DOSYA

DOSYA Ermeni basınında bir gelenek: 'Akrabamı Arıyorum' ilanları ne anlattı, ne anlatıyor?

13-18 Ocak tarihleri arası 23,5 Hrant Dink Hafıza Mekânı'nda, Hrant Dink’in öldürülmesinin 18. yılında, onun gazeteciliği süresince yürüttüğü hakikat, adalet ve yüzleşme çabalarına odaklanan bir dizi söyleşi ve etkinlik gerçekleştiriliyor. 15 Ocak Çarşamba günü “Akrabamı Arıyorum” başlıklı üçüncü etkinlikte Agos’ta yer alan “Akrabamı Arıyorum” ilanlarından yola çıkılarak köklerini, kimliklerini arayanların hikayeleri konuşuldu. Ayfer Bartu Candan’ın moderatörlüğünü yaptığı söyleşide Jülide Aral, Pakrat Estukyan, Fethiye Çetin, Ayşe Gül Altınay konuşmacı olarak yer aldı.
DOSYA

23,5 Hrant Dink Hafıza Mekânı'nda, Hrant Dink’in öldürülmesinin 18. yılında, onun gazeteciliği süresince yürüttüğü hakikat, adalet ve yüzleşme çabalarına odaklanan bir dizi söyleşi ve etkinlik gerçekleştiriliyor. Dizinin ikinci etkinliğinde "Hafıza Yetersiz- Hrant Dink İçin Bir Film'in yönetmeni Ümit Kıvanç ile söyleşi vardı. Önce film gösterildi sonra da Kıvanç izleyicilerle film üzerine sohbet etti.
DOSYA

23,5 Hrant Dink Hafıza Mekânı'nda, Hrant Dink’in öldürülmesinin 18. yılında, onun gazeteciliği süresince yürüttüğü hakikat, adalet ve yüzleşme konularındaki cesur tartışmalara odaklanan bir dizi söyleşi ve etkinlik gerçekleştiriliyor. Dizinin ilk etkinliğinde "Hrant" kitabının yazarı Tûba Çandar ve Agos'a uzun yıllar emek veren isimlerden yazar Karin Karakaşlı hem kitap üzerine söyleştiler ve hem de Hrant Dink'in Türkiye'de yarattığı hafızayı, sesi konuştular.
DOSYA Kütahya sokaklarında Gomidas’ı aramak

155 yıl sonra Kütahya sokaklarında Gomidas’ı aradım. Evinin yollarında yürüdüm, ayağım taşına değdi, evinin eşiğinde elimi önce taşa, sonra yüzüme sürdüm. Kapısına dokundum, “Çalsam” dedim, “Çalsam kapıyı ‘Burası her fırsatta Kütahya yollarını aşındıran yetimimin sığınağı, yuvası, müziğinin en güzel notası bu ev. Çok sevdi, çok üretti, çok acı çekti ve sonrası derin bir suskunluk...’’ desem o ev beni anlar mı? 20 Ekim 2024 Pazar gününü hayat defterimin sayfalarına ‘En anlamlı günlerden biri’ diye not düştüm. Kütahya yolcusu ben, Pakrat Estukyan, eşi Seta Estukyan, Ara Nuran Menekşe, Murat Menekşe ve Murat İçlinalça Eskişehir’e gitmek için tren garındayız. Hoş muhabbet içinde onları dinlerken birden güleç ve samimi bir bey elindeki biletlerle bize yaklaştı. O ana kadar Ulunay Bey’i maalesef tanımıyordum. Kim bilebilirdi ki A. Ulunay Türkkan, Kütahya’daki Gomidas yolculuğumun en değerli parçası olacak.
DOSYA 2024'e Bakış/Türkiye-Ermenistan: Normalleşme sürecinde üçüncü perde

Süreçteki temel zorluklar değişmedi. Türkiye; Azerbaycan ile Ermenistan arasında bir barış anlaşmasını ön koşul olarak sundu ve Ermenistan, diaspora ile iç dengeler arasındaki ince çizgide ilerlemek durumunda kaldı. Ayrıca, bölgesel güç dengeleri, Rusya, Batı ve NATO gibi uluslararası aktörlerin müdahil olduğu bir çerçevede şekillendi ve bu durum, süreci sadece iki ülkeyi değil, tüm bölgeyi ilgilendiren bir mesele haline getirdi.
DOSYA 2024'e Bakış/Dink Cinayeti davalarında neler yaşandı?

