DOSYA

DOSYA Sılbûs (Surp Luys) sessiz kaldı, kuşlar küstü

Araştırmacı Hüsnü Gürbey, Dersim coğrafyasında hem Ermenilerin hem de Kürtlerin kültüründe önemli bir yeri olan Sılbûs/Surp Luys dağının tarihçesine ve dağla ilgili efsanelere yakından bakıyor.
DOSYA Bin yıllık Dağlık Karabağ/Artsakh meselesi (1)

Karabağ’da Azerbaycan ablukasının yarattığı insanî kriz sürerken bölgenin tarihi de yeniden gündemde. Tarihçi Ayşe Hür, Karabağ tarihine dair kaleme aldığı ve daha önce kendi sosyal medya hesabından paylaştığı kapsamlı bir makaleyi Agos okurlarına da sundu. Makaleyi okunmasını kolaylaştırmak açısından iki bölüm halinde yayınlayacağız. Hocalı katliamı gibi 1992 sonrasındaki gelişmeler ikinci bölümde yer alacak.
DOSYA

Mimar ve akademisyen Alper Ünlü'nun 1915 öncesi ve sonrasında geçen, Elazığ'da bir ailenin hikayesini konu aldığı romanı "Uzaktaki Boşluk" geçtiğimiz aylarda yayınlandı. Ünlü, romanında bölgedeki Türk-Ermeni ilişkilerine ve dönemin siyasi atmosferine de odaklanıyor. Gelişmeler, romanın kahramanı Tahir'i büyüdüğü Hüseynik'ten alıp Halep'e, oradan Almanya'ya, İstanbul'a ve tekrar Elazığ'a getiriyor. Alper Ünlü kitabı için "Bazen bir toplumun yanına geçiyordum, bir diğer olayda öbür toplumun yanındaydım. Olayları nesnel okumaktan yanaydım" diyor. Ünlü şu soruyu da yöneltiyor: "Sanki bir şeyleri halının altına süpürmüşüz gibi geliyor. Romanın geçtiği yerlerde yıkılmış, yokolmuş yaşantısallıkların geçtiği binaların sadece temelleri var. Yerel yönetim bir çabayla eskiyi ilkselleştirmeye çalışıyor. Binalar restore ediliyor. Peki yaşantısallıkları ne zaman restore edeceğiz?" Yazar ve gazeteci Mahmut Şenol, Alper Ünlü ile ilk romanı "Uzaktaki Boşluk" üzerine konuştu.
DOSYA Lozan üzerine yazmanın dayanılmaz hafifliği

Sevr ve Lozan’ın sözünü ettiğim maddeleri üzerine niye hiçbir tartışma olmadı? Bu maddeler, 1912’den başlayarak 1923’e kadar devam eden savaşın yarattığı yıkımların ve katliamların doğrudan ve dolaylı sonuçlarını ele alan maddelerdir. Acaba bu maddelerin hemen hiç tartışılmamış olması, savaş yıllarının katliamlarını, Cumhuriyet’in kuruluş tartışmasına dahil etmek istememek nedeniyle olabilir mi?
DOSYA Raphael Lemkin’in otobiyografisi: “Tamamen Gayrıresmi”

Lemkin, Holokost sırasında annesi ve babası dâhil ailesinden kırk dokuz kişiyi Treblinka toplama kampında kaybetmişti. Muhtemelen bu travmadır, Lemkin’in ırkçılığa ve soykırıma karşı verdiği mücadelede enternasyonalist kalmayı sürdürme nedeni. Ancak yıllar sonraki çeşitli beyan ve yazılarından öğrendiğimiz üzere Lemkin'in ‘soykırım’ terimini yaratmasına neden olan şey daha çok, 1900’lerin başlarında Osmanlı İmparatorluğu’nda Anadolu Ermenilerine karşı uygulanan katliamlar ve 1932-33 yıllarında da Stalin’in Ukrayna ve Kuban bölgesinde sunî olarak yarattığı ve yaklaşık 8 milyon insanın öldüğü -Holodomor- kıtlık politikasıdır.
DOSYA Antep’te katedral, hapishane ve cami olarak Surp Asdvadzadzin

