ARA

Bir sanat olarak hayatta kalmak

Ermeniler 1915’ten çok önce, maruz kaldıkları aşırı vergilendirme ve vilayetlerde sürmekte olan diğer baskıcı politikalar nedeniyle, ABD’ye göç etmeye başlamışlardı. Bu göç merkezlerinden en iyi bilineni, William Saroyan’ın da memleketi olan Fresno. Bir diğeri ise, kuşkusuz, Philadelphia. Bugün de Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı bir eyalet olan Philadelphia’daki Ermeni ailelerin, Osmanlı vilayetlerinde yaşayan akrabalarıyla çok sayıda mektuplaşmaları, fotoğrafları, yani Ermenilerin 20. yüzyıl başındaki günlük hayat koşullarını belgeleyen aile arşivleri bulunuyor. Geçen yıl Stockton ve Montclair üniversitelerinde düzenlenen ‘The Armenian Genocide, One Family’s Story’ [Ermeni Soykırımı: Bir Ailenin Hikâyesi] başlıklı sergi, bunun iyi örneklerindendi.
Her çözüm mübah değildir

Sokak köpeklerinin ötesinde kültürel bir durumdan, yaygın bir zihniyetten bahsediyoruz. Bu zihniyetin yansımalarını farklı sorunlarda gözlemlemek mümkün. Basitçe tarif etmek gerekirse, bu zihniyete göre eğer ortada kendisine zarar veren bir sorun varsa bunun olası çözümlerinin sınırı ve ölçütü kendi gücüdür. Başka bir deyişle, uygulayabildiği her çözüm mübahtır. Yapabilirlik hiçbir ahlaki ölçütle sınırlı olmuyor. Esas çabası sorunun varlığını ispatlamaya yönelik oluyor çünkü bir kere sorunun gerçek olduğunu gösterebilirse sonra o sorunu çözmek için her şeyin yapılabileceğine dair bir kabul var
Ermenistan bir kez daha zor dönemeçte

Herkesin net şekilde gördüğü gerçeklik, Türkiye’ye ve İsrail’le dayanışma halindeki Azerbaycan’a karşı Ermenistan’ın askeri bir üstünlüğü olamayacağı. Bu durumda muhalefetin vaat ettiği tek şey, Putin’in desteğini yeniden tesis etmenin ötesine geçemiyor.
“Tüm bunlar örnek olmalı diye düşündüm”

Ezgi Apartmanı, Rende Sitesi, İsias Oteli, Ebrar Sitesi... Geçen bir buçuk yılda yıkılmasında kusur bulunan binalar üzerinden hukuk mücadelesi veren binlerce kişi var. Süheyl Sümbültepe de onlardan biri. Hatay, İskenderun'daki MCG Tower'da hayatını kaybeden on dört kişinin arasında annesi Cahide ve babası Rafi Sümbültepe, kuzeni Serhan Bozhüyük ve eşi Başak Bozhüyük ile altı aylık bebekleri Mahir vardı. Bu hikâyeyi benzerlerinden ayıran şey, sadece üç yıl önce yapılmasına ve İskenderun'un depremin en şiddetli hissedildiği yerlerden biri olmamasına rağmen on dört katlı bu gıcır gıcır görünümlü yapının tuzla buz olması.