Zamana yayılan yargılamama refleksi ve/veya kararı bizi sürekli “zamanaşımı” zırhıyla güvenceye alınan cezasızlıkla karşı karşıya bırakıyor. Kaldı ki bu kararlar Ogün Samast’ın 10 yıl daha fazla ya da az cezaevinde kalmasına değil, cinayetin tüm yönleri ile etkin bir şekilde soruşturulmamasına yarayan ve bunu doğuran kararlardır.
DOSYA Unutulan geçmiş, unutulamayan yakın geçmiş

Nazar, Hrant, Tomo ve Sırpazan Karekin Bekçiyan… Bu sırayla tanıdım onları, ama kiminin ilk kez, kiminin yeniden, kiminin daha derinden hayatıma girmesi Hrant’ın 2004 yılı başlarında önce Agos’ta, sonra Hürriyet gazetesindeki “Sabiha Gökçen Ermeni miydi” haberiyle oldu. Sonrasını herkes biliyor, anlatıp acıları yeniden deşmeyeyim ama “böyle başkaları da var mı” sorusu o haberle, Hrant’ın başına gelenleri, gelecekleri sorgularken düştü aklıma o yıl. Bununla ilgili her şeye daha bir kulak kesilmişken kimin nerede yazdığını hatırlamadığım bir anektod düştü önüme; “Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk 1920’lerin sonunda, Çorlu’da yaşayan Aras Yayınevi’nin sahibi Yetvart Tomasyan’ın annesi Mari’yi tren istasyonunda görmüş, onu da evlat edinmek istemişti.” Tomo’yla, Yetvart Tomasyan’la beni Hrant tanıştırdı ve ona ilk sorumdu “Olmuş mu böyle bir şey?” “Evet” demişti Tomo, “olmuş evet, anlatırım bir gün, hatta annemle tanışırsın, o anlatır.”
DOSYA Առ այժմ  (Ar ayjım-Şimdilik)

Yetvart Tomasyan, eşine az rastlanır, yaratıcı, kucaklayıcı, örgütleyici insanlardan biri olarak hayatımıza, kültür ve sanat hayatına, Ermeni toplum hayatına derin, imrenilesi, güzel izler, anılar bırakarak ayrıldı aramızdan. Daha yapacağı çok şey vardı, eminim. Ne mutlu ki şu hayatta onunla birçoğumuzun yolları kesişti. Şimdi, “Görüşmek üzere” anlamında sık sık kullandığı “Առ այժմ” [ar ayjım; şimdilik] sözünü ona söyleyebilmeyi çok isterdim.
DOSYA Başlı başına bir şenlik: Tomo

Belki de Aras’la başlayan rönesansa yakın bir geçmiş aranacaksa, hikâyeyi 1970’te en yakın arkadaşlarıyla, Tıbrevank Mezunları Derneği çatısı altında hazırlayıp Şan Sineması’nda sergiledikleri gösterinin şaşırtıcı başarısına kadar götürmek mümkün. Bu gösteri, şiirlerle, müzikle, halk danslarıyla karma bir seyirci kitlesine ‘bir başka’ kültürün de mümkün olduğunu göstermesi açısından önemliydi. Tomo gecenin düzenlenmesinde yer almış, okuduğu şiirlerle de geceye renk katmıştı. Tabii, o günün birikimi daha gelişkin bir hamleye imkân vermiyordu ama 90’lı yıllar bu kuşağın olgunlaşmasıyla Aras’a ortam hazırlayacaktı.
DOSYA Silinmeyecek izler bıraktı

İki ustanın, yani Tomo ile Sarkis’in tanışması, sonraki yıllarda pek çok meyve verdi. Derin bir dostluk kurdular. Tomo ve çalışma arkadaşları, Sarkis Usta’yla dayanışmanın kıymetli örneklerini verdiler, işyerleri onun ikinci adresi gibi oldu. Yıllar sonra bir sohbet esnasında, Tomo ile Sarkis Usta’nın ailelerinin, 50’li yıllarda, 6-7 Eylül olaylarının yaşandığı dönemde Yedikule’de aynı binada oturdukları ortaya çıktı.