazetelerde okuduğumuz tabloya ulaşılması şeklinde cereyan ediyor. Ama soruşturma neredeyse tümüyle telefon dinlemelerine dayanıyor. Ortada somut kanıt yok. Herhangi bir ‘para’ya el konmamış, bu konuda ele geçen fırsatlar bilinmeyen bir hesapla değerlendirilmemiş. Para hareketleri zanlıların –ve parayı alanların– hesapları incelenerek ortaya konmamış. Yani bu, futbol mafyası ve futboldaki güç ilişkileriyle hesaplaşma iddianamesi değil, “Top ayağa gelmişken bir de bu kaleye vuralım” iddianamesi.

* Bu durumda AKP ve CHP’ye “Şikecilerin uşağı oldunuz, fırsatı heba ettiniz” demek gerçekçi mi? Doğru ama, ‘ama’sı var. Hem bir sürü insanı fazladan hapiste yatırmanın bir âlemi yoktu, hem de bir detaya takılıp meselenin bütününü gözden kaçırıyoruz. Cezalar inmeseydi ve Aziz Yıldırım ile arkadaşları diyelim 100 yıl hapis ceza alsaydı, futboldaki güç ilişkileri ve mafyalaşmanın köküne kibrit suyu ekilmiş olacak mıydı? Belirsiz, çünkü şu an dışarıda pirüpak gezinen kulüp başkanları kendi kulüplerinde soruşturma başladıktan sonra bile herkesin gözünün içine baka baka her türlü mali oyunu oynadı, oynuyor. Hangi kulübün bankalara ne kadar borçlandığı, hangi başkanın kulübünden ne kadar alacaklı olduğu belli mi? Belliyse bile –ki rakamlar çelişkili– böylesine büyük borçlanmalar nasıl yapılabiliyor? Kimi futbolcuların bonservisleri fonlara devrediliyor ama bu fonların kime ait olduğu net değil. Keza, futbol kulüplerinin, futbolcuların vergilendirilmesi, İMKB’deki hisse hareketleri, şirket birleşmeleri vs. bir sis perdesinin arkasında. Dolayısıyla, futbolda güç ilişkileri ve kodamanlaşma meselesi, iddianamadekinden çok daha büyük; iddianame, buzdağının görünen kısmı. Yani sadece AKP değil, her türlü siyasi iktidar futboldaki mafyalaşmaya göz yumuyor ve bu tabloya itiraz edenleri kimse dinlemiyor. AKP içindeki salıverme karşıtlarını bu alanlarda da görmek isteriz. Ezcümle: İddianame bu zayıf haliyle bile birçok ipucu içeriyor. Ama biz kamuoyunu temsil edenlere şunu soralım: Bu davayı şimdilik unutun; iş yargıda. Baştan başlamaya gücünüz var mı? Bunu sadece siyaset esnafına değil, cezaevinden çıkan futbolcuları, yöneticileri bağrına basan, cezaevinde kalan başkanları için ortalığı birbirine katanlara da soruyorum. Baştan başlayalım mı?