Tamar Gürciyan geçtiğimiz ay Berlin Teknik Üniversitesi’nde “Surp Asdvadzadzin Kilisesi’nin/Kurtuluş Camiin uyarlanabilir yeniden kullanımı üzerine bir inceleme” başlıklı tezini başarıyla savundu. Gürciyan bu tez çalışmasıyla Antep’te bulunan Surp Asdvadzadzin Kilisesi’nin dönüşümü hakkında kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi. Parrhesia Kolektifi, Tamar Gürciyan ile tezi üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi.
DOSYA 100 yıl önce Lozan'da Ermeni meselesi nasıl ele alındı?

İsmet Bey'e cevap vermek üzere söz alan Lord Curzon İsmet Bey'in Ermenilerle ilgili olarak çizdiği tablonun gerçeklere uymadığını belirtti. Curzon'a göre, eğer öyle olsaydı Küçük Asya'da yaşayan üç milyon Ermeni'nin 130 bine inmesini, Fransız birlikleri Kilikya'dan ayrılırken "bu mutlu ve memnun soydan" 60 bin ila 80 bin kişinin yurtlarını ve ailelerini bırakarak "başka yerlerde yoksulluk içinde yaşamak için" Fransızların ardından kaçmalarını açıklamak mümkün olmazdı. Eğer durum İsmet Bey'in anlattığı gibi olsaydı, şimdi neden yüzbinlerce Ermeni, Türk Hükümetinin içten çağrılarına koşacak yerde, dünyanın çeşitli bölgelerine sığınmış göçmenler olarak bulunuyordu? Kısacası neden bu Ermeni sorunu dünyanın en utanılacak olaylarından biriydi?
DOSYA Bir sürgün hikâyesi: Sovyet Kürdü Çatuyev’in anıları

Sovyetler Birliği’nde Stalin dönemi, bilindiği üzere millet ayrımı olmadan tüm Sovyet halklarının büyük sıkıntı çektiği yıllardı. Ermenistan’daki pek çok entelektüel, türlü suçlamalarla Sibirya’ya gönderilmiş, Hemşinliler de Orta Asya’ya sürülmüştü. Tarihçi İsmet Konak Ermenistan ve Azerbaycan Kürtlerinin 1937’deki sürgününe dair ilginç bir tanıklığa ulaşmış.
DOSYA Nasturi Katliamı'nın 180. yılında  Bedirhan Bey'in torunu Ahmet Kardam ile söyleşi

"Çalıştığım yayınevindeki Kürt iş arkadaşım sayesinde elde edebildiğim, Kürt tarihçisi Malmîsanij’in yazdığı 'Cızira Botanlı Bedirhaniler' adlı kitabındaki şemalardan birinde babam ile amcama kadar uzanan aile ağacını görünce gözlerime inanamadım: Babaannemin babası Ali Galip Paşa’nın damat olduğu Necib Bey, Cizre-Bohtan Beyi Bedirhan’ın en büyük ikinci oğluydu. Necib Bey’in üç kızından biri Sariye hanımdı. Ali Galip Paşa bu Sariye hanımla evlenmişti. Bu evlilikten üç kızı olmuştu. Bu üç kızdan biri benim babaannem Nazire (Kardam) idi. Yani ben, Bedirhan Bey’in beşinci kuşak torunu oluyordum!"
DOSYA Kirkor Amcam için

24 Mart’ta kaybettiğimiz şair Kirkor Yeteroğlu, Türkiye Ermeni toplumunda iz bırakan bir isim oldu. Fatin Şevki Bulut, aile dostu Yeteroğlu’nu anarken, memleketi Arapgir’in Ermenilerinin yakın tarihinden çarpıcı kesitler de sunuyor