LEVON BAĞIŞ

Levon Bağış

OBUR

Şarap Tanrısı’nın bayramı: Bağbozumu

“Bu Tanrı kimse Thebes’ten hoş geldi, çünkü o pek çok yönden çok yücedir.

O bize acılarımızı dindirecek şarabı verdi. O olmazsa, aşk da olmaz, Afrodit de, ve insana hoş gelen başka hiçbir keyif de...”

Euripides (MÖ 480-406), ‘Bakhalar’

 

Zeus ile Semele’nin oğlu Dionysos’tan böyle bahsediyor Euripides...

Dionysos, 12 Yunan tanrısından en kuvvetlisi olan Zeus’un, Semele’den olan oğludur ve insanlara şarabı veren tanrıdır. Tüm Yunan tanrılarından daha fazla tapınak, şarabın tanrısı Dionysos için yapılmıştır. Lidya’nın başkenti Sardes (Manisa/Salihli), anavatanı olarak kabul edilir. Hayatının bir kısmını Denizli, Çal ve Bekili çevresinde geçirmiştir. Dünyanın en büyük Dionysos tapınağı bu yüzden Denizli’dedir.

Hıristiyanlık öncesinde, tüm Anadolu’da ve Anadolu’dan tüm eski dünyaya dağılmış tapınaklarında her sene Eylül ayı civarında, coşkuyla bir şenlik kutlanır. Kutlanan, üzümün dalından koparılışı yani ‘bağbozumu’dur. Bağbozumunun bitişinde yapılan görkemli kutlamalarda, Dionysos elinde kadeh, güzel kadınların ortasında ata biner gibi oturduğu bir şarap fıçısının üzerinden, eğlenenleri seyreder şekilde resmedilir.

Dionysos’un hikâyesini başka bir yazıya bırakıp, bağbozumunun büyüsünden, neden bu kadar kutlamaya değer bir şey olduğundan bahsedeceğim bu yazıda.

Bağbozumu, şarap üreten herkes için neredeyse kutsal addedilmeyi hak eder. Bütün yıl verdiğiniz emeğin mahsulünü alacağınız zaman olan ve yılda bir kez gerçekleşen bağbozumu, bu nedenle, neredeyse kutsanmıştır.

Bağbozumunun yapıldığı, yani üzümlerin dalından koparıldığı tarih, şişelerin üzerinde yazar. Şarabın tek hammaddesi üzüm olduğu için, şarabın kalitesi tamamen üzümün kalitesine bağlıdır. Yıl boyunca bağın başına gelen her şey, üzümün kalitesini belirler. O yıl aldığı yağış miktarı, gördüğü güneş, yılın genel sıcaklık ortalaması şaraba yansıdığı için, her yılın şarabı, aynı bağdan ve aynı üreticiden geliyor olsa bile, mutlaka farklıdır. Bu nedenle, hasat yılı, şişelerin üzerinde mutlaka belirtilir. Şarap seçerken yıllara dikkat etmek gerekir.

Son yıllardaki küresel ısınma şimdilik pek çok bölgede rekoltenin iyi olmasını sağlasa da, bu şekilde sürmesi uzun vadede şarapçılık bölgelerini de olumsuz etkileyeceğe benziyor.

Bu kadar kutsal addedilen bir şey için, ‘bozmak’ gibi nobran bir fiilin kullanılması, hiçbir zaman hoşuma gitmemiştir. Almancadaki ‘Lessen’ fiilini daha çok severim. ‘Lessen’, hem okumak (işaretlerin şifresini çözmek ve onları yorumlamak, bir araya getirmek), hem de bağ bozmak (toplamak, en iyisini seçmek) anlamında kullanılıyor.

Şarabın kalitesini sadece rekolte, yani yılın genelinin şaraba yansıması belirlemez. Üzümler doğru zamanda, yani en olgun oldukları dönemde toplanmalıdır. Yabancı şarapların etiketlerinde son yıllarda ‘elle toplanmıştır’ ibaresini görmeye başladık. Üzümleri makine ile toplamak, çok zor olan elle toplama işlemin hem ucuzlatıyor, hem de hızlandırıyor ama şarabınızın kalitesini de, aynı oranda düşürüyor. İyi bir şarap almak için elle toplanmış üzümlerden yapılmış olanları tercih etmek doğru olacaktır. Memleketimizde bunu dert etmenize gerek yok. İşgücünün ucuz olduğu ülkemizde, bir-iki istisna dışında, zaten tüm üreticilerimiz üzümleri elle topluyor. Gerçi, “Kaç üretici kendi yetiştirip topladığı üzümden şarap yapıyor?” diyeceksiniz ama, o da başka bir yazının konusu.

Bugünlerde, ülkemizde bağbozumu sona erdi; toplanan üzümler şarap olmaya başladı.

Şarap alacaklara bir ufak tüyo: Türkiye için 2007, 2010 ve 2012, son yılların en iyi rekolteleri olarak kayda geçti.

 

Dionysos, asmadan yapılmış yelken direği ile vatanına dönüyor.